"Kentin Tozu" dosyasına adı üstünde konu oluyor; Kahire’nin tozu dumanı, altı üstü, çeri çöpü, ölüsü dirisi, sokağı meydanı, sesi soluğu, boğazda düğümlenişi, dışına taşışı, sınırları zorlayışı ve kendine kalışı…
[bu bir turistik gezi yazısı değildir]
Sesler, çığlıklar, polis uyarıları, alarmlar, fotoğraflar, haber başlıkları, dumanlar, görüntüler… Telaşlanan anne, sakinleştiren baba… Biletini iptal ettiren arkadaş, "gitmesek mi" diyen yoldaş. Altı üstü bir workshop. Ama nerede? O günlerde gündemin ilk sıralarda yer alan, Orta Doğu'nun kaynayan, tozu dumana katılan kenti Kahire'de…
Peki kimlerle? Avrupa ve Ortadoğu'nun birçok şehrinden, Kahire Üniversitesi'ndeki workshop'a katılmak üzere benim gibi yola düşen kentsel planlama, tasarım ve mimarlık öğrencileri ile... Dolayısıyla workshop öncesinde ve sırasında, bu şehri onlarla birlikte keşfetmek için oldukça kritik ve heyecanlı günlere gebeydim; Kahire'nin saklı hikayelerine karşı sabırsızdım.
Protestolar, konsolosluğa saldırılar, polis ve halk arası süregelen kavgalar…
Tahrir Meydanı'nda protesto hazırlıkları...
Tüm bu patırtının dışında, yanında veya ötesinde keşfetmeye başladım; sokaklarını, tatlarını, pazar yerlerini, eski-yeni-enformel yerleşimlerini ve tabi ki insanlarını… Tam 2 hafta geçirdim. Her ne hikmetse şehrin havasında asılı duran giz ve boğazımda sıkışıp kalan toz, daha derin yutkunmama, görüp hissettiğimi daha iyi sindirmeme yardımcı oldu sanki.
Kahire'nin nadir sessiz alanlarından birisi...
"Kentin Tozu" dosyasına adı üstünde konu oluyor; Kahire'nin tozu dumanı, altı üstü, çeri çöpü, ölüsü dirisi, sokağı meydanı, sesi soluğu, boğazda düğümlenişi, dışına taşışı, sınırları zorlayışı ve kendine kalışı…
Devamı için ilerleyiniz >>>>>