TTŞ: Birçok yarışmaya katılmışsınız sanırım. Yarışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Biraz yarışmalardan ve ödüllerden bahsedebilir miyiz?
ŞEG: Yarışmalar, genç mimarlar için özellikle çok önemli. İş yoğunluğundan fırsat bulduğumuzda, içimize sinen, mimari eğilimlerimize uygun, bize heyecan verecek yarışmalara katılmaya çalışıyoruz.
İB: Çanakkale Yarışması örneğin, konusu ve şartnamesi ile bizi çok heyecanlandıran projelerden biri oldu. İçinde sergi ve konferans salonları, kütüphane gibi işlevler barındıran bir ‘’savaş araştırma merkezi’’ tasarlamamız isteniyordu. Mansiyon ödülü aldık. Konuya biraz şiirsel yaklaştık. Kolokyuma gittiğimizde en iyi yorum Kerem Piker’den geldi; "deli saçması gibi gözüken bir kabuğun içinde çok başarılı, düşünülmüş plan çözümleri var". Çanakkale Savaşı’ndan, savaşın bir kırılma noktası olduğundan ve o döneme ait birçok zıtlığı barındırmasından bahsediyoruz. Aydınlığı ve geleceği vaat eden bir savaş araştırma merkezi yaratmak istedik. Örneğin, kapalı bir kabuk yapmamız, savaşın pesimistliğini yansıtıyor.
Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi yarışması, Mansiyon Ödülü
ŞEG: Savaşın yarattığı kırılganlığı biraz ironik bir biçimde yarık fikriyle ifade etmeye çalıştık. Dış cephede kullandığımız cam panellerle aydınlık mekanlar yaratmak ve savaşın tüm negatifliğini kırmak istemiştik.
Çanakkale Savaşı Araştırma Merkezi yarışması, Mansiyon Ödülü
İB: Bir de, Antalya Turgut Cansever Ödülleri’ne gönderdiğimiz proje ile özel ödül almıştık. Volkan Taşkın ve Batu Kepekçioğlu ile Kağıthane Belediyesi Kent Parkı için tasarladığımız 16 pavilyondan biri olan bir mescit projesi ödüle layık görüldü. Dini ritüel sırasında, doğayla tamamen bütünleşmeyi esas alan bir tasarımdı; kavramsal boyutu nedeniyle ödüllendirildi.
Park Pavilions Turgut Cansever yarışması, Mansiyon Ödülü
Park Pavilions Turgut Cansever yarışması, Mansiyon Ödülü
ŞEG: Bu arada 38° 30° Çiftliği ile iF Design Ödülü’nü kazandık. O da çok yeni bir haber. Geçtiğimiz haftalarda öğrendik ve çok sevindik.