3. İstanbul Tasarım Bienali Paralel Etkinlik Programı kapsamında, Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından gerçekleştirilen Passage Petits Champs adlı dijital enstalasyon, “Beyoğlu Pasajları neden artık İstanbul’un sokaklarıyla bağlantı kurmaktan vazgeçti?” sorusunu gündeme taşıyor. Böylece, Meşrutiyet Caddesi ile İstiklal Caddesi arasında geçişe yeniden imkan verecek fiziki birleşme öncesinde, sanat aracılığıyla dijital bir bağ kuruluyor.
Walter Benjamin'e (1892-1940) göre pasajlar, 19. yüzyılın en önemli mimari eserleridir ve o dönemde tekniğin olanaklarıyla taş, cama dönüşürken; taş duvarların yerini çelik ve cam almış, geçişkenlik (transitivity), geçirgenlik (permeability) ve saydamlık (transparency) kentsel yapılanmada fiziki olarak yer bulmuştur.
Beyoğlu boyunca yer alan, genellikle 19. yüzyıl yapısı olan binaların birçoğunun zeminin katında yer alan, direkt kullanıcıları dışında genel yaya geçişine izin veren pasajlar, İstiklal Caddesi’ni Meşrutiyet Caddesi’ne ya da diğer paralel yollara bağlayarak, özel-kamusal buluşmasını sağlayan tipik kentsel öğeler olmuştur. Sözcük olarak paragraf anlamını da içeren ‘Pasaj’, bu estetik mimari ve kentsel duruma şiirsel bir anlam katmaya ‘açık’ durur. İç mekan algısının flulaştığı bu geçitler, yaşama alanları olarak dışarıda olmaktan, sokaktan farklılaşır, duvarla sınırlananın dışına taşarak içeri davet eder.
“Beyoğlu’nun, İstanbul’un sokaklarına tekrar bağlanmasını planlıyoruz”
Beyoğlu’nda pasajların taşıdığı tarihi değerin ve üstlendiği misyonun önemine vurgu yapan Murat Tabanlıoğlu, “Ticaretin ve avare dolanmaların özel yaşamla kesiştiği karma kullanımlarıyla pasajlı yapılar, kozmopolitan bir şehir olan İstanbul’un akışına, rastlantılara, etkileşime ve çağrışımlara yeni yollar açmıştır” dedi.
Tabanlıoğlu Mimarlık ofisinin de yer aldığı Passage Petits Champs’ın tarihi bir misyonu yerine getirmek üzere yeniden hazırlandığını belirten Melkan Gürsel ise “Passage Petits Champs’ın, bir süredir yenileme çalışmaları sürdürülen, 1863'te İstanbul'da İtalyan İşçileri Dayanışma Derneği olarak kurulan, adı Guiseppe Garibaldi ile birlikte anılan ‘La Societa Operia Italiana di Mutuo Soccorso’ binasının da yeniden kültür-sanat yaşamına katılması ile birlikte, Beyoğlu’nun, İstanbul’un sokaklarına tekrar bağlanmasını planlıyoruz. Bu iki yapı arasında, tarihi bir misyonla geçiş bütünlüğü sağlanması öncesinde, 3. İstanbul Tasarım Bienali vesilesiyle dijital bir bağ kurulmuş oldu” şeklinde konuştu.
19. yüzyılda Taksim “Grand Champs des Morts” yani “Büyük Mezarlık”, Tepebaşı ise “Petit Champs des Morts”, yani “Küçük Mezarlık” olarak adlandırılırdı. Tabanlıoğlu Mimarlık ofisinin de yer aldığı tarihi binanın cephesinde, pasajın orijinal adı olan “Passage Petits Champs” yazısı, bugün de yerini koruyor.
fotoğraf: Elif Simge Fettahoğlu
Geleceğin, ânın ve geçmişin bir arada olduğu yansımalarda sonsuz bir pasaj
Dijital yerleştirme Passage Petits Champs, “Beyoğlu Pasajları neden artık bu bağlantıyı kurmaktan vazgeçti?” sorusunu gündeme getirmek üzere, doğal akışının yeniden canlandırılması projesine atıfla kurgulandı. Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından düzenlenen ve Emre Dörter ile Ali İhsan Pinçe imzasıyla hayata geçirilen enstelasyonda, ses tasarımı ise Serdar Ateş’e ait.
Geleceğin, ânın ve geçmişin bir arada olduğu yansımalarda sonsuz bir pasajı yansıtan dijital enstalasyon, 3. İstanbul Tasarım Bienali'nin Paralel Etkinlik Programı kapsamında, 1 Kasım’dan itibaren Passage Petits Champs’da ziyarete açık olacak. Çalışma, her ziyaretçinin kendisi için yeniden yaratacağı sonsuz tekrarlarda yakalanacak fotoğraflar ile 20 Kasım’a kadar sürecek.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın.