Garanti Bankası'nın kültür kurumu SALT'ın, geçtiğimiz Nisan'da kapılarını açan Beyoğlu binasının ardından, Galata binası da 22 Kasım 2011 itibariyle faaliyete geçiyor.
Açılış öncesinde yapılan bilgilendirme toplantısında konuşan Han Tümertekin, "2 bina 1 program" mantığıyla, SALT Beyoğlu'yla paslaşacak olan Galata binasının mimari duruşunu aktardı. Tüm konuşmacılar tarafından "araştırma ve fikir üretim merkezi" olarak tanımlanan SALT Galata, İstanbul'a hizmet vermenin yanında, Orta Doğu ve Balkanlar'ı da radarından ayırmayacak.
"SALT Araştırma" ya da kütüphane bölümü
Garanti Bankası'nın; güncel sanattan sosyal tarih ve ekonomi tarihine, mimarlıktan tasarım ve kent yaşamına kadar birçok alanda programlar gerçekleştiren kültür kurumu SALT'ın ikinci binası, yarın (22 Kasım 2011) kapılarını açıyor. İki binada ortak bir programı hayata geçirmek üzere tasarlanan SALT'ın ilk binası SALT Beyoğlu'nun ardından, Bankalar Caddesi'ndeki SALT Galata'nın açılmasıyla, Garanti Bankası, iki tarihi binada toplam 15 bin metrekarelik alanı kültür-sanatın hizmetine sunmuş oldu.
Karadere: "119 yıllık bu tarihi binayı tamamen İstanbullulara açıyoruz"
Açılış vesilesiyle yapılan basın buluşmasında konuşan SALT Yönetim Kurulu Başkanı ve Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere; Garanti Bankası'nın, ‘sorumluluğu'nun gereği olarak, bankacılığın yanı sıra, bireyin ve toplumun vizyonunu geliştiren alanlara uzun zamandır destek verdiğini hatırlatarak konuşmasına şöyle devam etti:
"Geçtiğimiz yıllarda, üstlendiğimiz misyonu bir adım daha ileriye taşıyarak sürdürülebilirliğini teminat altına aldığımız özerk kurumlarla, toplumun kültürel ve eğitsel birikimine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. 2006 yılında, kültür kurumlarımızı tek bir çatı altında özerk bir yapıya dönüştürme çalışmalarımız uzun bir süreçten sonra tamamlandı. SALT'ı kurarken ülkemizin kültür ve düşünce yaşamına uzun yıllar hizmet verebilecek bir kurum yaratmayı hedefledik. Oluşturulan yeni yapıya, ortak aklı esas alan bir yönetişim modeli önerdik.
SALT, farklı disiplinlerin ortak bir yönetim ve program altında bir araya gelerek, sanat üretimine geniş mekanlar sunmak, kültürel hafızayı korumak ve topluma kazandırmak amacıyla kuruldu. SALT Beyoğlu ve SALT Galata ile, İstanbul'un bu tarihi bölgesinde toplam 15 bin metrekarelik alanı kent yaşamına kazandırmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Daha önce Osmanlı Bankası Müzesi binası olarak faaliyet gösteren 119 yıllık bu etkileyici yapı , bugüne kadar, banka şubesi, bölge müdürlüğü ve müzeyi bünyesinde barındırdı. Bugün artık bu değerli mekanı da, tümüyle kültür-sanata ve İstanbullulara armağan ediyoruz" dedi.
Benaroya: "Çok sesli ve düşünce üreten bir bina amaçladık"
Basın buluşmasında söz alan SALT İletişim ve Yönetim Direktörü Sima Benaroya, "Kapılarını 1892 yılında Osmanlı Bankası Genel Müdürlüğü olarak açan bu görkemli tarihi binayı, günümüzün ihtiyaçlarına cevap veren bir kültür kurumuna dönüştürmek, üzerinde özenle çalışılan çok heyecanlı bir süreç oldu. SALT'ın hayata geçmesi için birçok kişi hep birlikte çok emek verdik. Alışılmadık bir yol izleyerek, bu binanın, SALT'ın çok sesli duruşunu yansıtmasını istedik. SALT Galata, salt bir sergi kurumunun ötesinde, öncelikle araştırma imkânlarıyla ve oditoryumuyla ‘düşünce üreten' bir kurum olmayı hedefliyor" dedi ve SALT Galata'yı oluşturan bölümlerin nasıl işleyeceğine dair bilgi verdi.
Kortun: "Araştırmaya odaklanan ve bölgesini ciddiye alan bir program kurguladık"
SALT'ın yeni bir anlayışla kurulduğunu vurgulayan SALT Araştırma ve Programlar Direktörü Vasıf Kortun ise, "SALT sabitleşmiş kalıplar yerine, araştırma, paylaşma ve birlikte yeni fikirler üretmeye odaklanıyor. Bir program fabrikası gibi işleyen SALT Beyoğlu'nun ardından, SALT Galata'nın araştırma ve paylaşma kapasitesiyle devreye girmesi sonucu misyonumuz tümüyle görünür olacak" dedi. SALT Galata ile çok parçalı ama entergre bir program peşinde olduklarını söyleyen Kortun, binanın yerinin ve duruşunun programı da şekillendireceğini dile getirdi:
"İstanbul'a hizmet ederken, bölgeyi (Orta Doğu ve Balkanlar) de ciddiye alan bir program kurguluyoruz. Programımız öncelikle araştırmaya dayanıyor, 'blockbuster' etkinlikler yapmıyoruz. Yakında, AKM ve Taksim Meydanı ile ilgili bir araştırmaya başlayacağız. Görseli az, içeriği ağır bir program olacak" dedi.
Mimarı, SALT Galata'yı anlatıyor...
SALT Beyoğlu ve SALT Galata'nın mimari ve yeniden işlevlendirme projesinin liderliğini yürüten Han Tümertekin, Karadere'nin ardından yaptığı konuşmada; "Öncelikle yapının mimarı Alexandre Vallaury'e teşekkürlerimi sunuyorum. Böylesine nitelikli bir esere imza atması işimi gerçekten kolaylaştırdı" dedi ve SALT Beyoğlu ile birlikte "2 bina 1 program" şeklinde işleyecek SALT Galata'nın proje sürecine dair ayrıntılı bilgiler verdi.
SALT Galata'ya dönüşene dek binanın mekânsal kurgusunun sadece bankada çalışanlara göre düzenlendiğine dikkat çeken Tümertekin, dönüşüm projesinde gerçekleştirilen temel müdahalenin, tek bir asansör ile sınırlı olan düşey ulaşımı geliştirip, yeni bir dolaşım şeması hazırlamak olduğunu söyledi.
Yapının orijinal kalitelerine ulaşmak için de belli müdahalelerde bulunduklarını aktaran Han Tümertekin, bu arındıramlara yeni işlevlerin ve ek binanın eklenmesiyle birlikte "ekiyle çalışan bir bina" yarattıklarını belirtti.
Diğer bir temel müdahalenin, binayı şehre açmak amacıyla, Haliç'e bakan bir boşluk yaratmak olduğunu ekleyen Tümertekin, öte yandan iki yeni asansör kulesi ile binayı mümkün olduğunca saydamlaştırarak içini görünür kıldıklarını, hatta bu kulelerin belli noktalarından da Haliç'i izleme fırsatı sunduklarını vurguladı.
Binanın tasarlandığı günkü ışığa kavuşması için eski camekânı yeniden eklediklerine de dikkat çeken mimar, ayna sistemi ve cam paneller yardımıyla, maksimum günışığını en ekonomik şekilde binanın tam ortasına taşıyabildiklerini ifade etti.
Panellerin üstten ve alttan görünümü
Sonraki sayfada: "Projeye başlarken romantikliğe varan bir hissetme sürecim oluyor" >>>