Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü 2005 mezunuyum. İglo Mimarlığa başlayalı 3,5 sene oldu. Buraya bir referansla geldim ama açıkçası ,nceden çok da araştırmamıştım. Kısa bir iş görüşmesinin ardından hızlı bir kabul süreci oldu. O günden bugüne uyumlu bir şekilde yola devam ediyoruz.
Büyük ofislerin ne yaptığını dışarıdan da tahmin edebilirsiniz ama küçük, kendi halinde ofisleri ancak içine girince tanıma şansınız oluyor. Daha önce kendi işim dahil birkaç yerde çalıştım. Ama bu ofisler benim için biraz hayal kırıklığı oldu. İçine girdiğim zaman proje süreçlerinin hayal ettiğim gibi olmadığını, hem katılım hem bir şeyleri oluşturma süreçlerinin dışarıdan gözüktüğü gibi olmadığını gördüm. O yüzden çok uzun süreli çalışma fırsatım olmadı, kiminin iş yapma tekniğini çok sevmedim kiminin beni işin içine katma oranımı beğenmedim. Hatta isyan olarak kendi ofisimi kurup bir süre serbest çalıştım. O da çok farklı bir deneyimdi. İglo'daki katılım ve proje üretme süreci kafama yattığı için uzun bir süredir buradayım. Şu anda ofis şefi / proje yöneticisi konumundayım. Proje yönetim süreçleri, koordinasyonu, müşteriyle olan proje bazındaki ilişkiler, içerideki arkadaşların yönlendirilmesi, iş programlarının yapılması görevi bende. Çoğu zaman sahada da oluyorum. Diğer arkadaşlar da koordineli olarak benimle çalışıyorlar. Birçok yerde insanlar patronculuk oynuyor. Bizse burada iş yapıyor, proje üretiyoruz. Tabi ki aramızda bir saygı, sevgi var oluyor ama bunlar belli bir çerçevenin içinde oluyor. Zafer Bey de Esen Hanım da anlaşması kolay insanlar. Sonuçta bu bir aile işi değil, çalışmak, bir şeyler üretmek için buradayız. Başka şeylerle uğraşmaya başlayınca iş ikinci planda kalıyor. Kolay anlaşabileceğiniz insanlarla çalışmak her zaman daha avantajlı. Kafam rahat olduğu için bütün konsantrasyonumu işe verme şansım oluyor. Bu işveren için de geçerli çünkü insan yönetmek zor. Karşısında itiraz eden, sürekli gergin bir çalışan görmektense, daha iyi ilişki kuracağı birisiyle çalışmak herkesin işine gelir.
Proje süreçlerinde tabi ki Zafer Bey'in tecrübe olarak bir ağırlığı var. Zaten bunu inkar etmek yanlış olur. Bir proje geldiği zaman masa başında oturup hep beraber ana kararları alıyoruz. Konsept oluşturulduktan sonra projenin geliştirilme safhası oluyor. Bu safhada ben biraz daha sazı elime almayı seviyorum. Çünkü ana kararları verdikten sonra o kadar detaya girmek üst karar veren insanları boğuyor. Bu detayları geliştirmek, üstümüzdeki insanın işini kolaylaştırmak için buradayız. Sonra siz yükseleceksiniz, altta yetiştirdiğiniz insanlar olacak. Bu böyle devam eden bir süreç olacak ki mutlu olasınız. Alttan gelen jenerasyonda bir sabırsız olma durumu var. Stajyer arkadaşlara, yeni mezunlara "bir durun, biz de bu işin hamallığını yaparak başladık" diyoruz. Her işte de öyledir. Evet, belki birden parlayabilirsin ama bu çok da sağlam bir parlama olmaz. Öncelikle bir altyapının olması lazım. Alttan gelen arkadaşlara da hep bunu tavsiye ediyoruz ki o çark, o hiyerarşi bozulmasın. Her tecrübe iyi olmak zorunda değil. Bazen ne yapmanız gerektiğini öğrenirken bazen de ne yapmamanız gerektiğini öğrenirsiniz. Önceki tecrübelerim bana neleri yanlış yaptığımı direkt yüzüme vurarak gösterdi. Bunların hepsi bir süreç. Ben de hala bu süreçleri anlamaya çalışıyorum.