New York merkezli mimarlık pratiği Oiio, Manhattan’da yükselen devasa gökdelen trendine farklı bir boyut kazandıracak kavramsal bir konut projesi üretti. Bu ilginç strüktür, gökdelenin yüksekliği yerine uzunluğuna vurgu yapıyor.
The Big Bend gökdelen projesi, en tepe noktasından kıvrılarak tekrar zemine geri dönen çok ince ve uzun bir strüktürden oluşuyor. New Yorklu mimarlık ofisi Oiio’nun açıklamasına göre, yapı inşa edildiğinde 1.22 kilometrelik (4 bin feet) uzunluğuyla dünyanın en uzun binası olarak literatüre geçecek.
New York ve Atina’da ofisleri bulunan mimarlık pratiği Oiio, Manhattan’daki lüks konut geliştiricilerinin içinde bulundukları yüksek konut üretme yarışına farklı bir boyut kazandıracak bir proje sunmayı amaçladıklarını belirtiyor.
“The Big Bend’in hikayesi, New York’ta son zamanlarda ortaya çıkan yüksek gökdelen trendiyle başlıyor. İmar kanunlarındaki bazı boşluklardan yararlanan inşaat şirketleri, projelerini daha prestijli hale getirmek adına kulelerin yüksekliklerini maksimize ediyor. Biz bunu farklı bir biçimde çözmeye çalıştık. “Yüksekliğin yerine uzunluğu koyarsak ya da binalarımızı yükseklikleri yerine uzunluklarına göre değerlendirirsek ne olur?” sorusuna yanıt aradık” diyor projenin mimarları.
The Big Bend projesi, Central Park’ın hemen güneyindeki, Bilyonerler Sokağı olarak da bilinen Batı 57’inci Cadde’deki diğer lüks apartman kulelerinin bulunduğu bir bölgede yükselecek.
SHoP Architects'in 111 West 57th Street, Christian de Portzamparc'ın One57’si, Jean Nouvel'in 53W53 ya da Rafael Viñoly'nin 432 Park Avenue gökdelenleri de bu bölgede yer alıyor.
New York Gökdelen Müzesi ekstrem ölçüleri nedeniyle bu binalara “Süper İnce” lakabını takmış durumda.
“Yönetmelikleri değiştirmek yerine yüksek gökdelen strüktüründe bir değişim yaratabilirsek Manhattan’ın en prestijli binalarından birini yaratmış olacağız,” diyor mimarlık ofisi yetkilileri…
Dikey Mimaride Son Nokta
Ancak New York’un ileri gelen birçok ünlü mimarı, şehrin silüetine etki eden bu süper uzun, lüks gökdelen konut projelerine (uzunlukları 300 metre ile 600 metre arasında değişen) karşı olduğunu dile getirmişti.
Mimar Steven Holl bu binaların mimari formlarının eşitsizliği sembolize ettiğini, Liz Diller ise şehrin dolar tarafından yok edilme riski altında olduğunu söylemişti.
New Yorklular ise bu gökdelenlerin Central Park’ın gün ışığını engellediğini ve yüksek yapıların inşasına karşı olduklarını çeşitli aktivist hareketlerle de açıkça belirtmişlerdi.
Kaynak, Dezeen