New York ve Dubai şubeleriniz kaç yıldır mevcut?
SE: New York'unki beş sene, Dubai ise daha yeni. Bir yandan oradaki ofisleri de inceliyoruz. Mesela Rem Koolhaas'ın OMA'sını ziyaret ettik. Onların da buna benzer bir geçmişi var. Hollanda merkezli bir ofis olmasına rağmen, Koolhaas eğitim sürecinde New York'ta bulunduğu için burada da bir kardeş ofis oluşturuluyor. Bu gibi süreçleri takip ederek orada kalıcı olmaya çalışıyoruz. Tabi beş yıl çok kısa bir süre, henüz doğum aşamasındayız. Oradaki ofisler o kadar mütevazı ki, hiçbir gösteriş kaygıları yok.
Manhattan'daki ofislerden bahsediyoruz değil mi?
SE: Evet.
Belki mekân darlığı nedeniyle olabilir…
GE: Hayır, bir hayli büyükler. Ama mesela Rem Koolhaas'ın atölyesi bomboş bir atölyeydi.
SE: Bir marangoz atölyesine girer gibi giriyorsunuz içeri. Yerde boyamalar yapılıyor, duvarda maketler, tiner kokuları…
GE: Bizimki çok derli toplu kalıyor onların yanında.
SE: Tavandan yangın söndürme boruları geçiyor, yerler epoksi… Her şey çok doğal, tam çalışma ortamı, kitch, süs yok. Mekânın tek dekoru, tartışma için duvara asılan projeler.
Peki siz ziyaret ettiğiniz dönemde kaç kişi çalışıyordu ofiste?
GE: 5-10 kişi civarındaydı. Ama mesela Peter Eisenman'da, 200-300 metrekarelik bir alanda sadece bir kişi vardı. Belki o sırada diğer şubelerine yoğunlaşmışlardır, bilemiyorum. Tschumi'nin ofisi biraz daha derli topluydu. Sekreteri vardı, onun dışında 3-5 mimar çalışıyordu.
Tabi mimarlıkta nicel çoğunluktan ziyade birbirini anlayan bir ekibin oluşturduğu sinerji daha önemli olmaya başlıyor.
SE: New York'taki ofisleri görünce, o an elime bir çekip alıp Türkiye'deki ofisimizin etrafını biraz dağıtasım geldi. Yeni taşındığımız ofisimizi de bu anlayışla kurduk. Her şey işlevsel ve sade…
Buradaki müşterinin arayışları daha farklı olduğu için de böyle bir eğilim yaşanıyor olabilir. Ofise bakıp ona göre karar veren pek çok işveren var.
GE: Peter Eisenman'da klasik bir ofis ortamı olmadığını çok net hatırlıyorum. Rasyonel kullanım o kadar ön plana çıkmış ki, Türkiye koşullarında asla aklınıza gelmeyen uygulamalar var. Mesela asansör doğrudan mekâna açılıyor.
İçinde bulunduğunuz ofisi siz mi dekore ettiniz?
GE: Dekore ettiğimiz pek söylenemez. Kaba inşaattan alıp kaplamalarını, mekanik ve elektrik altyapısını yaptık.
SE: Genelde başkalarının peyzaj projelerini üstleniyoruz. İlk defa kendi bahçemizi yapma fırsatı bulduk. Çalışan arkadaşlar dışarı çıkıp otursun, sohbet etsin istedik, amfitiyatrolar yaptık. Balıkların olduğu fıskiyeli nilüfer havuzu, bitki tepeleri, gezinti yolları ekledik. Hatta organik meyve sebze bahçemiz de var. Yazın büronun mutfağı buradan besleniyor.