Hasanpaşa Gazhanesi: Yüzyıllık Bir Hikâyeye Sahip Çıkma Öyküsü
Hatice KURTULUŞ* / Maya Arıkanlı ÖZDEMİR**
/ 08 Ocak 2010
Yeniden işlevlendirilmesi İstanbul 2010 kapsamındaki projeleri arasında olan Hasanpaşa Gazhanesi, İstanbul'un önemli endüstri yapıları arasından yer alırken aynı zamanda da kent toprağının sahiplenilmesi açısından önemli dersler içeriyor.
Bir anlamda halkın öz-örgütlülüğü kurumsal bir mücadele mevzii elde etmiş olur. Bu öz-örgütlenme deneyimi endüstriyel mirasa sahip çıkmanın en özgün örneklerinden biri haline gelir. Gazhane Gönüllüleri bu alanı bir yandan mahallelinin nefes alabileceği bir yeşil alan, aynı zamanda da kültür-sanat ve spor/oyun alanı olarak yeniden işlevlendirecek projeler üretmeye başlarlar. Hasanpaşa Gazhanesi'nin çok amaçlı bir kültür merkezi olacak biçimde dönüşmesine yönelik İTÜ tarafından hazırlanan avan proje de bu çalışmalarının bir sonucudur. Ama sonuçta, son derece incelikli bir şekilde hazırlanan, avan proje bir fiziksel mekân düzenleme çalışmasıdır. İşte tam da bu nedenle Gazhane Gönüllüleri bu mekânın yönetimine dair alternatif, demokratik bir model ortaya koyarlar. Zira salt fiziksel düzenlemeleri içeren bir yenileme projesinin yerelin ihtiyaçlarına, beklentilerine cevap veremeyeceği aşikârdır.
Ortaya konan bu yönetim modeli;
• iktisadi ve toplumsal devamlılığı olan, yaşamdan bağlarını kopartmadan, semtin, mahallenin özelliklerini de dikkate alan,
• kültürün ve toplumsal yaşamın sadece tüketilmediği, ilgili tüm unsurların üretim süreçlerine katıldığı,
• iktidar alanlarının yaratılmadığı ama kaosa da yol açmayacak,
• toplumsal ve kültürel yabancılaşmayı en aza indirgeyecek, unuttuğumuz değerleri yeniden anımsayacağımız
farklı, alternatif bir kamusallığın taşıyıcısı olmaya adaydır.
Ve işte şimdi bu uzun hikâyenin yaşamda karşılığını bulabilmesi için daha fazla katılıma, emeğe, ilgiye ve bilgiye ihtiyaç var. Bu hikâyenin bir kıymeti var. İstanbul için... Hepimiz için...
"kuşların yazdığı harfler sabahın bir ucundan ötekine
baltanın milyon tane eli toprağın yumuşak eli
zamanın bir adım önünde
kabilelerin kırık dişleri, uzun yurtları
hem saçılmış bozkıra, hem yan yana
kilin küçük, artakalmış kulpu, neredeyse hayaleti bir tepsinin
kendini taşır bize topraktan
uzanan kolların vaadi, hepimizin ortak yolu olan o tek sayfa
haritası bir avucun
tortop olmuş
ama bir meşale gibi elden ele
kıymetini bil herşeyin
bize doğru açtıkları patikaların ve onlara açılmalarımızın
çimenin adaletinin, ki sarayları çökertir ama arayış türkülerini saklar
dalgalara isim koyan teknenin, hayatın kasesinin, günlerle dolup
sevdiği şeye dönüşmek için batan
ağacın oldum olası tohum diye bildiği şeye dönüşen belleğin
sözlerin
ekmeğin
kapının ardındaki doğrulara uzanan çocuğun
dünya meclisinde coşkulu hayvanların
yeniden birlikte başlama özleminin
insanların, odadaki insanların, sokaktaki insanların
kıymetini bil herşeyin"
Gareth EVANS* (19 Mayıs 2005)
* Gareth Evans, 'Kıymetini Bil Herşeyin' başlıklı bu şiirini John Berger'e adamıştır. Burada şiirin tümü yer almamaktadır. Tümü John Berger'in 'Kıymetini Bil Herşeyin' [Metis Yayınları, Nisan 2009] adını taşıyan kitabının başında yer almaktadır.)
* Doç. Dr.
** Dr.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın