Katılımcı Mimarlık

Tuba Tellioğlu Şeren / 21 Şubat 2017
Atelier U20, Almanya’nın Mannheim şehrindeki eski Amerikan Spinelli Kışlası’ndan dönüştürülen mülteci kampı için mimarlık öğrencileri ve mültecilerle ortaklaşa çalışarak özgün mimari dile sahip bir sosyal merkez yarattı.

Eski Amerikan Spinelli Kışlası’na inşa edilen kampta, bürokratik prosedürler nedeniyle mültecilerin sadece temel ihtiyaçları karşılanabiliyordu. “Building Together – Learning Together” projesi ise izole edilmiş bir çevrede yaşamak zorunda olan mültecilerin sosyalleşmelerine imkan tanıyacak kamusal alanlar yaratmak üzere ortaya kondu. Bu proje kapsamında, TU Kaiserslautern Mimarlık Fakültesi’nden 18 öğrenci ve 25 mülteci bir araya gelerek bir sosyal merkez inşa ettiler. Böylelikle mültecilere kendi çevrelerini aktif bir biçimde şekillendirebilme ve yeni beceriler geliştirebilme olanağı tanındı. Mimarlık öğrencilerine ise mülteci krizine pozitif bir biçimde katkıda bulunma imkanı verildi. Geleceğin mimarları olarak öğrenciler, ilk bakışta bir mülteci kampı için lüks olarak nitelendirilebilecek ancak daha yakından incelendiğinde mimari kalitesi yüksek bir kamusal alan yaratma şansını yakaladılar.

Mültecilerle birlikte projenin ana hatlarını belirledikten sonra çok yoğun geçen bir yaz yarıyılı sonunda öğrenciler; projenin izinlerini, tasarımını, uygulama çizimlerini, görselleştirmesini ve maliyet analizini tamamladılar. Ağustos ayının ortasından Ekim ayının sonuna kadar öğrenciler mültecilerle birlikte çalışıp Spinelli Kışlası’nda birlikte yaşadılar. Bu, aralarında çok olumlu bir grup dinamiğinin ve yoğun bir çalışma atmosferinin gelişmesine olanak tanıdı.     

Yapının iç ve dış mekânları, dikkatlice tasarlanmış bir dizilimle birbirine bağlanmış ya da birbirinden ayrılmış. Ana yapının iki duvarı kuzeye doğru uzanarak her biri farklı karaktere sahip iki özel alan yaratıyor. Küçük nişlerle çevrili küçük alan bir dinlenme yeri ya da bir iç bahçe olarak kullanılabilirken diğer geniş avlu çeşitli sosyal etkinliklere ev sahipliği yapabiliyor.  

 

Bütün strüktürel elemanlar ve yüzeyler işlenmemiş ahşaptan yapılmış. İnşaat sürecinde parçaları nemden korumak ve sadece 6 hafta içinde imal edebilmek için büyük formattaki parçalar daha önceleri askeriyenin denetimindeki bir hangarda prefabrik olarak üretilmiş. Ahşap parçaların hafifliği daha büyük ölçekli parçaların rahat bir biçimde taşınmasına olanak sağlamış.

Yardımcı iş gücünden maksimum derece faydalanmak ve maliyeti düşürmek için inşaat sırasında büyük makinelerin kullanılması engellenmiş. Bunun yerine basit ve az malzeme gerektiren fakat yoğun iş gücü talep eden konstrüksiyonlar tercih edilmiş. Yatay ve dikey olarak birbirine eklemlenen kafes şeklindeki katman, çatı makasları ve duvarlar için son derece etkili bir destekleme strüktürüne dönüşmüş. İç mekanda doğal ışık oyunları yaratan bu sistem aynı zamanda yapıya özgün bir mimari ifade de kazandırıyor.   

 

Kaynak, Archdaily


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :