Bitter, sütlü, beyaz... Vanilya, meyankökü veya kahve aromalı, kuru meyveler ve likörle tatlandırılmış; armut, çilek ve portakalla bir arada sunulan çikolatadan daha karşı konulamaz, daha güzel ve rahatlatıcı bir şey olabilir mi? Peki ya pralinin lezzetine gömülmeye, çıtır çıtır bir gofretin heyecan verici sesine, sıcak çikolatanın sınırsız tatlılığına ne demeli? Ya musun şehvetine, fındığın insanı yatıştıran sıcaklığına, karamelin görkemine ve bir profiterol dağının sade, neredeyse çocuksu şiirine?
Çikolata, Kristof Kolomb'dan önce Orta Amerika'da –tahmin edileceği üzere– törensel bir şekilde kullanılmıştır. Çikolatanın esrar ve kutsallıkla sarmalanmış bir havası vardır. İşin aslı, çikolatanın tadına bakanlar sadece krallar, soylular ve savaşçılardır. Çok geçmeden mutfaklarda da kullanılmaya başlar. Ne var ki diğer yiyeceklerle karıştırılmaz. Mayalara göre çikolata "tanrıların yiyeceği"dir. Tahmin edileceği gibi, adeta hayata aydınlık ve sevinç katan, metafizik bir neşeyle anılır.
Academia Barilla'nın, bu kitap için seçtiği 50 adet çikolatalı tatlı tarifi arasında, klasik kurabiyelerden özgün tatlılara, kremalardan tatlı atıştırmalıklara, küçük sanat eserlerinden en göz alıcı çikolatalı pastalara kadar pek çok tarif yer alıyor. Tarifler, sadece cuneesi al rum, parmigiani marashino veya çikolatalı cannoli gibi İtalyan lezzetleriyle sınırlı değil. Kakao ne de olsa bütün dünyayı fethetmiş ve pek çok kusursuz tarifin ortaya çıkmasına ön ayak olmuştur. Academia Barilla, gelenekle yenilik, maharetle uygulama arasında tatlı bir uyum sağlayan tariflerden, hepsinden önemlisi paylaşmanın mutluluğu ile "bir arada yaşamanın" keyfi üzerinde yoğunlaşarak kapsamlı ve çeşitlilik içeren bir seçki hazırladı. Hem zaten aileniz ve arkadaşlarınızla birlikte yaşadığınız neşeyi ve coşkuyu çikolata bulaşmış, gülümseyen bir yüzden daha iyi ne ifade edebilir ki?
Satın almak için tıklayınız.