SALT’ın son L’Internationale sergisi kapsamında, Abbas Akhavan, Refik Anadol, Futurefarmers ve Laure Prouvost’nun işleri SALT Galata yapısına yayılıyor.
Laure Prouvost, We would be floating away from the dirty past [Kirli geçmişten süzülerek uzaklaşıyorduk], 2015 / Fotoğraf: Wilfried Petzi, 2015 / Sanatçı ile carlier | gebauer (Berlin) ve Galerie Nathalie Obadia (Paris) izniyle
Kültür kurumları için “acil durum”, “sorumluluk” ve “hedef” kavramları neyi ifade ediyor; bunlar, beraberinde ne gibi gereklilikleri getiriyor? L’Internationale konfederasyonundaki altı Avrupa müzesi ile bağlantılı çevrelerde yürütülen tartışmaların temel noktalarını bu meseleler oluşturuyor.
Beş yılda neler yapıldı?
L’Internationale’nin 2012’den bu yana sürdürdüğü beş yıllık The Uses of Art [Sanat Kullanımları] programı, sergi, e-yayın ve konuşmalarla Nisan ayında sona erecek. Konfederasyona üye kurumlar ile iş birlikçileri arasındaki diyaloğun kapsamını genişleten program, kültür kurumlarının vazifeleri üzerine çok yönlü bir düşünce üretimi sunuyor. L’Internationale’ye göre; enternasyonalizm siyaset, sanayi veya kültürde tek biçimlilik tariflemiyor ve çok seslilik karşıtlıklar içeriyor.
SALT, Sanat Kullanımları programı boyunca, araştırma temelli iki büyük sergi projesi geliştirdi. 2015’te SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da gerçekleştirilen Nerden geldik buraya, 2016’da SALT Ulus’un ardından, The 1980s. Today’s Beginnings? [1980’ler. Bugünün Başlangıçları?] sergisinin bir parçası olarak Hollanda, Eindhoven’daki Van Abbemuseum’da gösterildi. Yine 2016’da SALT Galata’da düzenlenen ve bu yıl başkentte incelemeye açılan Tek ve Çok ise Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde izleyiciyle buluştu. SALT ekibi, son beş yıl içerisinde, L’Internationale Online ve Glossary of Common Knowledge gibi çevrimiçi projelerin yanı sıra, arşiv, yorumlama ve erişime odaklı kurumlar arası projelere katkıda bulundu. SALT, aynı zamanda, üye kurumların koleksiyonlarından işler ödünç alarak SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da “Tek İş” sunumları yaptı.
Futurefarmers, Seed Journey [Tohum Yolculuğu], 2016 / Sanatçıların izniyle
SALT Galata potansiyelini açığa çıkarıyor!
SALT’ın bu son L’Internationale sergisi, SALT Galata kullanıcılarını, bir kültür mekânı olarak SALT Galata’nın ne olduğu ya da olabileceği üzerine özgün tepkiler vermeye ve nitelikli yorumlar yapmaya teşvik ediyor. Abbas Akhavan, Refik Anadol, Futurefarmers ve Laure Prouvost’nun sanatsal müdahaleleri/mimari girişimleri, yapının ve arşiv koleksiyonları gibi kaynaklarının yeterince kullanılmamış yanlarına hayat vererek, kurumu geçici olarak yeniden çerçeveleyen ayrı işlev ve olasılıkları ön plana çıkarıyor.
SALT’ın kuruluşundan bu yana ilk kez, bir sergideki tüm işler kurum tarafından sipariş edildi. Birer bağımsız deneme olan bu dört müdahale, diyalog ve görüş ayrılığına mekân ve imkân sağlayan; birbiriyle ilişkili ama zıtlıklar içeren tepkiler hedefleyerek ortak kaygı ve sorular ışığında geliştirildi.
Futurefarmers ve Refik Anadol’un pratiklerine bakıldığında; projeleri, kültürel bilgiyi yayma ve kolektif kullanıma açma yollarını araştırır, fakat bunu yapma biçimleri ve iş birliği seçimleri birçok yönden taban tabana zıttır. Futurefarmers, ekmek pişirme ve tohum takası gibi kültür mirasının bir parçası olan eylemlerin yeniden canlandırılmasını öngörür; ortak değerler için daha sağlıklı ve çoğulcu bir gelecek hayal eder. Anadol ise, Google’ın Artists and Machine Intelligence [Sanatçılar ve Makine Zekâsı] uygulamasıyla çalışarak, “teknolojik protez” olarak tanımlanabilecek bir araçla arşivsel veri yığınları ve bu veriler arasındaki ilişkileri inceler.
Refik Anadol, SALT Araştırma verileri işleme sürecinden bir imge, 2017 Sanatçının izniyle
Sanat Kullanımları: Son Sergi, 20 Nisan - 11 Haziran 2017 tarihleri arasında SALT Galata’da izlenebilir. Futurefarmers’ın, Seed Journey [Tohum Yolculuğu] teknesinin Eylül ayında İstanbul’a varmasıyla içeriği genişletilecek olan müdahalesi yapıda varlığını sürdürecek.
Sergide yer alan işler hakkında:
Refik Anadol // Arşiv Rüyası
SALT Araştırma arşiv koleksiyonlarını ve özellikle de Osmanlı Bankası Müzesi koleksiyonunu sabit olgularla değerlendirmek ne anlama gelir? Peki ya bütün bunlar, birkaç sene öncesine kadar erişilemeyen bir işlemci gücüne sahip yapay zekâyla veya makine öğrenimi algoritmalarıyla görselleştirilse ne olur? Ya da aynı şekilde, yüksek boyutlu veriler birbirleriyle etkileşime açılıp izleyiciyi çevreleyen mekânlara dönüştürülse?
SALT’ın davetiyle Refik Anadol, SALT Araştırma koleksiyonları ile Osmanlı Bankası Arşivleri’nden izleyiciyi saran bir arayüz oluşturarak müze ile koleksiyon kavramlarına meydan okuyan, kullanıcı güdümünde bir yapay gerçeklik (VR) deneyimi tasarladı. Sanatçının -1 katındaki müdahalesi, sergi mekânını gelecek ve geçmişin içe içe geçtiği, kapsayıcı bir ortama dönüştürüyor.
Abbas Akhavan // “baltayı ağaca vurmuşlar”
SALT Galata’daki lokantanın, 2011’den bu yana sadece üç ekmek pişirme atölyesine ev sahipliği yapmış olan terası, zekice tasarlanmış, anlamlı müdahaleleri ağırlama potansiyeline sahiptir. Tarihî yarımadaya açılan çarpıcı manzara, yarımada mimarisinin Osmanlı Bankası yapısının (SALT Galata) arka cephe tasarımındaki yansımalarıyla etkili bir görsellik oluşturur. Burası, izlenebilen ve aynı zamanda izleyen bir yerdir; uzaklardan göze takılıverir. Kentin yoğunluğu, iklim değişikliği, çevre kirliliği ve kültür mirasını bugünün şartlarında incelemek için nadir bir “açıklık” gibidir.
Abbs Akhavan’ın mekâna özgü işleri, hayatın ve içerisinde bulunduğumuz yaşantı yapılarının kırılganlığını göz önüne alarak çevresine duyarlılık gösterir. Aylarca Türkiye’de bulunarak üretim yapmış olan sanatçı, buradaki duruma fazlasıyla aşinadır. SALT Galata’ya yayılan müdahalelerden biri olarak, sanatçının 2017’de ürettiği “baltayı ağaca vurmuşlar” işi terasta konumlanıyor. Çatılara yazı yazmayı “şiirsel bir eylem” olarak yeniden yorumlayan serinin son halkası olan bu iş, aynı zamanda, helikopter veya uçaktan görülmesi tasarlanmış bir S.O.S. [acil durum] çağrısı niteliği taşıyor. Akhavan’ın müdahalesi kapsamındaki diğer iki iş, SALT Araştırma mekânı ile merdiven sahanlıklarında yer alıyor.
Abbas Akhavan, Untitled Curtains [İsimsiz Perdeler], 2008 Fotoğraf: Kevin Schmidt / Sanatçının izniyle
Laure Prouvost
Bir yapı, onu kullananlara kendi kurgularını ve tarihinin katmanlarını sunabilir mi? Laure Prouvost’nun SALT Galata’daki müdahaleleri, daha önceki mekâna özgü çalışmalarından hareketle yapının ayrı yerleri ve kullanımlarını inceliyor. Sanatçı, kasıtlı yanlış anlaşılmalar, kültürel kaymalar ve hikâye anlatıcılığı üzerinden yapının örtük faaliyetlerini ortaya çıkarıyor.
Prouvost’nun paspas adamları, temizlik, bakım ve kontrol gibi her gün düzenli aralıklarla göze çarpmadan tekrarlanan hizmetleri anımsatırken SALT Galata’nın kapısından girenleri, gerçeküstü bir mizah ve sözcük oyunlarıyla karşılıyor. Paspas adamları takip ederek birinci kata ulaşan izleyici, sanatçının trompe l’œil [göz yanılması] tekniklerini kullanarak ürettiği enstalasyonla karşılaşıyor. Burada yapının en görünür mimari bileşenlerine dair algıyla oynayan sanatçı, izleyiciyi, kendisini çevreleyen mekânın fiziki öge ve entelektüel meselelerine dair anladıkları ve inandıklarını sorgulamaya davet ediyor.
Futurefarmers // Amy Franceschini ve Martin Lundberg
Michael Taussig, Futurefarmers’ın 2016’da Norveç’te başladığı ve gelecek Eylül’de İstanbul’da tamamlayacağı Seed Journey [Tohum Yolculuğu] projesini şöyle anlatır: “Kutuplara gitmek için yapılmış eski bir ahşap yelkenlide, Norveç’ten İstanbul’a doğru muhteşem bir yolculuğa çıktığınızı hayal edin. Bu yelkenli, bir kadeh gibi ustalıkla şekillendirilmiş mini bir tekne taşıyor; içinde, Rus şehri Saint Petersburg’daki bir müzede ve Norveç’in kuzeyindeki bir saunanın çatı kirişleri arasında bulunmuş bir avuç dolusu eski buğday ve arpa tohumu. Bu tohumlar birer mücevher… Her yönüyle gerçek dışı olan bu yolculuk, aynı anda hem mitolojik, hem bilimsel, hem de politiktir. Zaman ve mekânda geriye giderek tohumların kökenine; Türkiye’nin doğusuna uzanır.”
Amy Franceschini ve Martin Lundberg’in SALT Galata’daki müdahalesi, çeşitli yönleriyle mürettabatın araştırmaları ve ortak birikimini bir enstalasyonla hikâyeleştiriyor. Teknenin İstanbul’a yol aldığı altı ay boyunca yeni eklemelerle geliştirilecek olan içerik, SALT Araştırma’daki kasa dairesinde konumlanıyor.