"Her projede salt sadeliğin peşindeyiz..." TeamFores kurucusu Serter Karataban ve ekibiyle Kuzguncuk’ta bulunan yeni ofisinde Çat Kapı için buluştuk.
Kurulduğu günden bu yana 2.500.000 metrekarenin üzerinde proje, uygulama gerçekleştiren TeamFores’in kurucusu Serter Karataban ve ekibini 2009 yılında Suadiye ofisinde ziyaret etmişiz. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nin ardından, Yeditepe Üniversitesi’nde felsefe eğitimi alan Serter Karataban ve ekibiyle aradan geçen 15 sene sonrasında Kuzguncuk’ta yer alan ofisinde bir araya geldik.
Bu süre içerisinde hayatındaki en büyük değişikliğin -o zamanda söyleşiyi birlikte yaptığımız- Nihat Gök olduğunu söylüyor Serter Karataban... Her projesinde sadeliğin peşinde olduğunu belirten Karataban ile son dönem projelerine, mimarlığa, akademiye, öğrenmeye ve üretmeye dair konuştuk. Petra The Flooring Co. desteğiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşi için TeamFores’e tekrar teşekkür ederiz.
Aslıhan A. Erkmen: 2009 yılında Suadiye ofisinize Çat Kapı yapmışız. Neler sığmıştır hepsini konuşalım biraz isteriz.
Serter Karataban: Gerçekten de çok uzun bir zaman değil mi, neredeyse 15 yıl? Kazanılan tecrübeler, mimarinin sınırsızlığını keşfetme sürecim, aktif bir şekilde eğitimin içine girmem, onlarca yetenekli insanın hayatıma girmesi, aynı zamanda bir o kadar insanın da varlığından mahrum kalmak; söylenecek çok fazla şey var ama sanırım biraz da taze olduğu için, Nihat Ağabeyin artık aramızda olmayışı en büyük değişiklik olabilir. Taziye sürecinde, hakkında yazılan, çizilen ne vardıysa, neredeyse her mecrada sizin eski Suadiye ofisimizde çektiğiniz bir fotoğrafı yayınlandı Nihat Ağabeyin, o Çat Kapı söyleşisinde.
2005’te Fores Akustik kurulmuştu. Nasıl bir fayda sağladı size, hedeflerine ulaştınız mı?
ST: Ben Fores Akustik şirketinde başat bir rol üstlenmemiştim. O konuya son derece hakim, çok iyi bir ses mühendisi olan Türker Talayman ile beraber kurmuştuk o şirketi. Şu anda öyle bir şirket yok zaten. Oldu tabii; sanırım şu anda bir çok mimardan daha fazla akustik nosyona sahibim diyebilirim. Yani tretman davranışlarına, malzeme detaylarına ve genel akustik prensiplere oldukça hakim olmakla beraber, asla bir akustik uzmanı gibi hesap yapamam, ahkam kesemem. Daha çok nelere, nerede ve ne zaman ihtiyaç duyacağım konusunda farkındalığım fazla olabilir ve hangi akustik uzmanına ne zaman ihtiyaç olduğuna da karar vermem kolay olabilir. Benim gibi bilgiye aç bir insan için rahatlıkla söyleyebilirim, asla hedeflediğim yerde değilim.
2016 senesinde Kuzguncuk’a geldiniz. Nasıl Kuzguncuk ile ilişkiniz, mimarlığınızı beslediği yanları var mı?
ST: Evet, son 6 aya kadar da burada olmaktan mutluydum. Elbet bir takım bozulmalar, yozlaşmalar vardı ama şu anda benim gördüğüm en kötü zamanını yaşıyor sanırım Kuzguncuk. Artık bize, eskiye ait hiçbir dokusu kalmadı. Yine de kendi sosyal ve sanatçı çevremden, İmoga Galerisi'nin varlığından, açılan sergilerden, nitelikli mimar, tasarımcı dostlarımızla geçirilen ayaküzeri vakitlerden, adeta yemekhanemiz gibi kullandığım İsmet Baba’dan, Çınaraltı’ndan ve hala burnumuza gelen iyot kokusundan memnun olmamak mümkün değil. Tüm bunlar beni ve tabi ki de mesleğimi şekillendiriyor.
Ekibinizin profili nasıl? Ofis yerine bir aile ortamı gibi zaten burası. Birlikte mesai dışı da çok zaman geçiriyorsunuz.
ST: Ekibimiz genelde genç. Tabi 10 yıldan fazla süredir bizimle olan iki arkadaşımız ve 5 yıllık arkadaşlarımız da var, bu nedenle öğrenme hevesi içinde olan ve çalışkan arkadaşlarla devam etmek istiyoruz. Öğretme, paylaşma ve birlikte öğrenme misyonumuz ofiste de devam ettiği için, şanslı ve enerjik bir ortamımız olduğunu söyleyebilirim.
Projelerinizde tarifleyebileceğiniz ortak payda var mı?
ST: Sadelik. Her projede salt sadeliğin peşindeyiz. Süsün tasarımı öldürdüğünü düşünüyoruz. Mantıklı açıklaması olamayan hiçbir çizgi ya da düşünce yer almaz projelerimizde. Her detay projeye aittir, jenerik işleri sevmiyoruz. Bu nedenle bizim projelerimiz ortalamaya göre çok emek gerektiriyor ama sanırım ben bu emeği, çabayı de seviyorum.
Projelerinizde malzeme seçim süreçleriniz nasıl işliyor? Teamfores’in kullanmayı sevdiği bir malzeme var mıdır?
ST: Malzeme seçimleri projenin doğasına ve yapısına uygun gider. Doğal malzeme kullanma imkanımız olduğu yerlerde onu öncelikliyoruz. Malzeme önermesi ve proje süreci eşzamanlı akıyor projelerimizde. Yine de zaman zaman fark ediyorum, bazı malzemeleri daha sık kullandığımızı. Sanırım malzemenin, tedarikçinin kolaylığı ve işlevselliği bizi buna itiyor.
Hayatınızda önemli kapılar dediğiniz yerler var mı? Bu kapsamda da dönüm noktası oldu dediğiniz projeler nelerdir?
ST: Mimarlık eğitimine başlamam, felsefeye ilgi duymam, Nihat Gök ile başlayan dostluğumuz, eğitim dünyasının içine girmem, bu yolda yürürken elimden tutan, bana destek olan tüm arkadaşlarımla geçtiğim kapılar. Ben hep söylerim, çok hızlı karar veren birisiyimdir ve bu nedenle kararlarımın bir kısmı yanlış kapılara açılır. Yine de aldığım hiçbir karardan pişmanlık duymadığımı söyleyebilirim. Umarım bundan sonra da böyle olur. Zaman zaman bu kararlarımın son derece irrasyonel olduğunu ve bana çok zarar verdiğini görsem bile, o kapılar beni ben yapan kapılar olduğu için pişmanlık duymam. Her geçtiğim kapı, bir dönüm noktasıdır. Her projem ve bu projenin sahibi dostlarım da öyle.