ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesi'nin öyküsünü kitaplaştırma fikri nasıl doğdu?
Öğrenci olduğum dönemde Ankara'da "tasarım" anlamında eğitim veren sadece ODTÜ Mimarlık Fakültesi vardı; vakıf üniversiteleri, endüstriyel veya grafik tasarım bölümleri henüz yoktu. Öncelikle mimarlık eğitiminin "Temel Tasarım"a vermiş olduğu ağırlık, tüm tasarım disiplinlerinde ortak olan en temel tasarım ilkelerini ve yöntemlerini öğrenmemize ve çevremize "bakmaya" değil çevremizi "görmeye" başlamamıza yol açmıştı. Tasarım ilkeleri öncelikle 2 boyuttan başlayarak 3. boyuta ve mimari ölçeğine doğru geliştiriliyordu. Amerika'nın iyi üniversitelerinde masterlarını ya da doktoralarını tamamlayarak ODTÜ'ye dönen hocalar da hem tasarım hem de görsel kültürümüzün gelişmesine, güncelleşmesine büyük katkı sağlıyorlardı. Böylesi bir temel tasarım eğitimini görmek benim grafik tasarım üzerine yoğunlaşmam›ı kolaylaştırmıştı. Ayrıca o günün şartlarında çok gelişmiş bir kütüphanemizin olması da grafik tasarımda kendimi geliştirmemi sağlayan nedenlerdendi.
Önceleri bir yan uğraş gibi algıladığım tasarımcılık giderek ana mesleğim gibi olmuştu. Okulda (1970-1976) ve okul sonrasında (1976-1980) siyasi, sosyal veya eğitsel konularda afişler üretmeye başlamıştım. Bununla birlikte çevremde gördüğüm güzel afiş örneklerini de toplar, biriktirir olmuştum. Bunlar daha ziyade 1975-1980 dönemine ait olsa da daha önceki dönemden de elimde afişler vardı. Bu merakımı bilen bazı hocalar ve arkadaşlar da koleksiyonuma katkılarını sürdürüyorlardı. Elimde biriken afişler ve geçmiş dönemde hazırlık öğrencisi iken görmüş olduğum ve hafızama iyice yer etmiş olan afişlerin etkileyiciliği bana bunların önemli belgeler olduğunu, yok olup gitmesinin çok yaz›k olacağını söyleyip duruyorlardı. İşte bu kitap fikri o zamanlarda doğdu.
Kitap projesi nasıl ilerledi peki? Sanırım görsel malzeme yetersizliğinden dolayı bir süre bu projeyi askıya almıştınız...
Afişleri kitaplaştırmam gerektiğini idrak edince ilk iş olarak bunları yapanları bulmaya ve onlarla konuşmaya karar verdim. Mezuniyet öncesinde ve sonrasında 1980'lere kadar Mimarlar Odası (MO) ve bağlı bulunduğu TMMOB'nin çeşitli faaliyetlerine katılıyor, Mimarlık gazetesi ve dergisine kapaklar yapıyor, afişler tasarlıyordum.
'68 afişlerini yaratan ekip de o dönemde Mimarlar odasında ççalışıyordu. Böylelikle o dönemin MO Genel Sekreteri Ali Artun'a, Ahmet Sönmez'e, Sait Kozacıoğlu'na ve Hasan Barutçu'ya ulaşma olanağım olmuştu. (Ertuğrul Kürkçü o zamanlarda hala hapisteydi). Benim bu fikrimi hevesle desteklediler.
Ancak elimde bulunan afişler ne yaz›k ki o dönemin afiş varlığını yansıtmaya yeterli değildi. 12 Mart darbesinden sonra bu afişler iki yönden tahribata uğramıştı. Yönetim "suç delili" saydığı afişleri toplamış ve yok etmişti. Afişler duvarlardan sökülmüş, üzerleri boyanmış ve unutturulmuştu. Afişlerden birer örnek saklayan öğrencilerin ise ya kendileri ya da aileleri bu "suç delilleri"ni ister istemez yok etmişti. Yani elde doğru düzgün bir koleksiyon yoktu. Bu nedenle söyleşilerle başlayan kitap macerası uzun bir süre askıya alınmak zorunda kaldı (1990-2008).
Geçtiğimiz sene, dönemin hocalarından birinin arşivinden çıkan bazı önemli afişler kitabı yeniden gündeme getirdi ve sonunda kitap "68 kuşağının 40. yılına yetişmiş oldu.