"Proje süreci bir nevi doğum gibi, arada ultrasona girip çıkıyoruz"

07 Ekim 2011

Şu anda Erdem Mimarlar'da daimi olarak kaç kişi çalışıyor?

SE: Stajyerlerle birlikte 15 kişiyi bulabiliyor.

İdeal işleyişiniz için öngördüğünüz belli bir sayı var mı?

GE: Kritik sayımız herhalde budur. Onun üzerine çıkınca tasarımdan biraz uzaklaşmaya başlıyorsunuz. Ekip başları oluşturup bu görevi başkalarına devretmeniz gerekiyor. Onu da pek istemiyoruz çünkü projelerimizi başka ellere teslim etmeyi tercih etmiyoruz. Her biri bizim çocuğumuz gibi…

SE: Tasarımından en son Photoshop müdahalesine, render alımlarına kadar projenin her aşamasında varız. Bunları başka arkadaşlarımız yapsa da projenin her noktasındayız. "Artık büyüdük, sadece tasarım yapacağız" diye bir şey söz konusu değil. Zaman içerisinde katettiğimiz merdivenleri geri dönüşler yapıp, tekrar inip çıkıyoruz anlayacağınız.

GE: Bu bizi biraz yorup yavaşlatıyor ama projelerin belli bir düzeyde olması için de gerekli bir süreç.

SE: Bunları angaryadan saymıyoruz. Mesela şu anda AutoCAD'de bir projenin ‘boundering'iyle uğraşıyorum. "Bu iş angaryadır, şu kişi yapsın" gibi bir zihniyetimiz yok. Bu işlemi yaparken aslında projeyi yaşamaya başlamış oluyorum. Proje altlığı önüme hazır bir tabakta konmuyor. İşin mutfağında her an varız.

Yine de belli bir noktadan sonra diğer ekip üyelerine inisiyatif vermeyi düşünmez misiniz?

SE: İnisiyatif veriyoruz, o ayrı. "Ben çizdim" egoizmi ile ilgili bir kaygı değil de, çalışma arzusu diyelim.

GE: O katkılar zaten geliyor. Geldiği anda da onları projemize kabul ediyoruz. Tasarımı bütünüyle biz yapacağız diye bir kuralımız yok. Tabi bunu tarif etmek biraz zor ama en azından büromuzda, bizim tasarım sürecinde bulunmadığımız, başıboş bir şekilde gelişen proje olmamıştır.

SE: Proje geliştirmek bizim için bir nevi doğum gibi oluyor. Hani hamileler arada bir ultrasona girer ya biz de aynen onu hissediyoruz. Proje doğuyor, çıktılarını alıyoruz ve elimizde kalmadan gönderiyoruz. Bir projeyi tamamladıktan sonra bir sonraki proje sanki daha iyi olmuş gibi geliyor. Ödül kazandığımız bir yarışmadan sonra katıldığımız ve ödül alamadığımız bir yarışma projesinde bile daha da geliştiğimizi hissediyoruz.

Peki sizinle birlikte çalışan arkadaşların mesleki dağılımları nasıl?

SE: Ağırlıklı olarak mimarlardan oluşan bir ekibiz. Tabi diğer disiplinlerden de arkadaşlarımız var.

GE: Dönem dönem eski stajyerlerimizden de belli konularda dışarıdan destek alıyoruz.

Web sitenizde kalabalık bir liste ile karşılaşıyoruz. Erdem Mimarlar'a emek veren herkesi bu listeye dahil ettiğinizi belirtmiştiniz. Peki kumrular halen sizinle birlikte mi?

GE: Hayır, onlar eski ofisimizdeydi. Bu bölgeyi pek sevmiyorlar sanırım, henüz gelen yok.

SE: O kumrulara beş sene bakmış ve üç neslini görmüştük. Yavrularıyla birlikte geliyorlardı. Ciddi bir iletişimimiz vardı onlarla (gülüyor).

GE: Kumrunun ikinci ismi uğur kuşuymuş. Yanımızda çalışan bir arkadaşımız söylemişti. Uğurları oldu belki bize… Tesadüfen ofise gelmeye başladılar, biz de onlarla hep ilgilendik. Güven vermiş olmalıyız ki bizi o dönem hiç bırakmadılar.

SE: Anıtkabir ormanının içinden bizim büronun camına taşındılar. O büromuz halen irtibat ofisimiz olarak duruyor.

Buraya taşınmaya nasıl karar verdiniz?

GE: Orası küçüktü ve şehrin içindeydi. Bizim meslek grubu olarak o kadar şehrin içinde olmamız gerekmiyor. O yüzden daha sakin, daha geniş, daha yeni bir yere taşınmak istedik. Randevuyla gelinen bir yeriz sonuçta.

SE: Tabi Ankara İstanbul kadar büyük değil. Şehre çok uzak değiliz. Zamanla işlerimiz çoğalırsa biraz daha büyüyebiliriz. O nedenle de daha geniş ve ferah bir mekana kavuşmak istedik.

GE: Eski ofisimiz on kişiyle sınırlıydı. O sayıya ulaşınca sıkışmaya başlıyorduk. Burada 20-30'a kadar çıkabiliriz.


Mesleki Seçim ve Mimarlık Yaklaşımı
Yarışmalar ve Uygulamalar Üzerine
Mimari Ekip
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :