Troya Müzesi

mimarizm.com / 18 Mayıs 2022
Ömer Selçuk Baz ve Yalın Mimarlık ekibinin, Troya’nın efsanelerle kuşatılmış meşhur katmanlar dünyasına bir yolculuk olarak tanımladığı Troya Müzesi, 2018 yılından itibaren ziyaretçilerini karşılıyor.

© Emre Dörter

Giriş

5000 yıllık tarihi ve Avrupa medeniyetlerinin gelişimindeki önemi ile birlikte Troya, Homer zamanından I. Dünya Savaşı'na kadar olan süreçte sanatsal ve tarihsel büyük bir kültürel etkiyi temsil etmekte.

T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2011 yılında açmış olduğu yarışma 10 hektarlık alan üzerinde yer alıyor. Müze'nin Çanakkale'de arkeolojik alana yakın bir bölgede, Tevfikiye Köyü'nün yanında yapılması bekleniyor. Müze, alanda bulunan eserleri koruyacak ve aynı zamanda sergileyecek. Müzede koruma ve restorasyon laboratuvarlarının yanı sıra 2000 metrekarelik depo alanı, geçici ve kalıcı sergi alanları, aktivite alanları, kafe, restoranlar ve satış alanları yer alırken doğal çevreye de erişim olanağı sağlanacak.

© Emre Dörter

T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın açtığı ulusal yarışmaya 132 proje katıldı. Ömer Selçuk Baz ve Yalın Mimarlık ekibi, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan ve dünyanın en ünlü arkeolojik alanlarından biri olan Troya'da, 'Troya Müzesi Ulusal Mimari Yarışması'nda 1.lik ödülünü kazandı. 5000 senelik tarihi ve Avrupa Medeniyet tarihinin gelişimindeki önemi ile Troya, hem sanatsal hem de tarihi açıdan Homeros Dönemi'nden I. Dünya Savaşı'na kadar derin bir kültürel etkiyi temsil etmektedir.

© Emre Dörter

Kazanan proje, ziyaretçilerle algılarının ötesinde destansı bir dünya aracılığıyla iletişim kurmayı amaçlayan bir tasarım konsepti üzerinden gelişmiştir. Tasarım konsepti, ziyaretçileri belli eşiklerde kademeli olarak tecrit ederken, bazen kısmen bazen ise tamamen fiziksel bağlamdan koparmakta ve tekrar bağlamaktadır.

Yapımına 2013 Ağustos ayında başlanan müze, 2015 yılında yüklenicinin değiştirilmesi ve inşaata verilen 16 aylık aranın akabinde 2018 Ekim ayında tamamlanarak ziyarete açıldı.

© Emre Dörter

Müzenin girişindeki bu metin ziyaretçileri karşılıyor;

TROYA’YA HOŞGELDİNİZ…

MÖ 3000’de başladı bizim bu coğrafyadaki serüvenimiz... Bir zamanlar, şimdi ova olan bu yer henüz bir körfezken, ticaret yolları üzerinde parlak bir kenttik. Kutlamalara, kahramanlıklara tanık olduk. Savaşlar ve yangınlar gördük. Sırlarla dolu geçmişimiz hakkında tarihçiler, arkeologlar ipuçları aradılar yıllarca. Şu an çevrenizde gördüğünüz kalıntılardan çok daha fazlası vardı yaşamımızda.

Kentimizin uzun ve inişli çıkışlı tarihi boyunca bastığınız topraklara bastık, geçtiğiniz tarlaları ektik, şu köşedeki taşlarla surlar inşa ettik, denizden balık tuttuk, bu topraktan çömlek yaptık, sıcak yaz günlerinde karşıdaki zeytin ağaçlarının altında dinlendik, savaştık, yok olduk…

Bu coğrafyayı, rüzgarı, toprağın, gökyüzünün ve denizin rengini, havayı, zeytin ağaçlarını ve taşları hafızanıza yazın. Az sonra rampadan inerken yıkık burçlar ve Troas’ın verimli toprakları geride kalacak. Rampa sizi bugün bildiğiniz Troas Bölgesi’nden geçmişe, Troya’nın hikayesinin büyük bir bölümünün keşfedilmeyi bekleyen dünyasına taşıyacak. Burada Troya’dan gelip geçmiş ve bu topraklarda kalıp yitmişleri anlamaya başlayacaksınız.

Topraklarımıza hoşgeldiniz…

© Egemen Karakaya

Kısa Tanıtım

Verilen tasarım problemi, bir müze yapısı ve onun yakın çevresi ile kuracağı ilişkileri düzenlemekten ibaret olmamalı. Tasarım, geçmişte bir süre varolmuş bir medeniyeti, ondan geride kalanların ötesinde hissettirebilmeli.

Bu noktada tasarımda tercih edilen yol yapıya giriş anından itibaren, ziyaretçiyi belirli eşiklerde kademeli olarak tecrit etmek, ziyaretçiyi kısmen ve bazen tamamen fiziki bağlamdan koparmak ve tekrar bağlamak…

© Emre Dörter

Tüm destek işlevleri yer altındaki tek bir kata toplandı. Bu kat yeryüzünden algılanmayan, üzeri peyzaj ile örtülü bir kat.

Sergi yapısı bu katın içerisinden, yeryüzündeki bir yarıktan toprak üstüne yükselen 32x32 metre boyutlarında kare planlı robust bir obje olarak algılanabiliyor.

