Louis I. Kahn 1962'de Architectural Association'ı (AA) ziyareti sırasında
Fotoğraf: Roger Whitehouse
"Binalar kendi doğalarına sadık kalmalıdır"
"öğrenmemiz gereken üçüncü boyut
Mimarlığın asla var olmadığıdır
Var olan tek şey bir mimarlık yapıtıdır"
Mimarlık aslında sadece zihinde var olur
Louis I. Khan
YEM'de çalışmanın en keyifli taraflarından biri, yayına hazırlığı yapılan kitaplardan haberdar olmak, çıkar çıkmaz okuma fırsatı yakalamak diyebilirim. Bir süredir hazırlandığını bildiğim Öğrencilerle Söyleşiler dizisinin ilk kitabı Louis I. Kahn 'ı sabırsızlıkla bekliyordum. Doğrusu beklediğime de değdi. Bir kitaptan en önemli beklentim beni başka bir diyara götürmesi, merak etmeme, bazen de anımsamama vesile olmasıdır. Bu küçük kitap da fazlasıyla beklentilerimi karşıladı.
Kitabın merkezine oturan metin, tam 46 yıl önce Kahn'ın Rice Üniversitesi'nde öğrencilerle yaptığı bir söyleşiye dayanıyor. İnsan, mimarlık gibi, iyi mimarın ve tabii aforizmaların zamansızlığını görüp şaşırmadan edemiyor. Öğrencilere yol gösteren, felsefi ancak bir o kadar da üstten bakan bu metin, sanki Kahn'ı dünyaya tanıtan şiirsel ve anıtsal yapılarının bir özeti gibi.
Aklımızdan çıkmasın diye "serbest şiir" halinde verilmiş bu metnin içinde, mimarlık meraklısı Twitter kullanıcılarını bir süre rahat ettirecek sayıda aforizma bulunuyor. Kitabı kısa bir sürede okuyup bitirdikten sonra Kahn'ın sorduğu bazı sorular, mimarın rolü ve kimliği, mimarlığın doğası üzerine açtığı tartışmalar kafamda yankılanmaya devam etti.
Örneğin stüdyoda okul tasarlarken öğrencilerine "Okul gidilen bir yer midir, gelinen bir yer mi?" diye sorup, bu soruya tasarım ile cevap arayan bir mimarın, Kahn gibi etrafında bir efsane yaratmasına herhalde şaşırmamak gerekir. Tabii aynı yaratıcılık; verilen bir program etrafında şekillenen mimarlığın "mimarlık" olmadığını, "mimar"ın görevinin kendisine verilen programı yeniden tasarlamak ve müşterisini eğitmek olduğunu söyleyecek kadar kendisini merkeze koyabiliyor. Bence şiirsel ve bugün cevaplanması bir o kadar zor olan soru; sanıyorum bundan sonraki yüzyıllarda da mimarların masasında yer bulacak olan "Bina ne olmak istiyor?" sorusu...
Mimarlık fakültesinde eğitim görmek bence mesleğin doruk noktası. Mimarlık mesleğini icra etmesem de eğitimini almaktan hep büyük mutluluk duydum. Öğrendiklerim karşısında duyduğum hayranlık ve merak bir ölçüde bugün de devam ediyor. Şu anda mimarlık eğitimine devam edenler için Kahn'ın söyleşisinin, mimarlık, mimar ve kent bağlamında, hele günümüz Türkiye'sinde bambaşka okumaları olacaktır.
Louis I. Kahn'ın kadınlarla olan ilişkisinden, egosantrik, eksantrik, filozof kişiliğinden bahsedilebilir ancak tüm bunlar kendisinin modern mimarlığın en ilham verici ve yetenekli karakterlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.
Kendisinin öğrencilerle yaptığı söyleşi dışında, mimarlığının bağlamını ortaya koyan üç farklı makale eklenerek hazırlanmış bu kitabın Türkçeleştirilmesi gerçekten büyük bir kazanım. Serinin ikinci kitabı olan Rem Koolhas'ın gelecek ay raflarda yerini alacağı müjdesini şimdiden vereyim.
Bangladeş Parlamento Binası, Dakka, Bangladeş, 1962-83
© Robert C. Lautman Photography Collection, National Building Museum
Bangladeş Parlamento Binası, Dakka, Bangladeş, 1962-83
© Raymond Meier
Bangladeş Parlamento Binası, Dakka, Bangladeş, 1962-83
Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü, La Jolla, California, 1959-65
Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü, La Jolla, California, 1959-65
Fotoğraf: Jim Harper, Şubat 2004
Nathaniel Kahn'ın 2003 yılında çektiği "Mimar Babam" (My Architect: A Son's Journey) adlı belgesel filmin afişi. Film, 2004 yılında "En İyi Belgesel Film" dalında Oscar'a aday olmuştu.
Exeter College Kütüphanesi, Exeter, New Hampshire, 1965-72
© Iwan Baan
Kitap hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.