ICOMOS Türkiye, 18 Nisan Anıtlar ve Sitler Günü kapsamında yayınladığı bildirgede, turizm etkinliğinin yerel halkın günlük yaşamına müdahale etmemesi gerektiğinin altını çizerek "Haliç Tersaneleri, Salıpazarı Liman İşletmeleri gibi kültür varlıklarının özelleştirmeye konu olmalarının gerekçesi yoktur" dedi.
Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi - ICOMOS tarafından her yıl 18 Nisan'da kutlanan Anıtlar ve Sitler Günü’nün 2017 teması “Kültürel Miras ve Sürdürülebilir Turizm” olarak belirlendi. ICOMOS Genel Merkezi, bu temanın Birleşmiş Milletler'in 2030 yılı için kabul ettiği “17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi” bağlamında seçildiğini açıkladı. 169 alt hedef olarak taraf devletler tarafından kabul edilen bu BM belgesinin insan odaklı, dönüştürücü, evrensel ve bütünleşik bir yaklaşımla hazırlandığı belirtiliyor.
18 Nisan Anıtlar ve Sitler Günü mesajını “Kültürel Miras ve Sürdürülebilir Turizm” temasının ötesine taşıyan ICOMOS Türkiye, BM 2030 Yılı Belgesi'nin kabul ettiği “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi”nden ilham almayı ve Türkiye’de kültürel ve doğal mirasın sürdürülebilirliği konusunda aşağıdakiki başlıklara dikkat çekmeyi hedefliyor.
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi, 2017 yılı 18 Nisan Anıtlar ve Sitler Günü Bildirgesi:
Şehirlerin tüm yaşayanların ortak mekanı olduğu; kültürel ve doğal miras olarak ilan edilen, devlet tarafından koruma altına alınan varlıkların ve değerlerin tüm insanların müşterek varlığı ve değeri olduğu göz önüne alındığında bu müşterek varlıklar hakkında korumayı esas alan, şeffaf süreçlerde karar alınması gerekir. ICOMOS’un 2011 yılında yayımladığı Valletta Bildirgesi'nde de belirtildiği üzere; “Değişim tarihi kent ve kentsel alanların ekolojik bağlamlarının geliştirilmesi; hava, su ve toprak kalitesinin yükseltilmesi; yeşil alanlara ulaşılabilirliğin ve yayılmanın geliştirilmesi; doğal kaynaklara yersiz baskının önlenmesi için kullanılmalıdır”. Oysa; İstanbul’un kuzey ormanlarının içinden geçirilen 3. köprü, çevre yolları ve havaalanı, kentin en üst ölçekli onaylı plan kararını yok sayarak tamamlanmak üzere. Kıyıların kullanımının ve deniz canlılarının yaşam ortamlarının korunması her belgede yer almaktayken, İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nın kıyı çizgisini değiştiren Yenikapı dolgusu, Boğaziçi alanının özgün sınırları hiçe sayılarak gerçekleştirilmekte olan Kabataş dolgusu hiçbir gerekçeyle savunulamaz.
Çok katmanlı yerleşimlerin daha da dikkatle yaklaşılması gereken özel yerler olduğu göz önüne alındığında, tüm dünyanın ortak varlıklarının yer aldığı bu şehirlerde yapılacak müdahalenin kapsayıcı, ayrıntılı çalışmalarla gerçekleştirilmesi daha da büyük önem kazanmaktadır. Bu konuda yine Valletta Bildirgesi referans verilebilir: “Tarihi bir kent veya kentsel alanın korunması ve yönetimi, sürdürülebilir gelişme ilkeleri uyarınca, ihtiyat, sistematik yaklaşım ve disiplinle yürütülmelidir. Koruma ve yönetim, korunacak kentsel miras ögelerinin ve değerlerinin belirlenmesi için yapılacak çok disiplinli ön çalışmalara dayandırılmalıdır. … Bir tarihi kenti veya kentsel alanı etkin bir biçimde korumak için sürekli izleme ve bakım zorunludur”. Bu ortak varlıkların özelleştirmeye konu edilmesi ise kamunun bu varlıkların korunmasına öncelikle kaynak ayırmasını gerektirmektedir. Koruma ilkeleri ve uluslararası belgeler bu yönde karar ve tavsiyelerde bulunmaktayken Haliç Tersaneleri'nin, Salıpazarı Liman İşletmeleri'nin ve benzer birçok kültür varlığının özelleştirmeye konu olmalarının gerekçesi yoktur.
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi, 2017 yılı 18 Nisan Anıtlar ve Sitler Günü Bildirgesi'ni yine ICOMOS’un 2011 tarihinde kabul ettiği Valetta İlkeleri'nde yer alan Turizm başlıklı önerisiyle bitirmektedir: “…Turizm tarihi kentlerin gelişmesinde ve canlandırılmasında olumlu bir rol oynayabilir. Turizmin tarihi kentlerde gelişmesi, anıtların ve açık alanların iyileştirilmesi; yerel toplu(lukların)mun kimliğine ve geleneksel etkinliklerine saygı ve destek ile bölgesel ve çevresel karakterin korunması üzerine kurulmalıdır. Turizm etkinliği yerel halkın günlük yaşamına saygı göstermeli, müdahale etmemelidir. Çok büyük turist akınları, anıtların ve tarihi alanların korunması için bir tehlikedir. Koruma ve yönetim planları turizmin beklenen etkisini dikkate almalı ve süreci kültür mirasının ve yerel halkın yararına düzenlemelidir…”.
Anıtlar ve Sitler Günü üç kentte kutlanacak
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi, 2017 yılı Anıtlar ve Sitler Günü kutlamalarını Nisan ve Mayıs aylarında Adana, Bursa ve İzmir'de gerçekleştirecek. Bu illerde yaşayan ve görev yapan komite üyelerinin hazırladığı etkinliklere bölgedeki kamu kurumları, akademik birimler, meslek odaları ve sivil toplum örgütleri destek veriyor.