© Murat Germen

Ziyaretçiler yapıya 10 metre genişliğinde bir rampadan aşağıya inerek girerler. İnerken ufuktaki yapıya doğru yaklaşırlar, peyzaj ve yeryüzü yavaşça kaybolur, geriye gökyüzü ve yapı kalır.

Ziyaretçi içeri girdiğinde kendini bir sirkülasyon bandında bulur. Pas kırmızısı, toprak rengi sergi yapısı şeffaf çatıdan yeryüzüne doğru yükselir. Paslanmış metal (corten) kaplı yapı, bu haliyle topraktan çıkarılmış kırılmış testiler ve çömlekler gibi biraz çizilmiştir, bozulmuştur, kendine özgü dokusuyla ardında bir yaşanmışlık olduğunu hissettirir, bir geçmişi vardır. O döneme ait olmasa da malzemenin ve mimarinin geçmişi, günümüz ve gelecek arasındaki bağa dair bir şeyler söylediğini hissettirir.

© Emre Dörter

Ziyaretçiler sergi yapısını saran rampalar ile yavaşça yukarı çıkmaya başlandığında cephedeki yarıklardan coğrafya, tarlalar ve Troya kalıntıları görülebilir. Çatıya ulaşıldığında dev bir seyir terasına çıkılır. Troya’nın uzak ve yakın geçmişi, bu topraklardaki yaşanmışlıklar ve yaşanabilecekler hayal edilir…

Yapı içindeki malzemeler mümkün olduğunca en işlenmemiş halleri ve bitişleri ile kullanılmıştır. Ahşap kalıp brüt beton, düşey modüler duvar elemanları, masif ahşap, taş beton döküm zeminler ve paslanmış çelik gibi.

İnşa edilen Troya Müzesi bir çeşit zaman kutusu, giriş rampası da zaman tüneli olarak da görülebilir. Troya’nın efsanelerle kuşatılmış meşhur katmanlar dünyasına bir yolculuktur Müze. Her katmanına ve dönemine, hikayesine ayrı ayrı bağlanılan bir anlatıdır…

Sergiye dair

Bu sergi Homeros’un İlyada Destanı'yla tarihe geçmiş Troas Bölgesi'nde 4000 yıllık geçmişiyle iz bırakmış Troya ve kültürlerinin yaşamını ve arkeolojik tarihini kazılardan çıkan eserler aracılığıyla anlatır.

Troas Bölgesi ve yakınındaki adalarda MÖ 5000 yılından bu yana yerleşimler olduğu bilinmektedir. Bu bölge gerek Çanakkale Boğazı’nın sağladığı coğrafi avantaj, gerekse bereketli toprakları sebebiyle insanların yerleşip yaşamayı tercih ettikleri bir yer olmuştur. Kentlerde kurulan yaşam, Ege’nin ötesinden, Anadolu’dan ve kuzeyden göçler, istilalar, savaşlar, yangınlar ve depremler görmüş, tarım, ticaret ve el sanatları önemli geçim kaynaklarını oluşturmuştur. Buna destanlar da eklenince Troas ve özellikle Troya, hac yeri ve zamanla antik bir turizm merkezine dönüşmüştür.

© Emre Dörter

Troas denince akla Homeros ve İlyada Destanı gelir. Antik dönem şairi Egeli Homeros İlyada Destanı'nda, kendi yaşadığı dönemden 300 yıl kadar önce Troyalılar ve Akalar arasındaki savaşla yıkılan zengin Anadolu kenti Troya ve bu destanın kahramanları Aşil, Hektor, Agamemnon, Paris ve Helen’in hikayesini anlatır. Bu efsane önce Akdeniz dünyasına, sonra tarih içinde Avrupa ve dünyaya yayılarak ünlenmiştir. Troya Savaşı ve efsanesi asırlar boyu edebiyatçılardan devlet adamlarına, arkeologlardan film yapımcılarına kadar uzanan bir yelpazede dünya kültür tarihinde iz bırakmıştır.

© Emre Dörter

19. yüzyılda arkeologlar Troya’yı keşfetmek üzere yola çıktılar. Mit ve gerçeği bir tarihte birleştirerek Troya’nın yerini Hisarlık Tepesi olarak tespit eden Schliemann ilk kazıları başlattı Bu kazılar Ege ve Akdeniz arkeolojisine ilgiyi arttırdı. Schliemann’dan sonra gelenler kentin 9 katmanını ve M.Ö. 3000 den başlayan tarihini tek tek tespit ettiler.

Troya’nın arkeolojik kazılardan gün yüzüne çıkan tarihi de mitolojik tarihi kadar inişli çıkışlıdır. Schliemann’ın kazılardan yurtdışına kaçırdıkları hem kendi döneminde hem de sonrasında çok tartışılmıştır. Bu eserler bugün dünyada 7 müzeye ve pek çok özel koleksiyona dağılmış durumdadır.

Bu sergi Troya’yı, mitolojisi, arkeolojik kazı tarihi, coğrafyası, maddi kültürü ve bunları sarmalayan tüm sorularıyla anlatırken, Troas Bölgesi'nde Troya’dan önce ve sonra, onun farklı katmanlarıyla eşzamanlı gelişen ve yok olan kentlere ve kültürlere yer verir.

Bu anlamda sergi giriş yolu ile başlayıp yer altına devam eden uzunca bir rampa ile girilen ve Troya’nın katmanlarının içinde yine rampalarla sürüdürülen sürekli bir yaya hattı olarak kurgulanmıştır.

Kesit

Plan


Troya Müzesi - Fotoğraflar - Resim Galerisi

Troya Müzesi - Çizimler - Resim Galerisi

Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :