"Mikrokozmos: Öncesinden Bugüne DS Mimarlık'ın 30 Yılı" sergisinin ön gösterimi Deniz ve Sevim Aslan, PATTU Mimarlık'tan Cem Kozar ve Işıl Ünal ile Superpool'dan Selva Gürdoğan'ın ev sahipliğinde basının katılımıyla bugün Studio-X'te gerçekleşti.
Mikrokozmos, DS Mimarlık'ın 30 yıllık mesleki pratiğindeki üretimlerine ve bu üretimlerin arkasında yatan düşünce biçimlerine odaklanıyor. Kürasyonu ve tasarımı PATTU tarafından gerçekleştirilen sergide, ofisin işleyişi ve geçirdiği değişimler proje süreçlerine dair belgelerle bu süreçte yer alan kişilerin deneyimleri üzerinden aktarılıyor.
Cem Kozar, DS Mimarlık'ın nasıl bir yer olduğunu, peyzaja ve belgelemeye nasıl yaklaştıklarını DS'nin şimdiki ve eski çalışanlarıyla, projeye dahil olan diğer aktörlerle yapılan röportajlarla anlatmaya çalıştıklarını söylüyor. Kozar, Mikrokozmos'un 'işin mutfağının sergisi' olduğunu söylüyor.
Deniz Aslan, DS Mimarlık hakkında "Pragmatik bir durum olarak, iş yapma yöntemimizle ilgili, iki yapılı bir grubuz. Ayrıca hem profesyonel hem de yaptığımız deneylerle amatör ruhluyuz. Benim sevdiğim tam da bu" diyor. Bu çelişkinin aynı zamanda Türkiye'de iş yapma şekillerine de çok benzediğini söyleyen Aslan, mesleki hayatında proje üretim süreçlerini farklı dönemlere ayırıyor. İlk olarak Özal dönemindeki üretimlerinden bahsederek bu dönemi "yerinde düşünme, yerinde üretme" mantığının geçerli olduğu ve Türkiye'de yeni bilgi ve teknolojilerin üretime dahil olduğu bir süreç olarak tanımlıyor. Son dönem projelerini ise "seri üretim bandında hızlıca akan ürünler"e benzeterek kontrol edilemez ve algılanamaz bir hızda yapıldıklarını belirtiyor. "Tüm bu dönemleri deneyimledik ve bunların yanında üniversite benim için bir antidot oldu" diyen Aslan, mesleki hayatı boyunca üniversiteden ve gençlerden beslendiğini vurguluyor. Mikrokozmos için de "Serginin biraz arkaik bir havası var. Yeni işler pek yok. Bir mektup gibi, bir yandan da repertuarımızı taşıyor" yorumunu yapıyor.
Sevim Aslan, sergi üzerinden Türkiye'de belgeleme pratiğinin durumunu kendi deneyimleri ile aktarıyor. Sergide yer alan projelerden bahsederken, Hasanpaşa Gazhanesi ve Silahtarağa Eski Enerji Santrali üzerinden, endüstri mirasına konu alanların belgelenme ve korumalarına yönelik çalışmaların Türkiye’de aslında çok eskiye dayanmadığını örnekliyor. İşin keyifli kısmının, yapıyı dedektiflik yaparak keşfetmek olduğunu söyleyen Aslan, yeni teknik ve yöntemler deneyebileceği işleri tercih ettiğini belirtiyor. Eski ve mevcut yapı stoğunun korunması, belgelenmesi, yeniden işlevlendirilmesi konusunda bir kıyaslama yaparak staj döneminde bulunduğu Almanya ile Türkiye'deki arz-talep arasındaki uçurumun altını çiziyor.
Sergi ile başlayan sohbet DS Mimarlık'ın yeni kitabına (Atipik Bir Mimarlık Pratiği Olarak DS, Kır Resminden Peyzaja – Belgelemeden Korumaya) doğru evriliyor. Kitapta yer alan proje seçkisinden, Deniz Aslan'ın peyzaj kelimesini 'donuk' olarak, landscape kelimesini ise 'dinamik ve çoğulcu' olarak tanımlamasına, eğri yüzeylerin ölçüm tekniğinden, peyzaj mimarlığının ve mimarlık eğitiminin geleceğine, birlikte çalıştıkları mimarlardan, ofislerin işleyişine doğru uzanarak keyifli bir şekilde devam ediyor. Buluşma, serginin gezilmesiyle beraber sonlanıyor.
Sergiyi 4 Mart'a kadar Studio-X'te görmek mümkün. DS Mimarlık'ın kitabına buradan ulaşabilirsiniz.