AGFE: "Yıkımlar Durdurulmalı"
mimarizm.com / Filiz YAVUZ
/ 14 Ekim 2009
BM-HABITAT ZORLA TAHLİYELER DANIŞMANLAR KURULU (AGFE)
İSTANBUL RAPORU (özet)
BM-HABITAT ‘a zorla tahliyeler ve ev boşaltmalar üzerine raporlama yapan bağımsız danışmanlar ekibi AGFE, 8-12 Haziran 2009 tarihlerinde İstanbul'a gelerek kentsel dönüşüme giren veya kentsel dönüşüm tehdidi altında olan mahallelerde incelemelerde bulunarak İstanbul raporunu hazırladı ve geçtiğimiz ay raporu BM-HABITAT'a sundu. Saha gezileri sonucu ortaya çıkan tablodan bazı önemli bulgular:
3.3 Zorla Tahliyeler ve Yıkımlar
Heyet tarafından ziyaret edilen yerleşim bölgelerinde yaklaşık 80,000 kişinin direct olarak kentsel dönüşüm projelerinden etkilendiği saptanmıştır. Toplam 12,730 kişinin evleri yıkılmıştır(Ayazma/Tepeüstü,Küçükbakkalköy ve Sulukule) .İnsanların kendi rızaları ile evlerini sattıkları ya da belediyeler ile anlaştıkları vakalar her ne kadar ‘zorla tahliye' olarak adlandırılamasa da, heyetin bulgularına gore kentsel dönüşüm projelerine isteyerek onay veren kesim küçük bir azınlıktır ve insanların çoğu devlet yetkilileri ile kontrat imzalamaya zorlanarak projelere katılmışlardır. Heyet tarafından ziyaret edilen mahallelerin yanı sıra, zorla tahliye/ev boşaltma tehdidi altında olan daha birçok mahalle bulunmaktadır. Şu an eldeki veriler ile direkt olarak etkilenecek kişi sayısını saptamak zordur ancak olayın boyutu ve Metropoliten İstanbul'un tümü göz önüne alındığında, ciddi tehdit altında olan kişi sayısının 1 milyon gibi bir rakam ile ifadesi mütevazi kalmaktadır. TOKİ ve Büyükşehir Belediyesi'nin İstanbul'da 1 milyon yeni konut yapacakları açıklaması olayın dramatik boyutunu ele vermektedir: Eğer süregelen kentsel dönüşüm uygulamaları devam eder ve bu uygulamaları tersine çevirecek hiçbir şey yapılmazsa, bu 1 milyon konutta oturan alt ve orta gelir grubundan 8-10 milyon kişi etkilenecektir.
4. Aktörlerin Yıkımlar ve Zorunlu Ev Boşaltmalara Karşı Tutumları
4.1. TOKİ ve Belediyelerin Tutumları ve Meşrulaştırmaları
Misyon sırasında İstanbul'da iki Belediye ve Toki ziyaret edilmiştir. Ayrıca iki Muhtar da görüşlerini bildirmişlerdir. Tartışmaların özetleri ve hükümet yetkililerinin görüşleri aşagıdadır.
Fatih Belediyesi 08 Haziran 2009 tarihinde ziyaret edilmiş, Agfe Misyonu ve Belediye temsilcileri (Belediye Başkanı, Belediye Başkanı Danışmanı, Şehir Plancıları, Proje Yöneticileri, Süleymaniye Projesi Mimarı ve çalışanlarından oluşan) arasında bir toplantı düzenlenmiştir. Tartışmanın büyük bir bölümünü Sulukule projesi oluşturmuştur. Belediye Başkanı ve ekibi tarafından gündeme getirilen hususlar arasında önemli noktalar şunlardı:
-Sulukule Projesi, diğer tüm projeler gibi 5366 sayılı Kanunun hükümlerine uygun olarak yürütülmüştür.
-Sivil Toplum Kuruluşlarını ve Basının (özellikle Avrupa Basının) projeye karşı çıkmalarının nedeni, bölgede Romanların yaşıyor olmalarıdır. Sivil Toplum Kuruluşları ve basın bu meseleyi azınlık ve insan hakları meselesine çevirmişlerdir. Belediye Başkanı Danışmanı Roman nüfusun %20'den fazla olmadığı hususunda ısrar etmiştir.
-Belediye çalışanları kiracıların yerleştirilmelerinin sorun olduğunu kabul etmişler ancak aylık 500 Liralık ödemeler ile zararın karşılandığını dile getirmişlerdir. Bu ödemenin ne kadar devam edebileceği (etmesi gerektiği) konusu ise belirsizdir.
- Aynı zamanda Belediye çalışanları, proje alanının Roma Hakları Merkezi tarafından ziyaret edildiğini, Avrupa Parlamentosu Delegasyonu'na ve İstanbul Valiliği İnsan Hakları Komisyonu'na projenin sunumlarının yapıldığı ve izleyicilerin bu sunumlardan memnun kaldıklarını dile getirmişlerdir (Daha sonra ERRC bunu reddeden bir açıklama yayınlamıştır).
-Belediye çalışanları 346 ailenin kendi evlerinden 42 kilometre uzaklıktaki Taşoluk'a gönderildiklerini ve 50 ailenin yeniden Sulukule'ye dönmüş olduklarını kabul etmişlerdir. Belediye çalışanları bu ailelerin, şartların uygunsuzluğu ya da ödeme güçlükleri nedeniyle değil de daha fazla yarar sağlamak üzere geri dönmüş oldukları fikrindedirler. Bu görüş, Misyonun alandaki gözlemleri ve geri dönenler ile yaptığı görüşmelerle ile çelişmektedir.
-Belediye'de çalışmakta olan mimarlar ve şehir plancıları çözüm önerilerinin insanlar ve şehir için en iyi çözümü sunduğunu ve finansal olarak karşılanabilir olduğunu düşünmektedirler. Tüm dünya üzerinde, benzer durumlar için üretilmiş olan farklı planlama alternatiflerini incelemiş olduklarını dile getirmişlerdir.
-Belediye çalışanları sosyo-ekonomik bir araştırmanın yürütülmüş olduğunu ve insanlardan yaşamak istedikleri yer ve ev seçenekleri ile ilgili seçim yapmalarının istendiği konusunda da ısrarcıdır. Bu bağlamda Belediye Sulukule'de yaşayan Roman topluluğu ile ilgili bir kitap yayınlamıştır. Ancak, bölge sakinlerine sadece iki seçenek sunulmuştur. Birincisi ev ve arazi için önerilen meblağı kabul etmek ve bölgeyi boşaltmak ya da ikinci olarak mevcut yerleşim alanından çok uzakta bir başka alana taşınmak.
Belediye çalışanlarının tavrı informal yerleşimcilere karşı düşmanca ve şüphecidir; yaşam biçimleri, eğitimsizlikleri ve kültürleri ile ilgili aşağılayıcı sözler içermektedir.
Başıbüyük Mahallesi 09 Haziran 2009 tarihinde ziyaret edilmiştir. Bölgede yaşayanlarla birlikte, Muhtar da toplantıya katılmıştır. Buldozerli yıkımlar ve yüksek apartmanlar ile dolu bir alana dönüşüm yerine, bölgenin iyileştirilmesini ve geliştirilmesini savunmuştur. Bölge halkına göre, eski muhtar TOKİ Programını savunduğu için seçimlerde kaybetmiştir. Şu anki Muhtarın seçim galibiyetinin nedeni ise bu yeniden yapılanma projesine karşı olmasıdır.TOKİ Temsilcileri ile Toplantı 10 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilmiştir. TOKİ temsilcisi, TOKİ çalışmalarından; geçtiğimiz dört yıl içinde yapılan çok sayıda binadan ve önümüzdeki on yıl içinde daha kaç bina yapılacağından iftihar ile söz etmiştir. Aşağıda TOKİ temsilcisinin dikkat çektiği diğer konular sıralanmıştır.
-TOKİ Hazine Arazileri için projeler geliştirmekte (daha çok da hala yerleşimin olduğu gecekondu alanlarında); özel firmalar bu araziler üzerinde inşaat yapmaya davet ediliyor ve daire satışlarını yapıldıktan sonra elde edilen kardan TOKİ'nin hissesi ödeniyor. Değerli arazilerde lüks apartman daireleri (bazen müstakil evler) inşa ediliyor ve bölgenin yerleşik sakinleri başka alanlara kaydırılıyor.
-Yeni yerleşim ve/ya da gelişim alanlarında tüm olanaklar (okul, sağlık merkezi, oyun alanları gibi) sağlanıyor böylece, bölge sakinleri daha iyi yaşam koşullarına, kent de daha iyi bir çevreye kavuşuyor.
-Aile reisleri parayı alma ya da bir apartman dairesi talep etme zorunda oldukları anlaşmalara tek tek anlaşamaya çağırılıyorlar. Toplu anlaşmalar yapılamıyor ve bu görüşmelerde avukatları bulunamıyor.
Bu görüşmede mahallelilerin karşılaştığı problemler; örneğin mahallelilerin kendi elleri ile inşa ettikleri evlerden zorla tahliye edilme travmaları, geçimlerini nasıl karşılayacakları, önerilen seçeneğin uygunluğu, gündeme gelmemiştir. TOKİ'nin evleri teslim etmekteki ve finansal başarısına odaklanılmıştır.
Küçükçekmece Belediyesi 10 Haziran 2009 tarihinde ziyaret edilmiş ve Belediye Başkanı ile bir toplantı gerçekleştirilmiştir. Belediye Başkanı tarafından gündeme getirilmiş olan konular aşağıda sıralanmıştır.
-"Ortaya çıkacak gelişmenin doğası, tüm paydaşlar arasında bir uzlaşmayı sağlamalı. Yasal hakları bulunmayan aileler bile "yasal çerçeveye" alınmalılar. Adalet bunu gerektirmektedir".
-"Gecekondu sakinleri şehre nasıl adapte olacaklarını öğrenmeliler. Adaptasyon demek; uygun bir şekilde tasarlanmış, uygun şekilde yerleştirilmiş okul ve sosyal donatıların bulunduğu yerleşimlerde yaşamaktır. Tercihen zaten oturmakta oldukları alanlara yeniden yerleştirilmeliler".
Belediye Başkanı aynı zamanda, Belediyelerin kendi projelerini geliştirmelerine izin verilmesi gerektiği tezini savunmuşur.
Hükümet yetkilileri ile yapılan görüşmeler ve tartışmalardan beş sonuç çıkarılabilir.
-TOKİ kendileri için tasarım ve üretim yaptığı insanlardan çok uzaktadır. Bu kişilerin kaygılarının, Toki'nin tasarım ve inşat süreçlerini beslemesini sağlayacak bir süreç mevcut değildir.
-Yeniden yapılanma sürecinde, Belediyelerin görevi, arazilerin yapılaşma için boşaltılmasını ve yatırımcıya teslim edilmesini sağlamaktır. Kanunlar, Belediyelerin bu şekilde çalışmasına izin vermektedir. Belirsizlikler, usule ilişkin konular ve belli hususların seçilerek uygulanması nedeniyle, kanunun insanı taraflarını, insanların tercihleri ile ilgili yaptığı kabulü bir kenara bırakabiliyorlar.
-Mahallelilerden yana olan Belediye Başkanları ve Muhtarlar mevcut süreci desteklemiyorlar ve bir değişimin yaşandığını görmek istiyorlar.
-Usule ilişkin eksikler nedeniyle, "baskı" olası bir uygulama haline gelebiliyor.
-TOKİ projelerinin temel "yararlanıcıları", yatırımcılar, spekülatörler ve elitlerdir.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın