Tarlabaşı'nda Bir Gastronomi Yapısı: Istanbul Culinary Institute

İstiklal Caddesi'nde kısa bir yürüyüşe çıkıp, Galatasaray'ı geçtikten sonra ters istikamette neler olup bittiği görmek için Odakule'den sapmış ve tesadüfen İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde bir miktar vakit geçirmeye karar vermişseniz, meraklı bakışlarınız veya devamlı ayakkabılarınız ile yer kaplamaları arasında gidip gelen gözleriniz sizi şaşırtabilir. Kaldırımın üzerine hafifçe uzanan tik kaplamanın düşeyde devam ederek oluşturduğu kapı ve o kapının üzerindeki bir çift çatal kaşık neden olabilir bu şaşkınlığa. Daha ziyade göz hizasına kilitlenen veya  boynu hep yukarılara uzanan bir tipseniz, son derece leziz görünen çeşitli ekmekler ve hafif tatlılarla bezenmiş bir vitrin, ya da taş ve bezemeli söveli yapılar arasında soğuk cam ve koyu renk boyalı yüzeyleriyle yeni bir yapı çarpabilir gözünüze. Her üç durumda da İstanbul Culinary Institute ile burun burunasınız.

Istanbul Culinary Institute (IstCI), Türk mutfağını tüm yönleri ile öğretmeyi ve bu işi meslek edinmek isteyen profesyoneller yetiştirmeyi hedefleyen bir eğitim kurumu. Kurumun ‘dışa açılan penceresi' olarak nitelenen ve burayı günlük konuşma içinde rahatlıkla anmamızı sağlayan ismin sahibi ise ‘Enstitü'. Enstitü restaurant, IstCI'ın uygulama restaurantı olarak düşünülebilir. Ne var ki burası, yalnızca bir uygulama noktası ya da doğrudan mutfak enstitüsüne hizmet veren bir mekan olmaktan çok daha fazlasına evriliyor. Enstitü, hem bina ölçeğindeki ilgi çekici tasarımı hem de geleneksel Türk mutfağı lezzetlerini yeniden gündeme getirişiyle gerçek bir buluşma mekanı. IstCI ise, tam tamına yedi kata yayılan mekanları ile, yönetim, üretim, eğitim ve servis hizmetiyle gastronomi odaklı mimarlığı dekorasyondan yapı ölçeğine taşıyor.