2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programı için kısa listede yer alan 14 anıt eser ve miras alanı içerisinde Türkiye'den Hasankeyf antik kenti ve çevresi de yer alıyor.
2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programı için kısa listede yer alan 14 anıt eser ve miras alanı, kültürel miras konusunda Avrupa’nın önde gelen kuruluşlarından Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü tarafından farklı disiplinlerden uzmanların katılımıyla 10 Aralık'ta gerçekleştirilen panelde açıklandı.
Aralarında Türkiye'deki Hasankeyf antik kenti ve çevresinin de yer aldığı 14 farklı Avrupa ülkesinde bulunan tehlike altındaki varlıklar şunlar: Ermenistan’daki Ererouyk Arkeolojik Sit Alanı ve Ani Pemza köyü; Belçika Brüksel’deki Adalet Sarayı; Estonya Tallinn’deki Patarei Hisarı; Finlandiya’daki Helsinki-Malmi Havalimanı; Fransa Dieppe’deki Colbert Döner Köprüsü; Almanya Divitz’deki Şato; Yunanistan Sakız Adası’ndaki Kampos Bölgesi; İtalya’daki Venedik Lagünü; Hollanda’daki Rijswijk Şatosu; Norveç Oslo’daki Y Bloku; Portekiz Lizbon yakınlarındaki Valflores Sarayı ve Malikânesi; İspanya Ekstremadura’daki Padovalı Aziz Antuan Manastırı ve Birleşik Krallık Edinburgh’daki Mavisbank Evi.
Bu alanlardan bazıları bakımsızlık veya yanlış planlama/imar projeleri nedeniyle risk altındayken bazıları da kaynak yetersizliği veya uzman eksikliği nedeniyle tehlikeyle karşı karşıya kalıyor. 7 kültürel miras alanından oluşan nihai liste 16 Mart’ta Venedik’te düzenlenecek halka açık bir etkinlikle açıklanacak.
14 anıt eser ve miras alanından oluşan kısa liste belirlenirken taşıdıkları olağanüstü kültürel değerin yanı sıra karşı karşıya oldukları büyük tehlike de göz önüne alınıyor. Ayrıca kamu ve özel sektörden çeşitli paydaşların bu varlıkların kurtarılması konusundaki kararlılığı ve yerel toplulukların katılımı da esas alınıyor. Bu alanların bulundukları konumda bölgesel ölçekte sürdürülebilir kalkınma için bir kaynak oluşturma ve yönlendirici olma açısından taşıdığı potansiyel de kısa listenin şekillendirilmesinde rol oynayan bir başka önemli kriter.
2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programı için adaylar Europa Nostra’nın Avrupa’nın dört bir yanındaki üyelerden ve ilişkili kuruluşlardan oluşan geniş ağının bir parçası olan sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları tarafından gösterilmiş. On dört miras alanından oluşan kısa liste Tarih, Arkeoloji, Mimarlık, Koruma, Proje Analizi ve Ekonomi alanlarında uzmanlar tarafından şekillendirilmiş. 7 kültürel miras alanından oluşan nihai liste ise Europa Nostra Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek.
'Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı' programı, Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü'nün kurucu ortaklığı ve Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası'nın bağlı ortaklığı ile Europa Nostra tarafından Ocak 2013'te başlatılmış. Program, ABD Doğal ve Kültürel Çevreyi Koruma Örgütü'nün (US National Trust for Historic Preservation) yürüttüğü bir projeden ilham alınarak oluşturulmuş. 'Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı' programı finansman sağlama amacını taşımıyor. Programın amacı eyleme geçilmesini hızlandırmak ve "örnek olmanın gücünü" sergilemek. Europa Nostra'nın 'Mainstreaming Heritage' adlı 3 yıllık Ağ Oluşturma Projesinin parçası olan 'Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı' programı, Avrupa Birliği'nin Yaratıcı Avrupa (Creative Europe) programı tarafından destekleniyor.
Hasankeyf antik kenti ve çevresi
12.000 yıllık Hasankeyf yerleşimi Türkiye'nin güneydoğusunda Fırat Nehri'nin kıyısında yer alıyor. Neolitik mağaralardan Roma kalıntılarına ve Orta Çağ anıtlarına kadar pek çok esere ev sahipliği yapan Hasankeyf eşi bulunmaz bir müze niteliğinde. Ilısu Hidroelektrik Santrali projesinin planlandığı gibi uygulanması durumunda, Hasankeyf’in %80’i barındırdığı inanılmaz zengin, çok kültürlü tarihi değere ve mirasa karşın sular altında kalacak. Buna rağmen antik kentteki eserlerin taşınması ve korunması için uluslararası ölçekte onaylanmış bir plan bulunmuyor. Acil olarak koruma ile sürdürülebilir kalkınma arasındaki dengeyi gözeten bağımsız bir stratejik planın oluşturulması gerekiyor. Hasankeyf, yürüttüğü kampanya ulusal ve uluslararası pek çok kuruluş tarafından destek gören Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösterildi.
Ererouyk Arkeolojik Sit Alanı ve Ani Pemza köyü, Ermenistan
Türkiye-Ermenistan sınırı yakınındaki kayalık bir düzlükte bulunan Ererouyk, bir zamanlar bölgenin en önemli ibadet merkezleri arasındaydı. Geride bıraktığımız 20 yıl içinde bazı restorasyon çalışmaları yapılmış olsa da 6. yüzyıldan kalma bu bazilika halen büyük risk altında. Bazilikanın çevresindeki arkeolojik sit alanı ise henüz üzerinde kapsamlı bir çalışma yapılamadan yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya. Alanı 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteren İtalya’daki Ermeni Kültürünü Araştırma ve Belgeleme Merkezi (Centre of Studies and Documentation of Armenian Culture - CSDCA), bu kültürel miras alanının araştırılması ve onarılması için disiplinlerarası bir proje yapılmasını ve Arpaçay Nehri boyunca bir arkeolojik park oluşturulmasını öneriyor. 1926’da inşa edilen ve bazilikadan birkaç yüz metre uzaklıkta bulunan Ani Pemza köyü, bir kültür turizmi merkezi olarak işlev yaparak bölgedeki sosyoekonomik canlanmaya katkıda bulunabilir.
Brüksel’deki Adalet Sarayı, Belçika
Belçika’nın yüksek mahkemelerine ev sahipliği yapan Adalet Sarayı, 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen,, Avrupa’nın en büyük yapısı. Belçikalı mimar Joseph Poelaert tarafından tasarlanan ve eklektik bir mimari tarza sahip olan bu yapı dönemin en ileri endüstriyel demir teknolojileri kullanılarak inşa edilmiş. Üstün mimari, tarihi ve kamusal değerine rağmen yapıya hak ettiği değer verilmemiş. 30 yıl kadar önce binanın ön cephesine ve galerisine kurulan iskele zaman içinde paslanmış ve kullanılamaz hale gelmiş. Şu anda ise saray büyük oranda boş ve adli faaliyetler için bitişik binalardan ofisler kiralanıyor. Saray, Taşınmaz Kültür Varlıkları (Patrimoine Culturel Immobilier) tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteriliyor. 2016 Dünya Anıtlar Takip Listesi’nde de yer alan yapının onarılması için geniş kapsamlı ulusal ve uluslararası teknik bilgi ve destek gerekiyor.
Tallinn’deki Patarei Hisarı, Estonya
1840’ta inşa edilen Patarei Hisarı, Estonya’da klasik tarza sahip en büyük savunma yapısı. Hisar, 1920 ile 2005 yılları arasında siyasi mahkûmların tutulduğu bir hapishane olarak kullanılmış. Günümüzde ise hem Komünist rejime hem de Nazi rejimine karşı sergilenen direnişi hatırlatan bir mekân ve güçlü bir sembol. Yapının karşı karşıya olduğu en büyük tehlike, sert iklim şartları ve bakımsızlık nedeniyle hızla yaşanan yıpranma. Hisarın bazı bölümleri güvenlik nedeniyle kapatılmış. 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programı için yapıyı aday gösteren Estonya Kültür Varlıkları Derneği (Estonian Heritage Society) bu büyük yapının yenilenmesini ve bir müze kompleksi, yaratıcı sektörler tarafından kullanılan bir merkez, otel veya ofis ve konut olarak yeniden kullanılmasını öneriyor. Patarei, Tallinn Deniz Uçağı Limanı (2013’te AB Kültürel Miras Ödülü/Europa Nostra Ödülü kapsamında Büyük Ödüle layık görülmüş), Tallinn Tarihi Kent Merkezi ve Helsinki’deki Suomenlinna Hisarı ile birlikte Baltık Denizi Bölgesi’nde çok sayıda turistin ilgisini çeken bir adres olma potansiyelini taşıyor.
