Yoksa Koolhaas'ın Egosu Sears Kulesi'nden Bile Yüksek Mi?

E. Seda Kayım / 12 Eylül 2008

M.R: Yazarlar daima geriye dönüp daha eserlerinde daha fazla revizyon yapmış olmayı dilerler. Üstünden bu kadar sene geçtikten sonra kütüphaneyle ilgili farklı yapmış olmayı dilediğiniz bir şey var mı?

R.K: Ah, evet. Sanırım bir noktada yönlendirmenin geliştirilmiş olabileceğini hissettik ve bununla ilgili birkaç fikrimiz vardı. Saklanmış olan bir takım düşey sirkülasyon elemanlarımız vardı ve onları nasıl olup da daha çok ortaya çıkarabileceğimizi, daha şeffaf hale getirebileceğimizi düşünüyorduk. Dolayısıyla sanırım bu anlarda daha fazlasını yapmış olabileceğimizi düşündük.

M.R: Gelecekte kütüphane üzerinde çalışma fırsatınız olacak mı?

R.K: Bilemiyorum. Aslına bakarsanız bunun üzerine hiç konuşmadık ama bir noktada bunun gerekli olabileceğini, daha doğrusu zorunlu olacağını düşünüyoruz.

 

M.R: Binaya hiç girmemiş ve dünyaya yeni inmiş bir uzaylıya – ya da; binaya henüz girmemiş, vergisini ödeyen Seattle'lıya "Kitap Spirali"ni nasıl anlatırsınız?

R.K: Vergisini ödeyen ve binayı görmemiş her hangi birisi kaldı mı ki?

M.R: Söylemeye çekiniyorum ama ben de daha ilk kez geçen hafta gittim.

R.K: İçeri ilk kez geçen hafta girdin ve sen bir Seattle'lısın; öyle mi?

M.R: Bana kendimi kötü hissettiriyorsunuz...

R.K: Peki ketumluğunu ne açıklıyor?

M.R: Hiçbir geçerli, yetişkin cevabım yok.

R.K: Geçersiz bir cevap bile ilginç olabilirdi. Kütüphanelerden sıkıldım?

Her neyse, temel olarak "Kitap Spirali" tipik kütüphanelerin hüznünü geçiştirmenin mimari bir yöntemi idi. Tipik kütüphanelerde her şey belli sayıda bölüme ayrılmıştır ve bu bölümlerin "Beşeri İlimler", "Bilimler", falan filan feşmekan şeklinde son derece sıkıcı isimleri vardır. Biz, bu kategorilerin bir kütüphaneyi bölümlemek için en heyecan verici ve teşvik edici kategoriler olmadığına karar verdik. Bu, bize bölüntülenmemiş bir kitap dizgesi kurma fırsatı verdi. Aslında tabii ki bölümler mevcut ve her türlü kataloglama sistemi görevini yerine getiriyor; ama amaç bütün, kesintisiz bir silsile yaratmaktı. Diğer bir sebebi de; kütüphanelerde kazalar olur. İnsan kendini beklemediği yerlerde bulur ve kendini aslında hedeflemediği kitaplara bakarken bulur. Bu yüzden neredeyse bir tür keyfilik, tesadüfilik yaratmak istedik – ya da bir tür kentsel yürüme deneyimi; Rotterdam'da olduğu gibi çok verimli, sınırlı varışlara doğrudan hedefli...


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :