İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Kumkapı Kilisesi Vakfı işbirliğinde, HAYCAR Mimar ve Mühendisler Dayanışma Derneği tarafından hayata geçirilen "Vortvots Vorodman Kilisesi Kültür Merkezi Dönüşüm Projesi" çerçevesinde, Krikor Balyan eseri olan 182 yıllık kilise yapısı; konser, sergi, konferans gibi etkinliklerin yapılacağı modern bir kültür merkezi haline gelecek. Toplam bütçesi 2 milyon 200 bin TL olan dönüşüm projesinin %70'i İstanbul 2010 Ajansı, geri kalan kısmı ise Vakıf tarafından karşılanıyor.
Kiliseden barınağa, barınaktan kültür merkezine
Kumkapı'daki Ermeni Patrikhanesi külliyesi içinde yer alan üç kiliseden biri olan Vortvots Vorodman'ın (Türkçe anlamı ile "Gökgürültüsünün Çocukları") bugüne ulaşan son hali, Krikor Amira Balyan ve Hacı Devlet Garabed Kalfa tarafından kagir olarak inşa edilerek, 1828 yılında ibadete açıldı.
Yaklaşık 100 yıl önce kilise işlevini yitiren yapı, I. Dünya Savaşı sırasında depo, 1940'lı yıllarda ise zincir ve halat fabrikası olarak kullanıldı. 1960'ta avlunun kuzeybatısında bir poliklinik açıldı ve 1962'de de morg eklendi.
Bu dönüşümler sırasında restorasyon ilkelerine aykırı onarımlara maruz kalan Vortvots Vorodman Kilisesi, 1966 Varto ve 1975 Lice depremlerinin ardından, depremzedeler için barınak işlevi gördü. Kilise, restorasyon öncesi son olarak, 1991'deki Irak savaşından kaçan Ermenilerin geçici ikameti olarak kullanıldı.
14 yıldır sergilere ev sahipliği yapmayı bekliyor
Kilisenin, 1996 Habitat Zirvesi için sergi mekanı olarak kullanılması düşünülse de proje hayata geçirilemedi ve geriye, güçlendirme amacıyla binaya eklenen demir sac kaplama kolonlar yadigar kaldı.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programı kapsamında gerçeğe dönüştürülen projenin restorasyon çalışmalarına, 27 Kasım 2010 Cumartesi günü, Bezciyan Okulu'nda yapılan törenle resmen başlandı.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programının en heyecan verici restorasyon projelerinden biri olan Vortvots Vorodman Kilisesi dönüşüm projesinin şantiyesini, müellifi Y. Mimar Kevork Özkaragöz rehberliğinde gezerek, proje hakkında bilgi aldık.
HAYCAR çatısı altında şekillendi
Kevork Özkaragöz, projenin gerçeğe dönüşme hikayesini ve bu çalışmada üstlendiği rolü şöyle aktarıyor:
"Vortvots Vorodman Kilisesi'nin kültür mekanına dönüştürülmesi projesine dahil olmam, 1998 yılına denk geliyor. Dönemin patrik kaymakamı Mesrob II, kilisenin Cumhuriyet'in 75. yılı için sergi mekanı olarak düzenlenmesi amacıyla bize başvurmuştu. Ama yapının fiziki durumu ve projenin yüksek maliyeti bu tasarıyı olanaksız kıldı. Tabi bu ertelemede, 1999 depremi sonrası Patrikhane binasının onarılmasının öncelikli hale gelmesi de etken oldu.
Daha sonra, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti programına adaylığını koyduğu 2006 yılında, Patrikhane projeyi İstanbul 2010 heyetine teslim etti ve projenin ilk tanıtımı Brüksel'de yapıldı.
2008 yılı sonuna gelindiğinde İstanbul 2010 Ajansı, projenin ilerlemesi amacıyla, HAYCAR Mimar ve Mühendisler Dayanışma Derneği kanalıyla bize teklifte bulundu ve proje bu vesileyle güncellenmiş oldu. Avan projeyi ben hazırladığımdan müelliflik de benim üzerimden devam etti.
