Hasanpaşa Gazhanesi: Yüzyıllık Bir Hikâyeye Sahip Çıkma Öyküsü

Hatice KURTULUŞ* / Maya Arıkanlı ÖZDEMİR** / 08 Ocak 2010
Yeniden işlevlendirilmesi İstanbul 2010 kapsamındaki projeleri arasında olan Hasanpaşa Gazhanesi, İstanbul'un önemli endüstri yapıları arasından yer alırken aynı zamanda da kent toprağının sahiplenilmesi açısından önemli dersler içeriyor.



Yeniden işlevlendirilmesi İstanbul 2010 kapsamındaki projeleri arasında olan Hasanpaşa Gazhanesi, İstanbul'un önemli endüstri yapıları arasından yer alırken aynı zamanda da kent toprağının sahiplenilmesi açısından önemli dersler içeriyor. Gazhane'nin 1993 yılında İstanbul'da doğalgaz dağıtımına başlanıp havagazı üretiminin sona ermesiyle işlevsiz kalmasının ardından örgütlenen "Gazhane Çevre Gönüllüleri"nin (GÇG) sessiz de olsa yıllardır süren mücadelelerini. Doç. Dr. Hatice Kurtuluş ve Dr. Maya Arıkanlı Özdemir kaleme aldıkları deklarasyon metninde şöyle anlatıyor:

"Kıymetini Bil Herşeyin"
Hasanpaşa Gazhanesi: Yüzyıllık Bir Hikâyeye Sahip Çıkma Öyküsü 

Hatice KURTULUŞ (Doç. Dr.), Maya ARIKANLI ÖZDEMİR (Dr.)

Walter Benjamin ‘bugün içinde bulunduğumuz olağanüstü tehlike hali istisnai bir durum değil, kuraldır. Bu kavrayışa uygun bir tarih mefhumu geliştirmeliyiz.' der.

Bugün böylesi bir tarih mefhumunu farklı bir alanda sürekli canlı tutmaya çalışanlar var. Bu tarih mefhumu içinde kamusallığı, yeni bir kamusal alan ve mekân örgütlemeyi, kentsel kamusal bir kültür alanı yaratmayı ve bir sanayi sitine bu meseleler üzerinden sahip çıkmayı içinde barındırıyor.

Hasanpaşa Gazhanesi etrafında şekillenen mücadele ortak bir bellekle kurulabilecek bir kültür alanının yaratılması, zamanın ancak kendisi üzerinden izlenebildiği bir dünyanın unutulmaması, yitirilmemesi için yaklaşık 15 yıldır her türlü çabayı gösteriyor. Mekâna, zamana, dile, geleneğe kaydolmuş bir maddi gerçekliği, bir sanayi yapısını bugüne taşıyor. Bunu yaparken bu sanayi sitini klasik korumacılığın sabitleyici, dönüştürme gücünden yoksun şekliyle değil, içinde yükseldiği kentsel kamusal mekânın ortak ve sürekli biriken belleği üzerinden ve kültürel bir kamusal alan üretme çabasından hareketle şekillendiriyor.
 
 Marx, mülk sahibi sınıf için "beş para ödemeden kamusal alanı çalmışlardır" der. Çalınan aynı zamanda mekânını kaybetmiş kamusallıktır. Kamusal mekânlar kolektif bir tecrübenin üretildiği alanlar olmaktan çıkmış ve pasif deneyim alanlarına dönüşmüştür.

 Oysa mekânını yitiren kamusal alan; toplumsal yaşantımız içinde fikirlerin, ifadelerin ve tecrübelerin üretildiği, açığa çıktığı ve paylaşıldığı, dolanıp yayıldığı ve müzakere edildiği toplumsal alanları (kamusal mekân); bu süreçte ortaya çıkan anlam içeriğini (kamuoyu, kültür, tecrübe) ve bu anlam sürecini oluşturan ya da bu süreç içinde oluşan kolektif gövdeleri tanımlamaktadır.

Bugün Gazhane Gönüllüleri'nin Hasanpaşa Gazhanesi için verdikleri mücadele, buraya dair geliştirdikleri kültür alanı yaklaşımı ve bu alanın yönetim modeline ilişkin yürüttükleri çaba modern mimari örneği olan bir sanayi sitini bir kamusal mekâna dönüştürme hikâyesidir. Ve kentsel dönüşümde, hem bir kamusal alan yaratma önerisi getirdiği için ve aynı zamanda modern endüstri mirasına kolektif bir tecrübe ile sahip çıktığı için kent üzerinde yaşayan herkesin sahip çıkması gereken bir deneyim ve proje örneğidir. Bu deneyim ve projenin hikâyesi ise ancak geçmişten geleceğe bakarak okunabilir.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :