Taksim Kentsel Tasarım Yarışması'nda 20 finalistin arasında yer alan "Urban Commons" (Kentsel Ortak Paydalar) projesi;
"Erişilebilirlik", "Aktiviteler" ve "Sanat" temaları etrafında şekillenen noktasal mimari müdahaleler aracılığıyla meydanı, kentliler ve park ile bir araya getirmeyi hedeflemiş.
Kentsel Mekan, Kentsel Bellek ve Kentlinin birbirini var etmesinde Kentsel Yeşilin önemi...
Urban Commons; SOUR, Balmori Associates, Cana Bilsel ve Sara Belge işbirliği ile hazırlanan proje, İBB tarafından düzenlenen uluslararası Taksim Meydanı ve Gezi Parkı yarışmasında 20 finalistin arasında yer almıştır. Sanat, tarih, müzeoloji, turizm, data analizi, trafik, güvenlik, kapsayıcı ve sürdürülebilir tasarım gibi farklı disiplinlerden danışmanların yer aldığı ekip, İstanbul’un en önemli kamusal alanını tasarlarken bu tarihi mekanın tekrardan canlandırılması için temel olarak Erişilebilirlik, Aktiviteler ve Sanat temaları etrafında şekillenen noktasal mimari müdahaleler aracılığıyla meydanı, kentliler ve park ile bir araya getirmeyi hedeflemiştir.
Erişilebilirlik
Herkes için adil ve erişilebilir bir kamusal alan. Herkesin ihtiyaçlarını karşılayan ve sağlıklarına öncelik tanıyan bir mekan.
Avrupa ve Kuzey Amerika genelindeki bütün büyük metropoller arasında İstanbul kamusal peyzaj alanlarına en çok para harcayan şehir olmasına rağmen, Taksim bir zamanlar İstanbul’un en önemli kentsel varlığı iken günümüzde toplumdan ve mekansal belleğinden uzaklaşmıştır. Yapılan anketimizde, “Gri”, “Güvensiz” ve “Soğuk” meydanı betimlemek için en çok kullanılan kelimeler olmuştur. Instagram analizimizde ise, meydan en çok “organik ekmek”, “ekmek” ve “beni takip et (follow me)” olarak etiketlenmiş, meydanın tarihi değeri ve ruhu ile kentliler arasındaki kopukluğa işaret etmiştir.
Tarihe ve doğaya erişim sağlayarak, devinimi arttırarak, herkes için güvenli ve müsait bir kamusal alan yaratarak proje, Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nda beton bir şehrin yeşil kalbi olmanın temellerini atmıştır.
Aktiviteler
Bütün paydaşlarıyla işbirliği içerisinde yaratılan bir mekan. Çeşitli programlar yoluyla zamana ve kentlilerin isteklerine adapte olan bir istikamet.
Taksim Meydanı ve Gezi Parkı, sanatçıları, zanaatkarları, öğrencileri, öğretim görevlilerini, girişimcileri, ve daha fazlasını kapsayan özgün birçok semtin tam ortasında konumlanmıştır. Dolayısıyla ayırıcılık değil de birleştiriciliğin ön planda olması gereken eşsiz bir kentsel noktadır.
Urban Commons insanlarda mekansal bir algı yaratacak ve onların hem kendi aralarındaki hem de paylaştıkları alanla olan bağlarını güçlendirecek şekilde tasarlanmıştır. Birçok farklı program, alanı yeni yönlerde canlandırırken bir yandan da çeşitli işlevler sunmaktadır; buluşmak, toplanmak, “flaneur”lük, tüketim, çalışmak, eğlenmek, oynamak, yemek ve üretmek gibi.
Sanat
“Kentsel Bellek Müzesi (Museum of Urban Memory)” bünyesinde sanat ve sosyal bilimler ile park genelindeki galeri veya açık hava sergileri aracılığıyla eğiten bir merkez.
Sanat Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nın kimliğinin önemli bir parçası olmakla birlikte, alanı canlı, unutulmaz ve ilham verici bir istikamet haline getirmek açısından da çok önemlidir.
Projede gerek kentsel gerek mimari ölçekte yapılan çeşitli sanatsal müdahalelerle alan herkes için bir sahneye dönüşmüştür.
Taksim’in sembolik ağaçlarının altında tasarlanan Kentsel Bellek Müzesi (The Museum of Urban Memory), Taksim ve unutulmuş tarihi arasındaki arasındaki bağı onarmayı ve güçlendirmeyi hedefler. Bu yeni müze, 1 Mayıs Eylemleri (1977) veya Gezi Parkı Protestoları (2013) gibi önemli demokratik gösterilere tanıklık etmiş bir mekanin alt kotunda parka, ve Cumhuriyet Caddesine direk ilişkili olarak önerilmiştir. Bu mekan, şehri gelecek nesiller için korumayı amaçlayan çeşitli sosyal çevrelerden İstanbullular’ın, yaşadıkları şehri ilgilendiren kararlarda kendi yerlerini iddia ettikleri bir mekan olduğundan, kentsel belleğe adanmış bir müze için ideal bir yaşam alanı tarif eder.
Yarışma detayları için tıklayın