GEO_ID Tasarım Stüdyosu'nun, ilk şubesi Maçka Palas'ta açılan kahve dükkanı Kapicciiiiinoo projesinde, iç mekanda kullanılan unsurların tümü İstanbul'u simgeleyen bir renk paletine katkıda bulunuyor.
1925 yılında İtalyan mimar Guilio Mongeri tarafından inşa edilen, İstanbul'un en güzel binalarından biri olan tarihi Maçka Palas, Türk şef ve girişimci Nusret Gökçe'nin sahibi olduğu yeni kahve dükkanı markası Kapicciiiinoo'nun ilk şubesine ev sahipliği yapıyor.
Nusret’in karakteri, yeteneği ve “cappuccino”yu telaffuz etme şekli, markanın hem adı hem de tasarımı için başlangıç noktası ve ilham kaynağı olmuş.
Hem logo hem de logotype olarak kullanılan Kapicciiiiinoo, Nusret'in cappuccino kelimesinin telaffuzunu benimseyecek şekilde yazılarak, patentlenmiş. Markalaşma öğelerinin arka planı, Nusret'in kişisel üslubu, sadeliği ve tavrıyla örtüşen siyah bir düzen ile dengelenmiş.
40 metrekare alana sahip kafeterya alanına binanın giriş kapısından büyük merdivenlerle ulaşılıyor. Karşılama deneyiminin zenginliğini artırmak için merdivenler ve kafe alanı arasındaki görsel bağlantıyı koruyan kemerli bir boşluk yaratılmış.
İç tasarım, binanın mimari özelliklerini ve kahve dünyasından referansları flörtöz bir şekilde harmanlıyor. Aynalı ve kahverengi lake ahşap panelli duvarlar, klasik tarzda tasarlanmış ahşap çıtalara sahip. Aynalar, dar karşılama alanına derinlik katıyor. Ahşap panellerin yanında, projeye özgü tasarlanmış retro tarzda, kahve çekirdeklerine gönderme yapan desenli duvar kağıdı, klasik dille uyum sağlayarak eğlenceli bir atmosfer yaratmış.
Mekandaki alanın kısıtlı olmasından ötürü, aynı zamanda bir kahve barı olarak işlev gören büyük bir ortak masa tasarlanarak planlamada maksimum verim sağlanmış. On iki koltuğu barındıran bu ortak bar masası, tüm gösterinin gerçekleştiği yer; KAPICIIIINOO haykırışları, altın kahveler, özçekimler ve sosyal paylaşım. Masanın arkasındaki bar-büfenin modern bir yorumu da lüks hissine katkıda bulunarak, klasik tarzla olan bağı güçlendirip, iç mekanlara derinlik katmış.
Zeminde ve tavanda kahve referanslı detaylar bulunuyor. Özel tasarlanmış yer karoları, kahve sütü köpüğü görüntüsünden elde edilen bir desen oluşturmuş. Barın üzerindeki aydınlatma armatürleri kahve fincanlarıa atıfta bulunuyor. Ayna krom yansıtıcı yüzeyler eğlenceli etkiyi zenginleştirmiş.
Perdeler, sandalyeler, kanepe ve çiçekli unsurların tümü, birlikte İstanbul'u simgeleyen bir renk paletine katkıda bulunduğundan, dünyanın farklı şehirlerinde yeni şubeler açıldığında değişecek.