Helsinki-Malmi Havalimanı, Finlandiya
1930’lu yılların ortasında işlevselci mimari anlayışıyla inşa edilen Helsinki-Malmi Havalimanı, dünyada 2. Dünya Savaşı öncesinde inşa edilen ve halen kullanımda olan iyi korunmuş uluslararası havalimanları arasında yer alıyor. Yılda yaklaşık 40.000 uçağın iniş yaptığı havalimanı Helsinki‐Vantaa Uluslararası Havalimanı’nın ardından Finlandiya’nın en yoğun havalimanı olma özelliğini taşıyor. Düzenli bakım yapılması sayesinde terminal ve hangar yıllar geçmesine rağmen çok iyi durumda. Ancak havalimanı yeni bir imar projesi nedeniyle tehlike altında. Helsinki Belediyesi’nin Yeni İmar Planı kapsamında 2020’li yılların başında alanda yeni konut bölgelerinin inşa edilmesi öngörüyor. Europa Nostra Finlandiya tarafından desteklenen Malmi Havalimanını Yaşatma Derneği (Friends of Malmi Airport - FoMA) havalimanını 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteriyor ve havalimanının ticari bir liman olarak kullanılmaya devam etmesini veya başka bir kullanım verilerek korunmasını öneriyor.
Normandiya bölgesi Dieppe’deki Colbert Döner Köprüsü, Fransa
Eyfel Kulesi’yle aynı dönemde aynı yapı yöntemleri ve malzemeleri (demir) kullanılarak inşa edilen Colbert Köprüsü Avrupa’da halen orijinal hidrolik mekanizmasıyla kullanılmakta olan son büyük döner köprü. Köprüden her gün 12.000 araç ve 1.800 yaya geçiyor. 2014’te, köprünün sahibi olan Dieppe Köprü Ortaklığı Birliği (Syndicat Mixte du Port de Dieppe - SMPD), 1889’da inşa edilen köprünün yerine yeni bir yapı yapılmasına karar vermiş. Buna karşılık, Dieppe'deki Colbert Köprüsü Koruma Komisyonu (Colbert Bridge Protection Committee) köprünün restore edilmesinin teknik ve ekonomik olarak mümkün olduğunu ortaya koymanın yanı sıra bu restorasyon çalışmasının SMPD tarafından önerilen plandan çok daha az maliyetle gerçekleştirilebileceğini göstermiş. Köprüyü 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteren Kültür Varlıkları Derneği (Fondation du Patrimoine), köprünün restore edilmesini ve dönme mekanizmasının modern hale getirilmesini öneriyor.
Mecklenburg-Vorpommern eyaleti Divitz’deki şato, Almanya
Schloss Divitz, Almanya’nın kuzeyinde bulunan hendekle korunan tarihi bir şato. Şatonun günümüze kalan en eski kısımları 15. yüzyılda inşa edilmişve yapının mevcut görünümü 1785’ten 1850’ye dek süren restorasyonlar sonucu ortaya çıkmış. 12 hektarlık bahçe 19. yüzyıl peyzaj mimarisini temsil eden bir örnek. Yıllarca bakımsız kalan yapı oldukça kötü durumda. Almanya Federal Hükümeti Kültür ve Basın Komisyonu (Federal Government Commissioner for Culture and the Media - BKM) tarafından yaptırılan kavramsal bir çalışmaya göre Divitz’deki Şato ulusal ölçekte önem taşıyan bir anıt eserin sahip olması gereken tüm karakteristiklere sahip ve bu nedenle en kısa sürede yenilenmesi gerekiyor. Çalışmada alanın restore edilmesi ve içinde bir müze, otel ve yazlık tiyatro barındıran “günübirlik gezi amaçlı bir şato” olarak kullanılması öneriliyor. Şato, Europa Nostra Almanya tarafından programa aday gösteriliyor.
Sakız Adası’ndaki Kampos bölgesi, Yunanistan
Sakız Adası’nda bulunan Kampos bölgesi kentin sınırları içinde yer alan ve Bizans, Genova ve yerel mimari tarzlarının ve bunların etkilerinin bir arada görüldüğü yarı kırsal bir alan. Bölge, üzerinde bostanların (tipik tarımsal kültürel ekosistemler), malikânelerin ve kiliselerin bulunduğu 200 arsadan oluşuyor. Mevcut kent dokusunu 14-18. yüzyıllardan kalma yapıların yanı sıra 20. yüzyılın başında inşa edilmiş neoklasik yapılar oluşturuyor. Alan, arsa sahiplerinin gerekli bakımı yapacak kaynaklara sahip olmaması ve 2008’de hazırlanan Sakız Adası Kent Planı ile önerilen uyumsuz kullanımlar ve hükümler nedeniyle ciddi tehdit altında. Elliniki Etairia ‐ Doğal ve Kültürel Miras Derneği (Elliniki Etairia ‐ Society for the Environment and Cultural Heritage) ve Sakız Adası Kampos Bölgesi’ni Yaşatma Derneği (The Society of Friends of the Kampos of Chios) ortak bir şekilde Kampos bölgesini 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteriyor ve alanın korunması ve daha iyi bir duruma getirilmesi için bir takım önerilerde bulunuyor.
Venedik Lagünü, İtalya
550 km²’lik bir alanı kaplayan Venedik Lagünü Avrupa’daki en ünlü lagün ve Akdeniz’deki ekosistemler arası geçiş bölgelerinin en önemlilerinden biri. Lagün çeşitli AB mevzuatı ve ulusal yasalar ile korunuyor ve 1987’de Venedik kentiyle birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınıyor. Tüm bunlara rağmen, özellikle büyük konteynerler ve kruvaziyer gemileri nedeniyle artan trafik yoğunluğu, kanal diplerinin daha derin hale gelecek şekilde temizlenmesi, deniz yatağında ve tuzlu bataklıklarda görülen erozyon, kirlilik ve endüstriyel balıkçılık gibi faktörler lagünün karşısındaki en büyük riskler arasında. Bu faktörler, lagünün bütünlüğünü ve varlığını tehlikeye atarak tarihi Venedik kentini de büyük bir riskle karşı karşıya bırakıyor. Venedik Lagünü, lagünün gerektiği gibi korunması için kısa ve uzun vadeli bir dizi önlem alınmasını öneren Italia Nostra tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteriliyor.
Gelderland ilindeki Rijswijk Şatosu, Hollanda
Groessen köyünün yakınında yer alan Rijswijk Şatosu, 14. yüzyıldan kalma bir malikâne. 19. yüzyılda oldukça değiştirilmiş olmasına rağmen kalın duvarlar, kule kalıntıları, kemerli bodrum ve merdivenler gibi orijinal özelliklerinden bazıları günümüze dek korunmuş. Şato 1966’da Ulusal Anıt Eser olarak tescillenmiş. Ancak son yıllarda koruma açısından durumu oldukça kötüye gitmiş. Hollanda Hükümeti, 2012’de şatonun bulunduğu alanın ortasından geçerek bu kültürel miras alanını ortadan kaldıracak bir otoyolun inşa edilmesinin planlandığını duyurmuş. Şatoyu ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteren Bond Heemschut adlı kuruluş otoyol güzergâhının değiştirilmesi ve bu sayede Rijswijk Şatosu'nun korunup onarılarak şatoya otoyol projesiyle uyumlu bir kullanım verilmesi gerektiğini savunuyor. Malikâne eğlencelik faaliyetlere yönelik bir tesis ve/veya küçük bir müze olarak kullanılma potansiyeline sahip.
Oslo’daki Y Bloku Hükümet Binaları Bölgesi, Norveç
Bir araya gelerek bir bina grubu oluşturan H Bloku (1958) ve Y Bloku (1969) Norveçli mimar Erling Viksjø tarafından tasarlanmış ve Norveç’teki modern mimari tarzı yansıtan en önemli yapılardan.Y Bloku Pablo Picasso tarafından yapılan duvar resimleriyle de meşhur. Hükümet Binaları 22 Temmuz 2011 tarihindeki terörist saldırıda hedef alınan yerler arasında yer almış. Mevcut alanda bir imar projesi uygulamaya karar veren Norveç Hükümeti, Y Bloku’nu yolun üzerinde konumlandığı ve güvenlik açısından büyük bir tehdit oluşturduğu gerekçesiyle yapıyı yıkmaya karar vermiş. Yapı, Hükümet Binaları Bölgesi’nde güvenliğin artırılmasının mümkün olduğunu ve böylece Y Bloku’nun korunabileceğini savunan Norveç Tarihi Anıt Eserleri Koruma Derneği (Fortidsminneforeningen), tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteriliyor.
Lizbon yakınındaki Valflores Sarayı ve Malikânesi, Portekiz
Valflores Sarayı (1558) Portekiz’deki 16. yüzyıl konut mimarisini yansıtan başarılı bir örnek ve Rönesans karakteristiklerini taşıması nedeniyle bu dönemde inşa edilen yapılar arasında ender rastlanan bir yapı. 4,5 hektarlık bir alan üzerinde bulunan saray, Tejo Nehri’nin ağzında yer alan Santa Iria de Azoia kasabasına yakınlığıyla da dikkat çekiyor. Saray Kamu için Yararlı Bir Kültür Varlığı olarak tescillenmiş olmasına rağmen bugün oldukça kötü durumda. On adet kemerin çoğu ve güney cephede bulunan sundurmadaki Toskana düzeni çökmüş. Tarihi bahçenin ve alanda bulunan su kemerinin de acilen onarılması gerekiyor. Saray ve malikâne Ulusal Kültür Merkezi (Centro Nacional de Cultura) tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteriliyor. Bu kültür mirası restore edilerek bir el sanatları okulu ve küçük bir müze barındıran bir kültür merkezi olarak işlevlendirilebilir ve böylece sosyokültürel bir bütünlük sağlanmasının yanı sıra sarayın bölgedeki kentsel gelişme kapsamında konumlandırılması da başarılabilir.
Ekstremadura’daki Padovalı Aziz Antuan Manastırı, İspanya
Garrovillas de Alconétar köyü yakınında bulunan Padovalı Aziz Antuan Fransiskan Manastırı yüzyıllar boyunca Batı İspanya’nın dini ve kültürel merkezi olarak işlev görmüş. 15. yüzyılın sonunda inşa edilen ve 17. yüzyılın ortalarında büyük onarımlar geçirerek genişletilen manastırın bünyesinde Gotik bir kilise ve bir Rönesans manastırı bulunuyor. Manastır, 1991’de Kültürel Miras Varlığı olarak tescillenmiş olmasına karşın günümüzde üzüntü verici durumda. Manastır, deneyimli uzmanlar tarafından yürütülen ve gönüllü çalışmalara dayanan bir acil müdahale planı ortaya koyan Hispania Nostra tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösteriliyor. Hispania Nostra tarafından önerilen plan kapsamında, manastırı programa aday gösteren kuruluş farklı kademelerdeki kamu kurumlarının anıt eserin restore edilmesi için harekete geçirmeye ek olarak ülke genelinde benzer durumdaki eserler için bir örnek teşkil etmeyi hedefliyor.
İskoçya Edinburgh yakınlarındaki Mavisbank Evi, Birleşik Krallık
İskoç mimar William Adam ve evin sahibi Penicuik Sörü John Clerk tarafından tasarlanan Mavisbank (1726), İskoçya’daki erken dönem 18. yüzyıl mimarisinin en önemli örnekleri arasında yer alıyor. Sıradışı güzellikte bir görüntü oluşturan bir merkez blokuna ve iki yan kanada sahip olan yapı, esasen Palladyanizm akımı Kuzey Avrupa koşullarına göre uyarlanarak inşa edilen bir villa. Taşıdığı tarihi ve mimari öneme rağmen, Mavisbank Evi uzun süredir bakım görmemiş ve yıkılma riskiyle karşı karşıya. Yapının Mavisbank Trust tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültürel Varlık’ programına aday gösterilmesiyle birlikte ilgili yetkililerin mülkiyet ve erişim konusundaki zorlu sorunları çözmeye odaklanacakları ve kuruluşun binayı halka hizmet veren bir tesis olarak restore etmek üzere ekonomik açıdan uygulanabilir bir çözüm bulmaya yönelik çalışmalarına devam edebileceği umut ediliyor.