Türkiye'nin Antik Kentleri Sanal Mimarlık Müzesi'nde

mimarizm.com / 13 Haziran 2014


Orta Akdeniz Bölgesi, Aspendos su kemeri


Türkiye'nin gezilip görülmeye değer 118 antik kentinden seçilmiş kareler, Sanal Mimarlık Müzesi'nde ziyaretçilerini bekliyor.


Sanal Mimarlık Müzesi bu sergisinde, araştırmacı yazar Yaşar Yılmaz'ın 3,5 yıl boyunca tek tek yerinde inceleyip fotoğrafladığı 118 antik kentten seçkiler sunuyor. Yazarın "Türkiye'nin Antik Kentleri" adlı sergiye kaynaklık eden kitabı, YEM Yayın tarafından 2014 yılında Türkçe ve İngilizce olarak iki ayrı dilde yayımlandı.



İç Anadolu – Batı Karadeniz Bölgesi, Mastris


Türkiye'nin Antik Kentleri ve Ancient Cities of Turkey adıyla yayına alınan sergiler, Yaşar Yılmaz'ın aynı adlı rehber kitaplarından yararlanılarak hazırlandı. Sergi, tüm Anadolu ve Trakya'ya yayılmış 118 antik kentten, kısa süreli yolculuklarla birbirine bağlanabilecek bir ulaşım düzenine ve topografyaya uyarak, sekiz bölgede alfabetik olarak özel bir seçki içeriyor.

Anadolu ve Trakya antik kentler yönünden oldukça zengindir. Anadolu'nun Asya ile Avrupa arasındaki köprü konumu bu tarihsel zenginliğin ana etkenlerindendir. Bu coğrafyada görülen şaşılası eskilikte ve farklılıkta tarihi yerleri başka bir coğrafyada görmek pek de olanaklı değildir. Sergiye konu olan antik kentler, tarihi kaynakların da desteğiyle ortaya çıkan kısa, öz ama doyurucu metinler, özgün fotoğraflar ve kısa yol tarifleri eşliğinde sunuluyor. Antik kentlerin pazaryeri, çeşme, tiyatro, hamam gibi kent çekirdeğini oluşturan önemli yapılarının yanı sıra önemli tarihi kişiliklerine, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi vb. temel özelliklerine değiniliyor.



İç Ege Bölgesi, Aphrodisias


"Marmara" bölgesi ile başlayan sergide, Ege bölgesi "Ege", "İç Ege", Güneybatı Ege"; Akdeniz bölgesi "Batı Akdeniz", "Orta Akdeniz", "Doğu Akdeniz" olarak üçer bölüme ayrılırken, "İç Anadolu-Batı Karadeniz" sekizinci bölgeyi oluşturuyor.


Antik çağlardan günümüze su dersleri

Sergi eşliğinde antik kentleri gezen ziyaretçilerin, bu topraklarda yaşamış insanların binlerce yıl önce ürettiklerini; kent planlarında, yer seçiminde, kalıntılardaki mimari elemanlarda, yontularda göreceğini belirten Yaşar Yılmaz şunları söylüyor:

"İlk çağda kentlerin, can güvenliği nedeniyle, ulaşımı güç zirvelerde kurulduğunu, ancak imparatorluklar döneminde, güvenliğin sağlanmasıyla kentlerin ovalarda geliştiğini biliyoruz. Zorunluluk nedeniyle dağların kayalık, kıraç doruklarında kurulmuş kentlerin su kaynaklarından uzak olduğu bir gerçek. Bu sarp yerlerdeki su kültürünün nasıl işlediği; kentin su gereksinimini aylarca karşılayacak çözümün ne şekilde sağlandığı; yağmur sularının damla ziyan edilmeden özel tecritli kuyularda bozulmadan saklanışı Selge, Sillyon, Aigai, Termessos ve daha pek çok kent gezilirken incelenmelidir. Günümüzde su kaynaklarının hızla tükendiğini düşünürsek, geleceğimiz için bu kentlerin bize öğreteceği çok şey olduğunu görürüz. Ephesos'ta, Perge'de, Phaselis'te hamamların ısınma teknikleri, kanalizasyonun gelişmişliği gözden kaçırılmamalıdır."



Marmara Bölgesi, Kyzikos


Tarih ve arkeoloji severler için hazırlanan sanal antik kent turu, www.mimarlikmuzesi.org ve www.archmuseum.org adreslerinden Türkçe ve İngilizce olarak izlenebilir.


Yaşar Yılmaz hakkında:

1949 yılında Adana'ya bağlı Tufanbeyli'de doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. İTÜ Öğrenci Cemiyeti Başkanlığı yaptı. Mesleğiyle ilgili bir ilk ve 68'li ruhunu en iyi yansıtan örneklerden olan "Hakkâri'deki ZAP Suyu Üzerine Devrimci Gençlik Köprüsü" eyleminin örgütlenmesine ve bitirilmesine öncü oldu. Yaşamını konu alan Sanık kitabından sonra 1975'te Söz Sanığın kitabı Güney Yayınları tarafından yayımlandı. Araştırmalarına Avni Arbaş ile gerçekleştirdiği Baş Kaldıran Atların Ressamı Avni Arbaş adlı söyleşi kitabıyla adım attı. Bu çalışmada, 20. yüzyıldaki aydınların İstanbul ve Paris'teki yaşamlarından kesitler, Can Yücel'den Fikret Mualla'ya, İlhan Koman'a uzanan ilginç anılar yer aldı. Ayrıca resme yeni başlayan genç ressamlara Arbaş'ın öğütlerini aktardı.

Mesleğini ve araştırmacı ruhunu en iyi yansıtan "antikçağda akustik ve ses dağılımı" konusu, bir antik tiyatroda konser izlediği sırada ilgisini çekti. Bu soruya yanıt aradı ve bu konuda günümüze bir bilgi ulaşmadığını öğrenince kendisi araştırmaya karar verdi. Romalı mühendislerin "bronz küreler" yerine "sırtlı koltuklar"ı orta yola yerleştirerek sesin açıkhavada iletilmesini sağladıklarını ve ilk tiyatronun "Antik Yunan" dönemine değil, "Erken Dönem" medeniyetlerine ait olduğunu, "taş değil ahşap" olarak inşa edildiklerini, yaptığı çalışmalarla ispatladı. Yılmaz'ın bu çalışmaları yurtdışında ilgi gördü ve konuşmacı olarak davet edildi. Araştırmalarını, hazırlanması 3,5 yıl süren Anadolu Antik Tiyatroları adlı kitabında okuyucularıyla paylaştı. Son 5 yılını yakın zamanda YEM Yayın'dan çıkacak olan Anadolu'nun Gözyaşları kitabının hazırlanmasına ayırmıştır. Bu çalışmayla son 150 yılda Anadolu'dan yoğun eser taşımış ülkelerden Almanya, Fransa, İngiltere, Avusturya, Yunanistan başta olmak üzere Avrupa ve Amerika'daki müzelerde araştırmalar yaptı.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :