VitrA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD) işbirliğinde gerçekleştirilen VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi'nin üçüncü sergisi "Hayallerden Gerçekler - Eğitim Üzerine Projeksiyonlar", İstanbul Modern'de ziyarete açıldı. Kalabalık bir kadroyla oluşturulan sergi; eğitim üzerine düşünmenin, sorular sormanın ve geleceğe yönelik projeksiyonlar yapmanın, eğitimin yapısal bir parçası olduğuna dikkat çekiyor.
Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu'nun Banyo Grubu Pazarlama Direktörü Arzu Uludağ Elazığ, TSMD Üyesi Prof. Dr. Celal Abdi Güzer ve sergi küratörü Doç. Dr. Şebnem Yalınay Çinici, 3 Nisan Perşembe günü İstanbul Modern'in konferans salonunda düzenlenen basın toplantısında, serginin oluşum sürecine ve içeriğine dair bilgiler aktardı.
VitrA olarak mimarlık alanındaki etkinliklere ve eğitim projelerine katkı sağlamaktan duydukları memnuniyeti dile getiren Arzu Uludağ Elazığ, bugüne dek yer aldıkları projeleri kısaca hatırlatarak, TSMD ile birlikte üçüncüsünü gerçekleştirdikleri VirtA Çağdaş Mimarlık Dizisi'nin (VÇMD), Türkiye'deki güncel mimarlık üretimini belgelemedeki önemini vurguladı.
"Birikim yapılmakta olanın ve varolanın çok önünde"
TSMD adına söz alan Celal Abdi Güzer, bir sivil toplum örgütü olarak çok sayıda proje gerçekleştirmeye çalıştıklarını belirterek, VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi'nin ise hem dernek hem de Türkiye mimarlık ortamı açısından ayrı bir yeri ve önemi olduğunu vurguladı. Yapı sektörünün ivmelenmesi ve ekonomik ortamda öne geçmesiyle birlikte, Türkiye'de mimarlığın dinamizm kazandığına dikkat çeken Güzer, bir yandan büyük ofisler oluşurken, diğer yandan farklı yapı tiplerinin gündeme gelmeye başladığını söyledi.
Güzer konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizdeki en önemli eksiklik, yaptıklarımızı yeterince derlememek ve yaymamak. Bu proje, belli bir yapı birikiminin ulaşılabilir bir arşiv haline getirilmesi, yapıların karşılaştırılması ve tartışılması açısından çok önemli. VÇMD'yi kurgulanırken belli yapı türlerinden hareket ederek, çağdaş diye nitelediğimiz son dönemin yapılarını derlemeyi hedefledik. Proje tamamlandığında elimizde gerçekten önemli bir arşiv olacak. Projenin üç ayağından birini oluşturan sergi, konuyu daha kavramsal bir boyutta ele alıyor.
Dizinin üçüncü konusu olan 'eğitim yapıları'nın ayrı bir önemi de var. Şu anda Türkiye'de eğitim yapıları alanında önemli bir dönüşüm yaşanıyor. Milli Eğitim Bakanlığı ülke tarihinde görülmediği kadar çok sayıda yapıyı aynı anda yapmak üzere bir yarışma açtı ve pek çok mimarlık ofisini bu yarışmaya davet etti. Öte yandan eğitim yapıları, Türkiye'deki en problemli yapı tiplerinden bir tanesi. Çok sayıda tip proje ile karşı karşıyayız. Bu yapılar iklim, yer, kültür farklı gözetilmeksizin, bir patates baskısı anlayışıyla üretilmeye devam ediyor. Bu sergiyle, bu oluşum ve birikimle şunu söylüyoruz: Eğitim yapıları konusunda Türkiye'deki birikim aslında yapılmakta olanın ve varolanın çok önünde. Bunu mutlaka bir geriçağrı olarak algılamalı ve değerlendirmeliyiz. Burada gerek özel sektör gerekse devlet bazında eğitim yapılarında önceliğimiz olacak pek çok kavramı öne koyuyoruz. Bu mimarlık, kültür ve sanat ortamına çok boyutlu bir katkı. Projemiz diğer yapı türleri ile devam edecek. Her seferinde farklı kişiler projeye dahil olarak kendi dinamiklerini ve bakış noktalarını işin içine katıyor. Bu projeyi daha da zenginleştiriyor."
Serginin mutfağından sunumuna kadarki süreci aktaran küratör Şebnem Yalınay Çinici, VÇMD sergilerinin en önemli ve değerli yanını; seçilen kavramın farklı bir biçimde ele alınıp, daha büyük bir kalabalığa düşünme, soru sorma ve tekrar değerlendirme fırsatı sunması olarak değerlendirdi.
"Bu noktada eğitim kavramını, sadece yapıların nasıl sergileneceği sınırda düşünmeyip, mümkün olduğunca genişleterek, farklı ortamlar ve aktörlerle birlikte herkesi ilgilendiren bir soru haline nasıl getirebileceğimize odaklandık" diyen Çinici, işe eğitimle ilgili mevcut durumu içeriden resmetmekle başladıklarını ifade etti. Eğitimin dizinin önceki iki kavramından (ticaret ve turizm) daha farklı olduğunu belirten Çinici şunları ekledi:
"İnsanlar alışveriş merkezine gidemiyor ya da her sene tatile çıkıp otelde kalamıyor olabilirler ama eğitim herkesi ilgilendiren bir soru ve sorun. Bir eğitim yapısının merkezine kişiyi almıyor olması, o kişinin mutluluğu için, hayatta gerçekten değer yaratarak yaşamanın koşullarını oluşturabilmek için kendini nasıl var ediyor? Bu yapılar eğitim alan kişilerin (kullanıcıları) gözünden nasıl görülüyor? Biz bunu nasıl aktarabiliriz? Serginin ilk çalışmalarına bu soruları üzerinden başladık."
Fotoğraf atölyeleri düzenleyerek, öğrencilerden bir okul gününün hikayesini belgelemelerini istediklerini belirten Şebnem Y. Çinici, durumu en samimi ve en olduğu haliyle görebilmek için bir koldan okullar, diğer koldan enformel olarak adlandırabilecek atölyelerdeki usta-çırak ilişkisi ve orada alınan eğitim üzerinden gittiklerini söyledi.
Çinici, ayrıca sergi tasarımına ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Yapılan işlerin birbirinden izole bir şekilde yer almasını önlemek için sergi mekanını bir bütünlük içinde kurmaya ve oluşturmaya çalıştık. İşlerin her birinin, ayrı katmanlar olarak kurguladığımız bütün içinde yerleşebilmesini, bir araya geldiklerinde ise daha güçlü ve büyük bir bütün oluşturmasını istedik. Medya teknolojileri bu konuda bize mümkün olduğunca çok materyali bir araya getirme fırsatı sundu. Sergi mekanı; varolan durumu aktaran, bir okul gününün hikayeleştirildiği, 'gerçeklik' diye adlandırdığımız taraf ile, buradan hareketle oluşabilecek sorular üzerinden şekillenen 'hayallere, düşüncelere, imajlara' yönelik çalışmaların yer aldığı bir koridor kurgusunda..."
Eğitimi, okullardaki öğrencilerin ve atölyelerde zanaat öğrenen çırakların gözünden aktaran interaktif sergi, öncelikle her bireyin ne kadar değerli olduğuna dikkat çekiyor. Eğitimin temel amacının ise kişilerin yaşamlarını ve etrafındakileri değiştirme gücünü göstermelerini sağlamak olduğunu söylüyor. Bunun ise bireyin "orada olmayı" isteyeceği ortamlar kurularak güçlendirebileceğine vurgu yapıyor. Eğitim-mekân ilişkisinin bu noktada büyük bir sorumluluk üstlendiğini, eğitim mekânının, eğitim anlayışıyla beraber ve iç içe düşünülerek tasarlanması gerektiği düşüncesini ortaya koyuyor.
Serginin mekânsal kurgusu, etkileşimli bir koridor fikriyle sunuluyor. Gerçeklik ve hayaller olarak ikiye ayrılan koridor, eserleri "kişiler", "okul/eğitim mekânları" ve "okul sonrası hayat/kişinin kendi kendini eğitmesi" olarak 3 ana başlıkta örgütlüyor.
Koridorun karşılıklı duvarları, bütünlüğü ve sürekliliği sağlamak için ışık ağlarıyla birbirine bağlanıyor. İzleyiciyle yakın bir ilişki kuran sergi, köpükten bloklarla yapılan "geçici kütüphane" çalışmasıyla sona eriyor.
"VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi Sunar: HAYALLERDEN GERÇEKLER - Eğitim Üzerine Projeksiyonlar" başlıklı sergi, 1 Haziran'a kadar İstanbul Modern'de ziyarete açık kalacak.
VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.