"Kendi ofisimi açmayı çok büyük bir risk olarak görmedim"

03 Nisan 2009

Geldiğinizde işe başka ofislerde mi başladınız?

Brigitte benden dört ay sonra geldi. Bizim bir köpeğimiz vardı; ben köpek ile birlikte önden geldim. Ve hiç aklımızda yokken, bir arkadaşımızın ricası üzerine başka bir ofiste çalışmaya başladık. Gebze'de Yapı Kredi Operasyon Merkezi'ni yapan İngiliz John McAslan'ın İstanbul'da birlikte çalıştığı taşeron ofiste proje müdürü olarak başladım. Çünkü o projenin sorunları vardı; İngiliz mimarlarla anlaşamıyorlardı; İngiliz mimarların iş yaptırma-iş yapma sistemleri buradakilerle pek uyuşmuyordu. Bu çok uzun sürmedi. Dört ay kadar sonra kendi ofisimizi açtık.



O aşamada biriktirdiğiniz bir sermaye var mıydı? Yoksa başka destekler mi aldınız? Bu bir risk oldu mu?

Biz bunu çok büyük bir risk olarak görmedik açıkçası. Bunu yapacak kadar gücümüz de varmış demek ki; sizin de dediğiniz gibi birikmiş bir şeylerimiz varmış herhalde. Ama o ilk açtığımız yer de böyle çok büyük yatırımlar gerektiren bir ofis değildi. Küçük bir ofistik ve hatta başta yalnızca iki kişiydik. Her şeyi kendimiz çizerdik. O zaman bilgisayarımız vardı ama Brigitte bilgisayarda çizemezdi. O yüzden her şey elle çizilirdi. Ama benim buradaki çevremin de etkisi oldu; yani hiç işsiz kalmadık. Ofisi açıp iş de beklemedik açıkçası; işleri ofisi açana kadar beklettik bile diyebilirim. İlk işimizi hallettikten sonra arkası da geldi.

Peki ilk aldığınız iş neydi?

İlk işimiz... Akkavak Sokak'ın karşısında Ev Plus mağazası vardır. Hala orada zaten; bizim yaptığımız gibi duruyor. Öyle mağazanın içi ve cephesini kapsayan küçük bir işti. Arkadaşımın işiydi. Sonrasında karşısında konumlanan Mergin Butik vardı –artık yok. Renovasyon projeleri yapmaya başladık.



Tarihi yenileme projelerinde bu konuda eğitim almış olmak veya tecrübe sahibi olmak gibi özellikler aranır. Sizin deneyiminiz ya da ilginiz var mıydı?

Ben Viyana'da çalışırken bu tip projeler, hatta çok büyük ölçekte yenileme projeleri yapmıştık. Mesela Leipzig'deki Deutsche Bank merkezini yapmıştık. Burada ölçek bir anda küçüldü tabii ama bir anlamda tecrübelerimiz doğrultusunda çalıştık.

Ne noktadan itibaren hem aldığınız işler hem de çalışan sayısı bağlamında
ofis büyümeye başladı?


Proje sayısı arttığında ofis de büyümeye başladı elbette ama, çalışan sayısı asla bizim haricimizde dördü geçmedi. Yani ofis o kadar da büyümedi. Fakat Sevil Sabancı projesi ile hacim kazandığı söylenebilir.



Çok eski bir proje de değil bu zaten...

2000 –2001 gibi tamamlandı. Çünkü tam da ofislerin ayrıldığı döneme denk gelen bir projeydi. Brigitte ile birlikte başladık; David Chipperfield de projeye dahildi. Sonra Chipperfield'e bir takım nedenlerden yol verildi ve projeyi biz tamamladık. Ben ayrıldıktan sonra da aslında Brigitte tamamladı. Bu arada benim Emre Arolat ile bir süre devam eden bir ortaklığım oldu tabii.

Söz ettiğiniz Suyabatmaz Mimarlık'tan ayrılmanız ile birlikte başlayan süreç, öyle değil mi?

O noktada gerçekleşen tam ayrılmak da değildi aslında... Suyabatmaz'ın bir kolu olan ben, 2000'de Emre Arolat ile birlikte çalışmaya başladım. Emre Arolat da demeyelim ona; o zaman Arolat Mimarlık'tı. Emre henüz annesi ve babası ile birlikteydi. Ben onlarla çalışmaya başladım fakat sonrasında kendi ofisimi açtım.


Suyabatmaz Mimarlık'ın İlginç ve "Karışık" Hikayesi
Arif Suyabatmaz İle Projeler ve Planlar Üzerine
Suyabatmaz Mimarlık'ın Genç Ortağı Hakan Demirel ile Bir Yuvarlak Masa Söyleşisi
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :