Bir zamanlar, Ankara'nın en eski ve ilginç bölgelerinden biri olan Altındağ'da, eski görkemli günlerini kaybetmiş; unutulup bir köşeye atılmış bir han varmış. Ve bir gün bir perinin sihirli değneği, onu o ihtişamlı haline geri döndürmüş.
Bir zamanlar, Ankara'nın en eski ve ilginç bölgelerinden biri olan Altındağ'da, eski görkemli günlerini kaybetmiş; unutulup bir köşeye atılmış bir han varmış. Ve bir gün bir perinin sihirli değneği, onu o ihtişamlı haline geri döndürmüş.
Evet, Çengelhan'dan bahsediyoruz. Ankara'nın simgelerinden Ankara Kalesi'nin tam karşısında, eskiden olduğu gibi bütün ihtişamı ve güzelliğiyle salınıyor Çengelhan. O eski kötü günlerini unutmuşa benziyor. Çengelhan'ı tekrar bize kazandıranlar ise, burayı Ankara'nın ilk sanayi müzesi haline getirmeye karar veren Rahmi Koç ve yapıyı restore eden Mimar Cengiz Kabaoğlu.
Çengelhan, artık Rahmi Koç'un kişisel koleksiyonundaki sanayi objelerine ev sahipliği yapıyor. Neler yok ki; eski televizyonlardan oyuncaklara, ilk Macintosh modelinden gemi parçalarına kadar birbirinden ilginç bir sürü obje. Müzede yapacağınız keyifli gezintiden sonra ise Divan Brasserie'nin işlettiği restoranda soluklanabilir; antika otomobiller eşliğinde özel lezzetler içeren mönüden bir lezzet seçebilirsiniz. Özellikle Kekikli Çoban Kavurması'nın tadına bakmayı ihmal etmeyin. "Aç değilim" diyorsanız, alkollü ve alkolsüz içecek seçenekleri de mevcut.
Çengelhan Brasserie, oturmalı düzende 80, ayaklı ağırlama düzeninde ise 250 kişiyi ağırlayabiliyor. Pazartesi günleri hariç, 12:00 – 02:00 saatleri arasında hizmet veren mekanın oldukça lezzetli bir de tatlı mönüsü var.
Biz de sizler için Çengelhan'ı ziyaret ettik ve yapının restorasyonunu yapan Mimar Cengiz Kabaoğlu'yla, bu güzel atmosferde keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İşte Cengiz Kabaoğlu ile yaptığımız, Çengelhan'ın restorasyon süreci ve gerçekleştirdiği diğer projeleri anlattığı söyleşi...