Parisli ve çok yönlü bir şehir felsefecisi olan Thierry Paquot, şehirlerin evreleri boyunca türlü kalıplara girmiş ya da özgürleşmiş bedenlerimizi izliyor “Şehirsel Bedenler” adlı kitabında.
Şehirsel Bedenler'de sıkça sokak ve mahalle vurgusuna rastlanır. Avrupa'da artık seçimle gelen idareciler, plancılar, mimarlar ve dernekler tek tip olmayan, farklı hızlarla katedilebilen sokaklara ve mahallelere geri dönüş sinyali veriyor. Yazarımız, Çam Sokağı'na çam dikmeyi önemsizliğinden çok, bir topluluğun bir yerle iç içeliğini yadsınamaz bir şekilde güçlendirmesi bakımından önemsiyor ve sıralıyor:
Git gide yolunu şaşıran dünyada mahalle kimliği, ahalisine belirli bir dinginlik sağlar. Sokak, dükkanlarla dolu olsun veya olmasın, sakin ya da stresli, sahipsiz ya da dostane olsun, bireyci içine kapanışa karşı iletişimde etkili olur, inzivaya karşı anonimliği teşvik eder, merak uyandırır, yakın ile uzağın sınırlarını birbirine katar.
Foto: Ara Güler
Bir yanda Kuzey Amerika kentlerinde egemen olan "her yere taşıt" mantığı, öte yanda kamu alanına farklı bakan, farklı kullananların barışçıl birliktelikleriyle çatışır. 2004'de Belçika seyahat kurallarına eklenen ve iki kaldırım arasındaki yolda herkesin yerini ve uyulması gereken kuralları tanımlayan "sokak yasası" ile belirli öncelikler açığa çıkarıldı. Bu durum, Fransa'da 1989 yılında 10 şehir için kurulan ancak bugün sayıları 750'ye ulaşan bisiklete ayrılmış yerleşim yerlerinin kayıtlı olduğu kulübe ilham kaynağı olmuş. Avrupa'ya bakılınca taşıtlar konusunda durum Amerika'daki kadar acımasız değil ama otomobil hegemonyası birçok şehrin ortak paydası. Şehirlerin yayalara giderek daralan ve tehlikeli bir pay bıraktığı, ilerlemenin sadece hız artışıyla ölçüldüğü bu makinemsi toplumda yaya artık bir fazlalık mı diye soruyor Paquot.
Kitabın konuklarından biri de Jane Jacobs... Daha 1960'larda otomobile köle olan şehir partizanlarına, darkafalı ve dogmatik anlayışlarına isyan eden; kalabalıkları azaltıp, çocuklara oyun alanı ve kaldırım sunmaya aracı olan canlı-neşeli sokakları öven Jacobs, "Büyük Amerikan Şehirlerinin Ölümü ve Yaşamı" adlı kitabında, gereksizliklerinden arınmış özlü bir mahalle, karışık bir nüfus ve özel olarak çeşitlendirilmiş aktivitelerle ilişkili bir sokağın sosyal ve kültürel zenginliği üzerine ikna edici örnekler sunar.