"Pandora" ya da 20 yıllık sıkı bir dost

03 Mart 2011

Pandora bu sene 20. yılını kutluyor. Geriye dönüp baktığınızda, mağazanızın ilk açıldığı günden bugüne ne gibi önemli değişiklikler yaşandığından kısaca bahsedebilir misiniz? Diğer bir deyişle bu süreçte sizin için en önemli dönüm noktaları nelerdi?

Biz kitapçılığı çok ciddiye alırız. Rafa girecek bir kitap hiçbir sansürden geçmez. Önemli olan onun yazılı kültürün kurallarını içermesidir. Herhangi bir ideolojik sansür veya başka bir sınırlama uygulamayız. Ama bizim gibi yer de artık pek kalmadı. Herkesin kriterleri; "bu kitap satar, bu kitap satmaz", "bu kitap bize uygun, bu kitap değil" ya da "bunun yayıncısını beğeniyorum, bunu beğenmiyorum" gibi öznel bir hale geldi. 

Satılması istenen kitaplar zaten kule gibi önünüze dizildiğinden, ister istemez onları görüyorsunuz ve onlar daha çok satıyor…

Sonra da diğerlerine "bu kitap satmıyor zaten" yaftası yapıştırılıyor. Hiçbir yere giremezse satmaz tabi.

İnternet acaba bu konuda daha demokratik bir ortam mı sunuyor? Kitabı aratıyorsunuz, çıkıyor…

Demokratik olmasa bile, rekabet nedeniyle herkes tüm verileri koymak zorunda hissediyor kendini. Ama internet için şöyle bir durumla da söz konusu: Kendi yayınımız olan Hil Yayın'ın kitaplarını arattığımda, bazı sitelerde "baskısı yok" bilgisi ile karşılaşabiliyorum. Bu da şundan kaynaklanıyor: sitedeki sorumlu dağıtımcıya kitabı soruyor, o da işini doğru dürüst yapamadığından kitabı bulamayınca doğrudan "baskısı bitti" diyor. Site çalışanı da bu durumu hemen veritabanına işliyor. Bizde ise kural şudur: Dağıtımcı bize kitabın baskısı olmadığını söylese dahi, yayıncı aranır ve durum teyit edilir. Eğer yayınevi de "yok" derse, "baskısı kalmadı" yazılır.

On beşinci yıldönümünüzde 150 yazarın fotoğraflarının yer aldığı bir fotoğraf albümü yayımlamıştınız. 20'inci yılınız için de özel projeleriniz var mı?

On beşinci yıl için hazırlanan "Pandora'da" adlı fotoğraf albümünde, Pandora'nın müşterileri olan 150 Türk yazarının fotoğraflarını, yaş sırasına göre, büyükten küçüğe doğru yayımlamıştık. Fotoğrafların çoğu Beyoğlu mağazamızın, daha önce İngilizce kitapların bulunduğu şu an ise sahaf kitaplarının yer aldığı üçüncü katında çekilmişti. Kitabın son sayfasında ise 2006 yılındaki çalışanlarımızın fotoğraflarına yer vermiştik. Bu kişilerden dördü de halen bizimle çalışmakta.

On beşinci yılımıza girerken, "Books on Turkey" adlı bir katalog da hazırlamıştık. Bu çalışma; Amerika, İngiltere, Mısır, Hollanda, Almanya gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde Türkiye üzerine yayımlanmış İngilizce kitapların listesini içeriyordu. Yurt dışında herhangi bir kitabevinin bunu yapıp yapmadığını bilmiyorum ama Türkiye'de henüz böyle bir örneğe rastlamadım. Bu katalog yayımlandığında yaklaşık 1800 kitabın bilgisini içeriyordu. Şu anda veritabanımızda "Books on Turkey" olarak işaretlenmiş 4600 civarında kitap var. Yirminci yılımız şerefine bu kataloğun güncellenmiş halini yayımlayacağız.

Kendi hazırladığımız özel baskılardan bahsetmişken; Hollanda Kitapçılar Birliği tarafından oluşturulan ve bizim de adımızın geçtiği onur verici yabancı bir projeden bahsetmek isterim. Kitabı basan, Hollanda'nın en prestijli yayınevlerinden birisi. Önce, Türkiye'nin de dahil olduğu 15 ülke belirliyor; sonra bu ülkelerin her birinden birer şehir, her şehir için de bir kitabevi seçiyorlar. Türkiye'den de İstanbul ve Pandora bu projede yer aldı. Bu yazıları yazması için seçilen 15 yazarı birer kente gönderdiler. İstanbul'u ise Fas uyruklu Hollandalı edebiyatçı Abdelkader Benali ziyaret etti. Kendisi ile görüştük ve sonuçta "In Pamukbul" (Pamukbul'da) adlı öykü ortaya çıktı. Öyküde Orhan Pamuk'un, rahmetli Hrant Dink'in ve benim ismime de yer verilmiş. 


İstanbul'un kitapçıları, kitapçıların dünyaları...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :