Eğitim hayatına öğretim görevlisi olarak geri dönen Ahmet Korfalı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde verdiği "Dijital Sahne Kompozisyonu" dersine hazırlanırken yaşadığı süreci, beş yıllık deneyimi ile harmanlayarak Mimarizm için kaleme aldı.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde hocalık ile tanışmam, halen bünyesinde çalıştığım Norm Mimarlık'ın kurucu ortağı, aynı zamanda üniversiteden hocam Ahmet Tercan'ın vesilesiyle oldu. Mimar Sinan'ı o zamana göre hızlıca 6 senede bitirdikten sonra yüksek lisansımı tamamlayıp ofiste yarı zamanlı olarak mimari konsept tasarım ve sunum işlerine başladım. Geriye kalan zamanımı ise en çok sevdiğim uğraşa, resim çalışmalarına ayırdım. Tekrar üniversiteye dönüp hoca olacağımı, zamanımın önemli bir kısmını heyecanla ders hazırlamakla geçireceğimi ve ders anlatmanın bu kadar tatmin edici bir duygu olduğunu söyleseler inanmazdım.
değer çalışmaları
Geleneksel çizim neden hâlâ önemli?
Dışarıdan öğretim görevlisi olarak çalıştığım, Photoshop ortamında sahne tasarımı dersini verdiğim 5 sene süresince hem kendim hem de dersin içeriği çok değişti. Derse harcadığım zamana değdi çünkü ben dersi ciddiye aldıkça, öğrenciler de beklediğim ilgiyi gösterdiler.
Dijital kompozisyon dersi zorunlu bir ders olamaz, olmamalı da. Fakat seçmeli bir derste devamlılığı sağlamak için öncelikle kapsamlı ve zengin bir içerik sunmanız gerekir. Başlarda elimdeki ders malzemesi piyasa ve ofis işleri ağırlıklı olduğu için derslerde yaptığımız çalışmalar nispeten yüzeysel ve fotorealistikti. Soyut, kavramsal konsept modeller üzerinden sahne tasarımı derslerini hazırlamam uzun bir zaman ve emek gerektirdi. Dersin içeriği ve karakteri ancak ışık, değer ve form ilişkisini özümseyince ve geleneksel ile dijital çizim yöntemlerini birbirlerini tamamlayan ve güçlendiren bir bütün olarak ele alınca olgunlaştı. Zaman geçtikçe, öğrencilerin dijital kompozisyon alanında başarılı olmaları ve özgün işler üretebilmeleri için geleneksel çizime oturan sağlam bir temele ihtiyaçları olduğunun farkına vardım. Her ne kadar mimarlık eğitimi veren okullar, rekabet halindeki kürsüler ve hocalar geleneksel ile dijital çizim yöntemlerini ayrıştırarak, kendilerini bu konuda bir tercih yapmak zorunda hissetseler de, el becerisine, geleneksel yöntemlere ağırlık veren okullar bugün sadece isim olarak kaldı. Dijital yöntemlerle ilerleyen okulların öğrencilere verdiği eğitim ise, program kullanma becerisi (nerede hangi tuşa basılır) ile sınırlı. Durum böyleyken, 4. sınıf mimarlık öğrencisi hızlı render alabiliyor, Lumion ile animasyon yapabiliyor, fakat basit bir perspektif çizim kafasını karıştırıyor. Fikir eskizleri, çalışma maketleri ve kalemlerin zenginliğinden arındırılmış mimari proje atölyeleri, steril bilgisayar laboratuvarlarını, kurumsal mimari ofisleri daha çok andırıyor. Çatı atölyesinde kendi dersim için hazırlanırken zaman zaman bir alt kattaki endüstri ürünleri tasarımı öğrencilerinin boya ve kalemlerle çalışmalarını izliyorum ve kendi dersime öğrencileri ürkütmeden serbest el çizimi katmanın yollarını düşünüyorum.
mimari kompozisyon 1
Az önce ifade ettiğim gibi, dijital ortamda kompozisyon derslerini hazırlamak uzun ve kademeli bir süreç. Dersin içeriğini öğrencilerin ihtiyaçlarına göre hazırlarken, tasarım ve sahne eksizlerini yaptıktan sonra 3D Rhino ortamında model ve altlık renderlarını hazırlıyorum. Devamında bu ham modelleri bir sahne kurgusu içinde kompoze ederek, kendi denemelerimi oluşturuyorum. Son olarak bu süreci öğrencilerin kavrayabileceği düzeyde adımlara ayırıp ders için ayrılan zamana sıkıştırmam ve düzenlemem gerekiyor. Bütün bu düzeni ve dersi bir gün önce tekrar etmeme rağmen, ders günü bir koşuşturma ve telaş içinde geçiyor.
Akademik dönemin başında öğrencilerin teknik bilgilerini tamamlıyor ve devamında önemli olan kompozisyon becerilerine ağırlık veriyorum. Hazırladığım altlık renderlarının üzerinde ışık ayarları ve tonlama yapıyoruz; doku, arka plan, ön plan öğeleri perspektif kurallarına göre yerleştirilip, derinlik algısı ve renk kullanımı üzerinde çalışıyoruz. Ben çalışmalarımı grafik tablet ve dijital kalem ile yapıyorum, öğrencileri de tablet ve kalemle çalışmaya teşvik ediyorum.
doku kompozisyon
''Hangi programı öğrenmeliyiz?''
Bu çalışmaları severek yapsam da, dersin perde arkasındaki emek ve sürecin kimi zaman görmezden gelinmesine, olağan ve karşılıksız bir hak olarak kanıksanmasına şaşırıyor, içerliyorum. Öğrenciler nasıl teknik ressam muamelesi görüyorsa, program dersi veren hocalar da, özellikle özel okullarda tekniker muamelesi görüp, ona göre ücretlendiriliyor.
Oturduğumuz binayı kentsel dönüşüm nedeniyle yeniletmek zorunda kaldığımız için son yıllarda çeşit çeşit müteahhitle muhatap oldum. Bu süreçte piyasada mimarın tanımının program bilen teknisyene indirgendiğini, üniversitelerin ise kurumsal inşaat firmalarına niteliksiz eleman yetiştiren yerler olarak algılandığını daha yakından gözlemledim. Piyasadaki bu durumun yansıması ve baskısı sonucunda öğrencilerin en sık sordukları soru, ''Hocam hangi programı öğrenmeliyiz?'' oluyor.
ham sahne renderı 1
Fuzuli detaylı öğelerin gölgesinde...
Her sene artan öğrenci sayısının hocalar üzerinde oluşturduğu yükün yanında, öğrencilerin önemli sorunu da birbirinden kopuk, sürekliliği olmayan ve birbirini desteklemeyen ders yükü altında bunalmaları ve motivasyonlarını kaybetmeleri. Mimari tasarım sürecinin en yaratıcı, grafiksel ve soyut yönden zengin olması gereken bileşenleri; eskiz, konsept tasarım ve kavramsal modelleme süreci hızlıca ve yüzeysel olarak geçiştiriliyor. Aynı zamanda öğrenciler el ve maket ile çalışma, düşünme becerilerinden yoksun oldukları için yaratıcı inisiyatif ve doğaçlama, programların insafına bırakılıyor. Programın kurguladığı ideal sahneler, yeşil çimenler, mavi gökyüzü, ideal insan siluetleri ve ışık huzmelerinin yarattığı yapay ortam, yaşanmışlık dokusunu görsellerden koparıyor. Göz alıcı renklerin, fotorealistik, fuzuli detaylı öğelerin gölgesinde kalan form, insan ve çevre dokusu önemsizleşiyor.
Bu dersin amacı, piyasada kullanıldığı şekilde, dijital ortamda ideal ama yanıltıcı, tertemiz ve yemyeşil bir çevre ile tasarımı, formu perdelemek, makyaj kullanarak görkemli ve cezbedici olduğu kadar sahte ve kimliksiz görseller yaratmak değil. Bu acımasız süreç zaten, okul hayatının dışında bir parçası olduğumuz inşaat piyasasında ve en yakın çevremizde içimize kadar işliyor. Bizim asıl işimiz, ışık, ton, doku, perspektif gibi kompozisyon öğelerini kullanarak formun okunmasını güçlendirmek ve onun ayrılmaz bir parçası olan fiziksel çevreyi, zihindeki bir fikir etrafında örmek. Dersi şu ana kadar öğrencilerin kendilerini daha güvende hissettikleri bilgisayar ortamında yaparak aynı zamanda içlerinde zaman içinde güzel sanatlara karşı bir merak, ilgi ve heyecan oluşacağını ümit ediyorum.
ham sahne renderı 2
Becerilerimizi piyasanın belirlediği standartlara düşürmeli miyiz?
Benim öğrencilere gizliden gizliye sevdirmeye çalıştığım, özünde, temel sanat ve mimari illüstrasyon. Photoshop ortamını beyaz bir sayfa, sonsuz fırça ve renk olanaklarının olduğu dijital bir kanvas olarak algıladığımız takdirde, aslında ürünü ortaya çıkarmak tamamen kullanıcının sanatsal becerisine ve inisiyatifine kalıyor. Photoshop ortamında kullandığımız altlık görsel ham, bitmemiş olduğu derecede öğrenci onu kendi görsel becerilerine ve birikimine göre şekillendirebiliyor.
Özet olarak, dijital çağda yaşadığımız için önümüze sunulan her teknolojiyi sorgusuz benimsemek ve kullanmak durumunda değiliz. Her programın, genel tanımıyla aletin belirli bir yapılış amacı ve kullanıcıda bıraktığı kalıcı izler var. Bir programı kullanırken bu aletin üzerimizdeki bedensel ve zihinsel etkilerini, geliştirdiği becerilerimizi veya körelttiği, tembelleştirdiği yanlarımızı düşünebiliriz. T cetveli ile başlayan ve ağırlıklı mouse kullanımı ile süregelen bir akademik eğitimin şekillendirdiği öğrenci ne denli kendine güvenerek kalem tutabilir, tasarım yapabilir? Eğer bir tasarımcının elinden kalemi alıp mouse tutuşturursanız, bu, "Evladım sen çok düşünme, sadece çiz." anlamına gelir.
Akademik eğitimde, tasarım ofislerinde veya en azından kendi iç dünyamızda ve bireysel işlerimizde, hayat boyu edindiğimiz birikim ve becerilerimizi, grafiksel olgunluğumuzu, mimarlık piyasasının ve işverenlerin algı düzeyinin belirlediği standart ve normlara düşüremeyiz. Eğitimciler olarak kurumsal şirketlere deste deste teknik ressam yetiştirmek istemiyorsak, öğrencilere mouse ile değil, kalem ile düşünmeyi sevdirmeli, bunun için de geleneksel ve günümüz çizim araçlarını yaratıcı yöntemlerle bir araya getirmeliyiz. Fakat öğrenciyi motive edebilmek için ilk önce bizim yaptığımız işi sevmemiz gerekiyor.
mimari kompozisyon 2
*
Ahmet Korfalı hakkında:
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Mimarlık Bölümü'nden 2005 yılında mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini Delft University of Technology'de tamamladı. Mesleki çalışmalarını Norm Mimarlık bünyesinde sürdüren Ahmet Korfalı, 2013 yılından bu yana MSGSÜ Mimarlık Fakültesi'nde Photoshop ortamında sahne tasarımı dersi veriyor.
Korfalı'nın çalışmaları ile ilgili daha fazla bilgiye kişisel sayfasından ulaşabilirsiniz.