Türkiye mimarlık tarihinin en önemli modern camii uygulamalarından birisi olarak kabul edilen Ağa Han ödüllü TBMM Camii Kompleksi’nin tasarımcılarından Can Çinici, ‘Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor’ programında Prof. Dr. Celal Abdi Güzer’in konuğu oldu.
‘Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor’a ulusal ve uluslararası alanlarda birçok ödüllü projeye imza atan Çinici Mimarlık Ofisi’nden ünlü mimar Can Çinici konuk oldu. Prof. Dr. Celal Abdi Güzer’in sorularını yanıtlayan Can Çinici, çocuk yıllarında adım attığı Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) meslekteki ilk yıllarına, babası Mimar Behruz Çinici’nin kendisine kattıklarından birlikte tasarladığı Ağa Han ödüllü Meclis Camii’nin proje sürecinde yaşananlara, mimarlıkta tasarım ve pratikten güncel mimarlık eğitiminin açmazlarına kadar birçok konuda önemli bilgiler verdi.
“ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde 1-2 yaşında fotoğraflarım var”
Mimarlığın hayatında çocukluktan itibaren önemli bir yer tutmaya başladığını, bundan da ebeveynlerinin mimar olmasının yanı sıra eğitim gördüğü Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin çok önemli bir etkisinin bulunduğunu kaydetti. Ünlü mimar; “ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde 1-2 yaşında fotoğraflarım var. İster istemez içinde doğduğum bir yapı. Okurken çok bir şeyin farkında değildim, benim için normal bir yerdi. Ama ondan sonra fark ettim; mesela Mimarlık Fakültesi, benim için bir içtir, dış değildir. Bir iç mekanın nasıl iyi oluşturulabildiği konusu bende yer ettiğini yıllar içerisinde anladım. Bu yapıya pozitif ve bir içbükey mekan olarak bakıyorum. İçine girmeden insanlar o binayı anlamaz ama gezerken içi insanı çarpar” diye konuştu.
“Cami projesinde babama çok şey borçluyum”
Türkiye mimarlık tarihinin en önemli modern camii uygulamalarından birisi olarak kabul edilen Ağa Han ödüllü TBMM Camii Kompleksini babası Behruz Çinici ile birlikte tasarlayan Can Çinici, projenin yapım aşamasında yaşadıklarını ise, şöyle anlattı: “Meclis Camisi projesinde babama çok şey borçluyum. Ben, orada tasarımdaydım. Resmen projeyi bana teslim etti. Ama bu teslimiyeti de bekliyordum. Çünkü okul sıralarında hiç hissettirmeden beni çok destekliyordu. Bana çok destek oldu. Hem fikren hem de bir projenin nasıl savunulabileceğini göstererek destek oldu. Bu bana büyük bir ders oldu.”
“Mimarlık pratiğini bir ilişki biçimi olarak görüyorum”
Mimarlık pratiğini bir ilişki biçimi olarak gördüğünü vurgulayan Çinici; “Mimarlığı projecilik ile eşleştirmenin sempatik bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bir işveren veya yatırımcı ile doğru ilişkiler kurup, projeyi son ana kadar olgunlaştırmayı daha doğru buluyorum. Proje, benim için baştan beri bitmiş, estetik bir bütün olamıyor. Muğlak bir şekilde başlayıp somut bir şekilde bitmesi gerekiyor. Hiçbir zaman ama ‘Ben bu projeyi alayım, yapayım’ gibi bir hayatım olmadı. Mimarlık pratiğini bir ilişki biçimi olarak görüyorum. İşverenlere karşı tutumunuzda proje ve mesleki çizginin olmaması gerekir ya da bu mesleki çizginin çok manipüle edilebilir olması gerektiğini düşünüyorum. Bunu da mimarın kontrolü tamamen kaybetmesi anlamında demiyorum. Yine son sözü elbette mimar söyleyecek, bünyeyi toplayacak yine mimardır. Ama ben basit bir binada bile birisinin görüşünü almakta çok heyecanlanıyorum” şeklinde konuştu.
Bolluca Pazar Yeri
“Tasarım koşullarını ön planda tutuyorum”
Çalışmalarında bitmiş projeden ziyade tasarım stratejisi ortaya koymayı tercih ettiğine dikkat çeken Çinici, şunları söyledi: “Tasarımın koşullarını ön planda tutan bir ilişki biçimim var. Kendi içinde mamur bir mimarı varoluşa sahip olduğunuzda, proje çok kırılgan oluyor. Hayata dokunamaması onu çok kırılgan yapıyor. Dolayısıyla birisi gelip onu çok kolayca bozabiliyor. Bitmiş bir tasarım ortaya atmaktan ziyade tasarım stratejisini ortaya koyuyorum.”
“Teklif projelerini mimarlık olarak görmüyorum”
Konuşmasında, projeler noktasında seçici davrandığını ifade eden Çinici; “Az sayıda proje yapmak ama bunları da layıkıyla yapmak istiyorum. Ofisimizin web sitesine koyamadığımız birçok proje var. Yaptığımız tüm projeleri siteye koymuyoruz. Teklif projelerini çok fazla mimarlık olarak görmediğimden, onları koymuyorum. Onlar bir el uzatmadır. Bazıları eğer bir ağırlığı varsa onları koyuyorum. Ama genellikle az sayıda iyi iş yaptığımı düşünüyorum ve iyi iş yaptıklarımı da koyuyorum” dedi.
“Bugün mimarlık öğrencisi olmak çok daha zor”
Söyleşinin sonunda ise Türkiye’deki günümüz mimarlık eğitimi hakkında bilgiler veren Çinici, şu anda mimarlık öğrencisi olmanın çok daha zor olduğunun altını çizdi. “Bugün öğrenci olmak, mimarlık pratiği yapmaktan daha zor bir iş” diyen Çinici, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu an ben öğrenci olmak istemem. Türkiye’ye özgü olmayan, tüm dünyanın problemi bu. Bu nedenle, son senelerde eğitimden elimi, eteğimi çektim. Varlığınız orada bir şovdan öteye gidemiyor. İnancınızı aktarmanızın, bu çoğullukta, bu imge bombardımanında, değerlerini tam olarak paylaşamadığınız veya ölçemediğiniz ortamda çok zor buluyorum. Hocalığı da öğrenciliği de…”
“Web sitesi hazırlamayı düşünüyorum”
Ofisindeki çalışma ortamı hakkında da bilgi veren Çinici, ofiste sayı çoğaldıkça iletişimin çok zorlaşmaya başladığını kaydetti. Çinici, bundan sonra yapmak istediği projeler noktasında ise, kendi çalışmalarının yer alacağı, fayda sağlayabilecek bir web sitesini hayata geçirmeyi düşündüğünü dile getirdi.