"Realizasyon - stilizasyon farkı Türkiye'deki tasarım pratiğini çok etkiliyor"

04 Kasım 2011

Son olarak sizden, Türkiye'deki tasarım piyasasının güncel durumuna ilişkin bir değerlendirme alabilir miyiz?

Türkiye'deki tasarım piyasasını şu anda emekleme aşamasında görüyorum çünkü bireyin yapabilecekleri belli. Birey şişe ya da başka ürünler çizebilir ama bunun kalıp üretimine genellikle girmez. "Ben şişeyi çizdim" deyip, gerisini sanayiye bırakır. Biz ise Designnobis olarak, ürünü düşünce aşamasından sokakta satılacağı aşamaya kadar çekebilecek entegrasyonda bir yapıya sahibiz. Bir ayağımızda Çin'le çalışıyoruz. Hızlı prototiplerden müşteri kalıplarına kadar her şeyden sorumluyuz. Müşteri, ekranda gördüğü çizimi sürecin sonunda masasında aynen görüyor. Bu total bir süreç ve bunun üstesinden ancak şirketler ve kalabalık takımlar gelebilir. Türkiye'de bu yapıda başka bir organizasyon yok. Bireyler var, onların da yapabilecekleri belli; kalıptan çıkan ürünlerin "styling"ini yapıyorlar. Biz ise işin inovasyon kısmıyla ilgileniyoruz ve daha agresif bir noktada duruyoruz.

Farklı sektörlerle çalıştıkça, bulduğunuz çözümler de daha zenginleşiyor olmalı. Belli bir projede uyguladığınız çözümden, diğer sektörlere ilişkin projelerde daha farklı bir biçimde faydalanabilirsiniz.

Kesinlikle. Bizim, mühendislik tarafı da olan bir pozisyonlanmamız var. Yani biz problemi realize ediyoruz, stilize etmiyoruz. Realizasyon ile stilizasyon farkı, Türkiye'deki tasarım pratiğini çok etkiliyor. Mesela bizim dışımızda TÜBİTAK ile ilişkide olan başka bir tasarım örgütlenmesi yok. Şu anda dünyada varolan ve kendimize örnek seçtiğimiz firmaların strüktürü ve ilgi alanlarındaki birikimlerini dolduruyoruz. Onlarla rekabet halindeyiz. Bu çerçeveden baktığınızda, aslında Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu da bu. Benim için, "O işin formsal boyutuyla çok ilgilenmez, buluş boyutuyla ilgilenir" diyenler var. İnovasyon delisi gibi ünvanları yakıştıranlar da az değil.

Böylece, sessizce oyunun dışına itme girişimleri beni fazlası ile gülümsetiyor. IDA'yı ilk kazandığımız yıl, yarışma çok sıradan, önemli değil diyen meslektaşlarımızı, ertesi yıl ilk defa alfabetik katılımcı listesi (kazanmayanlar) açıklandığında listede görmenin beni ne kadar eğlendirdiğini tüm ekip biliyor. Bunlar çok doğal süreçler, siz kazanamayınca yarışma sıradan oluyor bunun da mucidi hep bizimkiler oluyor. 

Sonuç olarak biz hem formla, hem fonksiyonla hem de buluşla ilgileniyoruz. Ürünü sattıran formdur, üzerine katma değer yaratacak olansa fonksiyondur. Dünyada rekabet bu şekilde yapılıyor. Yoksa kültürel mirasımızın çizgileriyle oynayarak, onları minimalist bir noktaya getirip bildik şarkıları tekrar çalmak gibi bir hedefi meslek açılımımızda konumlandırmıyoruz.


Marka Oluşum Süreci ve Ödüller Üzerine
İnovatif ve Çevreye Duyarlı Projeler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :