Şu anda Ven Mimarlık çatısı altında kaç kişi çalışıyor?
16 kişi çalışıyor. Mimarlar ve iç mimarların yanı sıra ekipte endüstriyel tasarımcı ve inşaat teknikeri de var. Endüstriyel tasarımcımız Gamze Hanım İstanbul ofisimizde. Bize hem iç mimarlık hem de ürün tasarımında yardımcı oluyor.
İstanbul ofisiniz tam olarak ne zaman kuruldu?
Çok yeni, daha ilk yılındayız. 2010 yılında bir Libya deneyimimiz oldu. Susa yerleşkesi Libya'nın doğusunda, Mısır sınırında; Apollonia arkeolojik alanı üstünde kurulmuş bir kasaba. Projenin amacı, arkeolojik alan üzerindeki yerleşimi tarafsız alana çekerek kazı çalışmalarının devamını sağlamaktı. Fakat Arap Baharı vs derken hiç karışmaz dediğimiz Libya bir hafta içinde dönüştü, dönüştürüldü. Oradaki ofisi bırakıp aynı hafta geri geldik. Ve o zaman Ankara bize dar geldi, kabuğumuza sığamadık (gülüyor).
Libya'da hiç müteahhitlerle çalışmadık, devletin mimarıydık. Onun müthiş keyfi vardı.
Devlet direkt sizden mi istedi projeleri? O ilişki nasıl kuruldu?
Devlet bir proje ofisi kurmuştu. Bizdeki TOKİ gibi ama icraatları TOKİ'den çok ileri... Bu proje ofisi ülkeyi belli bir hedefe getirmek üzere çeşitli bölgelerinde çok büyük ölçekli projeler üretiyordu. 550 çalışanlı bir oluşumdu. Birçok ulustan mimar/mühendis vardı; Kanadalı, İngiliz, Fransız ve bol miktarda İtalyan… Türkiye'den bu oluşumun içinde yer alan tek mimarlık ekibi bizdik. Çeşitli gruplara görevler dağıtılıyordu. Biz projeyi üstleniyor, daha sonra ihale aşamasına kadar getirip inşaatın kontrollüğünü yürütüyorduk. Bu şekilde bir medya merkezi yaptık.
Buraya döndüğümüzde inşaatı hemen hemen bitmek üzereydi, hala yarım duruyor. Bu işlerin ölçeği, niteliği, çokuluslu bir ekiple çalışmak, ekibin her bölümünün katkılarının farklı olması bizi çok zenginleştirdi. "Ben artık burada yaşayacağım, dönmek istemiyorum" demeye başladım. Ankara'ya dönünce bayağı şaşkınlık yaşadık. İşlerin niteliği, kapasitesini artırmaya katkısı olur düşüncesiyle "Hadi bir de İstanbul'da ofis açalım, hayatımıza renk gelsin" dedik ve Taksim'deki ofisi açtık. Libya'daki ekibin başında olan Gülistan Hanım'ı İstanbul'a gönderdik.
Susa yerleşkesinin yer değiştirme projesinde çalışmış bir mimar olarak; ülkemizdeki Hasankeyf, Allianoi, Zeugma gibi uygulamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında konular çok farklı… Susa'yı Didim gibi düşünebilirsiniz. Hani antik Didim de artık şehrin ortasında kalmıştır.
Bir de Susa'daki, bizdeki yaklaşımın tam tersi… Arkeolojik kazıların devam ettirilebilmesi için yeni yerleşimi taşımaya çalışıyorlar.
Evet, bizde çok farklı bir yaklaşım var; "son kez görüyorsunuz, iyice bakın" deniliyor. Oysa kültür mirası büyük bir hazine, elde etmesi imkansız bir değer. Ülkemizde siyasete karşı direnç olmaması çok üzücü.