Bunun dışında Kumkapı Vakfı'nın, HAYCAR üyesi mimar, inşaat, makine ve elektrik mühendislerinden oluşan bir teknik danışma heyeti var. Bu anlamda henüz dışarıdan herhangi bir danışmanlık hizmeti almadık. Ancak İstanbul 2010 Ajansı'nın çalışmalarından ve meslek camiasından tanıdığımız bazı isimler de teknik toplantılarımıza danışman olarak katılıyorlar."
Özkaragöz, projenin hangi safhada olduğuna ilişkin ise şu bilgilendirmede bulundu:
"Rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerini Kasım 2009'da hazırlamaya başlamıştık. Tüm projeler, Nisan 2010'da ilgili kurullarca onaylandı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ile yapılan nihai protokole de 23 Eylül 2010'da imza atıldı. Projenin tamamlanması için Ajans tarafından belirlenen süre 7 ila 8 ay. Yani en fazla Mayıs 2011'e kadar vaktimiz var.
Şantiye organizasyonu, malzeme alımı vs tamamlandıktan sonra, Ekim ayı ortasında çalışmalara başladık. Projenin resmi açılışı 27 Kasım'da yapıldı ama 2 aydır devam eden bir uygulama çalışması söz konusu.
Binanın temizlenmesi, gereksiz eklemelerden arındırılması ve çatının kapatılmasına öncelik verildi. Zaten yapının en çok yıpranan bölümü de çatıydı. Mevcut çatı sökülerek, kademeli olarak iki aşamada yapılmasına karar verildi. Şu anda bu çalışmalara devam ediliyor."
"Aya İrini'ye alternatif olacak"
Projenin resmi açılışının ardından, Lora Baytar'ın 3 Aralık 2010 tarihli Agos Gazetesi'nde yayımlanan derlemesinde, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç'e ait değerlendirme oldukça iddialı:
"Vortvots Vorodman, 1915'ten bu yana bu anlamda restore edilen ilk kilise. Uzun bir hazırlık sürecinin ardından, her iki tarafın da tam konsensüsüyle proje başlandı.
Ümit ediyoruz ki, önümüzdeki Mayıs ayının sonuna kadar Aya İrini'ye alternatif bir kültür merkezi ortaya çıkacak.
İstanbul, Osmanlı saray mimarı Balyan'ın yaptığı bir binayı, bir abideyi, artık kültür ve sanat merkezi olarak kullanabilecek. Bu da bizi çok heyecanlandırıyor."
"Kent açısından çok yeni bir deneyim"
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Üyesi Korhan Gümüş ise, aynı sayfada yayımlanan "Gökgürültüsünün Çocukları ne vaat ediyor?" başlıklı makalesinde, kilisenin bu haliyle de olsa günümüze ulaşmasının sevindirici olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulunuyor:
"Türkiye'de ilk defa bir kilise sahipleri tarafından kullanılmak üzere, kamu desteği ile restore ediliyor. Burada gerçekleştirilecek olan çalışma, kent açısından çok yeni bir deneyim niteliğinde. Hiç şüphesiz İstanbul'un önemli bir kültür varlığının restore edilmesi kente değer kazandıran ilginç bir mimari uygulama olacak."
Vortvots Vorodman dönüşüm projesinin aynı zamanda, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme tarihini yeniden ve farklı bir biçimde okumamız için de fırsat sunduğunun altını çizen Gümüş, projede görev alan yetkili ve gönüllülerin, bu coğrafyada bugüne kadar hiç yapılmamış bir işe giriştiklerini söylüyor ve ekliyor:
"Ermeni cemaatinin temsilcileri, önemli bir kültür mirası olan anıtın nitelikli bir projeyle korunması için bağımsız gönüllü mimarlardan ve kültür yöneticilerinden oluşan bir komite oluşturdular. Bu komite, belli aralıklarla toplanarak proje müellifi ile birlikte çalışıyor. (..) Bu gelişmenin kentteki bütün sanat olaylarından, açılan müzelerden, kültür merkezlerinden daha heyecan verici olduğunu düşünüyorum."
Haberin devamı için ilerleyiniz.