Dünyada mimarlıkta kadının yeri ve cinsiyet eşitliği üzerine ne gibi değişimler yaşanıyor? Bunun Türkiye'ye yansımaları nasıl olur?
Şu an bulunduğum bağlam ve uzmanlık alanımın tanımlı sınırları nedeniyle, sorunuza İstanbul kökenli bir mimar olarak, son dönem ABD’deki mimarlığın eğitim, akademik kariyer, tasarım ve mesleki pratiği ile ilgili ortamlarında, kadının yeri ve cinsiyet eşitliği ile ilgili gözlemleyebildiğim (ve tarihi diyebileceğimiz bazı) dönüşümlerden bahsedebilirim.
Bunlardan ilki, gerek ABD gerekse dünya kulvarında öncü ve tarihi geçmişi olan, bazı mimarlık bölümleri ve okullarının, ilk kadın bölüm başkanları ve ilk kadın dekanlarını henüz atayabilmiş olmaları. Örneğin, tam da MIT’de kadın mimar ve cinsiyet politikaları üzerine doktora sonrası bilimsel araştırma projemi yürütürken, kuruluşu 1868 yılına dek uzanan bu kurum, mimarlık programı tarihinde ilk kadın Bölüm Başkanı'nı (Meeijin Yoon) atayabildi (2014). Benzer bir biçimde, “Columbia’s Graduate School of Architecture, Planning, and Preservation” programı da, hala görevde olan ilk kadın dekanları, Amale Andraos’u aynı yıl atadı. 2016 yılında, Princeton ve Yale de, mimarlık alanında, Monica Ponce de Leon (2016-halen) ve Deborah Berke’yi (2016-halen) ilk kadın dekanları olarak göreve getirdiler. Daha yakın dönem dikkat çekici bir gelişmeyse, Sarah Whiting’in, Harvard University Graduate School of Design’a, ilk kadın dekan olarak atanması (2019-halen).
Bu olumlu (ancak kanımca oldukça gecikmeli) gelişmelerle birlikte, mimarlık gibi estetik ve yaratıcılığa dayanan, insana ve topluma hizmet etme misyonu olan bir mesleğin (ve eğitim sürecinin) içinden, “ayrımcılık, taciz, gücün suistimal edilmesi vb.” gibi derin ve sarsıcı problemlerin, özellikle kız mimarlık öğrencileri ve kadın mimarlar tarafından yayın, panel vb. yoluyla açıkça ve yoğun tepkiyle ifade edilmesi çok düşündürücü. Bu tepkilerindeyse, “eşit, adil, her türlü farklılığın karşılıklı saygıyla kabulü vb.” yönünde “somut adımlar ve önlemler” için taleplerin, çok kararlı şekilde gündeme taşınması çok hayati bir eşik denebilir. Panelistleri arasında yer aldığım ve bir tür öğrenci aktivizmi diyebileceğimiz, Harvard University Graduate School of Design’da, “women in design” tarafından düzenlenen bir dizi panel ve etkinlik olan “Convergence”de, bu problemler nedeniyle, çok ciddi konuşmalara tanıklık ettim (3). Nitekim, bir süre sonra, Sarah Whiting’in Harvard GSD’ye “ilk kadın dekan olarak” atanmasıyla, “Convergence”de atılan aktivist adımın önemli bir karşılığı alındı diyebiliriz.
Bu gelişmeler ve tepkilerle birlikte, mimarlık mesleği bağlamında, Amerikan Mimarlar Enstitüsü de bazı adımlar atmakta: örneğin, mesleki topluluğun bünyesindeki farklılığı (İng.: diversity) verilere dökebilmek için anket, rapor vb. çalışmaların yürütülmesi (4), ya da tacizle karşılaşan bir mimara AIA tarafından izleyebileceği adımlarla ilgili bilgilerin sunulması ve üyelerinin bu yönde haklarını koruma yönünde bazı düzenlemelerin getirilmesi gibi (5).
Beverly Willis ile birlikte, Connecticut’ta görüşme sonrasında
Tüm bunlarla birlikte, kuruluşu 2002 yılına giden “Beverly Willis Architecture Foundation” gibi, kadın mimarların meslek içinde eşitliğine destek vermek üzere çalışmalarda bulunan organizasyonların varlığı da ayrıca önemli. Nazik davetiyle, kendisiyle Connecticut’ta görüşme imkanı bulduğum Beverly Willis’in sözlü ifadesine göre, 2000’lerin başında bile, ABD’de kadın mimarların eşitliği, sorunları, mücadeleleri ve başarılarının tanınırlılığı konusunda sıkıntıların söz konusu olduğu. Nitekim, 2016 yılında, mimari ortağı Robert Venturi ile birlikte AIA tarafindan altın madalya alana dek verdiği bazı mücadelelerle, Denise Scott Brown örneği de bunun göstergelerinden biri olsa gerek (6).
Kanımca ABD’de, bu tartışmaların içinde kritik olan konulardan biri, farklı kültürler ve ülkelerden gelmiş olan kadın mimarların, bu yüksek rekabete dayalı ve “ayrımcılık tartışmalarının zaman zaman tansiyonunun yükseldiği bir ortamda” mesleki gelişim koşulları.
Sorunuzun ikinci bölümü olarak, “bunların Türkiye’ye yansımalarının nasıl olabileceği” içinse, küresel dünyada yaşayan birey, toplum ve topluluklar arasında her geçen gün artan iletişim imkanları ile, en faydalı, en barışçıl ve eşitliğe dayalı gelişmeler yönünde olmasını dilerim. Meslek odası, üniversiteler ve profesyonel pratik dünyasının eşitlik yönünde ortak projeleri ve araştırmaları, hem bugün hem de gelecek adına çok faydalı olur.
Türkiye'de kadın mimarların mesleki hayatlarında karşılaştıkları zorluklar nelerdir? Dünya ile kıyaslarsak ne gibi farklılıklar var?
Sorunuza, kendi mesleki pratiğimi yürütürken karşılaştığım bazı zorluklar ışığında yanıt verebilirim. Lisans derecemi almamın ardından, ısrarla şantiyede çalışma kararı ve isteğime rağmen, yeni mezun ve kadın mimar olarak, bu konuda kabul görmek için bir mücadele vermem gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim. En sık karşılaştığım sorulardan biri, mimar olduğumu ifade ettiğimde, “İç mimar mısınız?” sorusuydu. Hem toplum hem de mesleki bağlamda karşılaştığım genel ve baskın kanı, benim genç bir (kadın) mimar olarak, teknik yönü ağır basan bir projenin şantiyesinde çalışmamdan ziyade, orta ya da küçük ölçekli iç mimari tasarım projeleriyle ilgilenmem yönündeydi. İkinci olaraksa, bazı kadın meslektaşlarımın, çocuk sahibi olma süreçlerinde ciddi derecede akademik ya da profesyonel kariyerlerinde fedakarlıklarda bulunduklarını gözlemledim. Üçüncü olarak, kadın mimarların çok başarılı olmalarına rağmen, kanımca en verimli olacakları dönemde, muhtelif zorlayıcı faktörler nedeniyle, uzun soluklu devam edememeleri ve kariyerlerini bir şekilde sonlandırmaları. Son husussa, çok başarılı örnekleri olmasına karşılık, kadın mimarlarin üst pozisyonlarda görev alabilmeleri sanırım, eşit başarıya sahip olan erkek meslektaşlarından biraz daha çaba ve ikna gerektiriyor.
Kadın mimarların kariyer süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları azaltabilmek ve aşabilmek için, meslek odası ve üniversitelerin işbirliği ile bu yönde bilinç ve farkındalık arttırıcı araştırmalar, etkinlikler önemli sonuçlar sağlayabilir. Bununla birlikte, kariyer yolunda kadınlar arası desteğin de çok hayati olduğunu düşünüyorum. Farklı kariyer rotaları çizmiş olan kadın rol modeller kadar, güvenilir ve yol gösterici kadın mentorlerin varolabilmesi de çok değerli. Son olaraksa, kadın mimar ve eşitlik ile ilgili tartışma platformlarında çoğunlukla kadınları gördüm şu ana dek. Harvard-Convergence’deki konuşmamda ifade ettiğim üzere, bu tartışmalarda erkek mimarların da yer alması, diyalog kurmak bu bağlamda çok önemli bence. Hepimiz aynı mesleğin ve disiplinin bireyleriyiz, eşitlik üzerinden ortak iletişim çok önemli.