Mimarlık eğitiminin “iki boyutlu” haline bir anlamda alternatif geliştirmeye çalışan Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı’nın, Viyana ve Chicago deneyimleri, öğrencilerin deyimiyle “post-modern” bir süreçten geçerek “iki boyutlu” bir hal aldı ve bir sergiye evrildi.
Viyana, Breite Gasse
Fotoğraf: Cemal Emden
Mimarlık eğitiminin "iki boyutlu" haline bir anlamda alternatif geliştirmeye çalışan Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı'nın, Vitra sponsorluğundaki Viyana ve Chicago deneyimleri, öğrencilerin deyimiyle "post-modern" bir süreçten geçerek yine "iki boyutlu" bir hal aldı, bir fotoğraf sergisine evrildi. Ama öğrencilerden, öğretim üyelerinden ve Vitra temsilcilerinden oluşan gezi ekibinin ortak algısı ve Cemal Emden'in gözü ile...
Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı Yürütücüsü Prof. Dr. İhsan Bilgin, Doç. Dr.Tansel Korkmaz ve Doç Dr. Sibel Bozdoğan ile 2006 yılında gerçekleştirilen Viyana ve 2007 yılında gerçekleştirilen Chicago gezilerini, bu iki metropolün birbirini kestiği noktaları, aykırı durumları, gezinin sergiye evrilme sürecini ve İhsan Bilgin, Tansel Korkmaz, Sibel Bozdoğan ve Günkut Akın'ın küratörlüğünde gerçekleştirilen Sibel Bozdoğan'ın deyimiyle hiç bir şey empoze etmeye çalışmayan "Viyana-Chicago: Metropol ve Mimarlık" sergisini konuştuk.
İhsan Bilgin, Tansel Korkmaz, Sibel Bozdoğan, Birgül Yavuz (sağdan sola)
Neden Viyana ve Chicago?
İsterseniz en başından, gezilerden başlayalım...
İhsan Bilgin: Master programımızda modern mimarlık tarihi ile kültürünü çeşitli açılardan konu edinen çok sayıda ders var. Fakat iki tane dersimiz; "İstanbul" ve "Dünya Kentleri" dersleri ağırlıkla yerinde görmeye dayanıyor.
İstanbul dersi, atölyedeki seminerlerin dışında, haftalık geziler şeklinde yürütülüyor. İstanbul'un Bizans'tan başlayıp bugüne kadar kesitleri alınıyor. O daha ziyade bir iz sürme dersi.
"Dünya Kentleri" dersinde ise modern metropollere, mimarlığa, 19. yy başından itibaren bugüne kadar olan modern döneme konsantre oluyoruz.
"Metropol" kavramı üzerine mi odaklanıyorsunuz?
İhsan Bilgin: Evet, bir metropol seçiyoruz ve bu metropolü iki açıdan inceliyoruz. Bir yandan makro-formunun nasıl oluştuğunu, nasıl değiştiğini, hangi eşiklerden geçtiğini ve hangi gündemlerin konusu olduğunu araştırıyoruz. Diğer yandan da özellikle modern mimarlık kanonuna dahil olduğunu düşündüğümüz mimari ürünleri, yerleşmeleri konu ediyoruz. Bu iki kanal bazen birbiriyle kesişiyor. Modern mimarlık kültürü, kentlerin tarihleri ile boğuşarak şekillendiği için birbirleriyle temas edebiliyorlar. Bazen ise çok ilgisiz yollar izliyorlar.
Sonuç olarak; diğer derslerde çeşitli şekillerde gündeme gelmiş konular gerek kent, gerekse de tekil yapı ölçeğinde, seçilen kentin imkanları üzerinden bir kere daha çalışılmış oluyor.
İhsan Bilgin ve Tansel Korkmaz
Peki, gezi programına neden Viyana ve Chicago ile başladınız?
İhsan Bilgin: Viyana da, Chicago da birer metropol her şeyden önce. Sonra ikisi de hem modern mimarlık tarihi, hem de kentleşme tarihi yazımında başrol oynamış yerler arasında bulunuyorlar. Üstelik de "okunaklı" şehirler.
Tansel Korkmaz: Derslerimizde modernizmin çok farklı yüzlerinin olduğunu vurguluyoruz. Bu anlamda Viyana ve Chicago, farklı yüzleri görmek açısından da paradigmatik şehirler. Viyana köklü bir tarihi ve kent kültürü olan bir şehir. Modern, orada bu tarihle didişerek kendini kurmuş. Ve bu tarihin yükünden kurtulma çabaları bir coşku olduğu kadar endişe ve hüzün kaynağı da olmuş. O yüzden Viyana modernitesi çok katmanlı, derin ve daha kompleks. Chicago ise tipik bir Amerikan modernleşmesi: gerçekten sıfırdan başlayan, enerjik ve pragmatik. Farklı modernite deneyimlerini izleyebilmek açısından çok öğretici iki şehir Viyana ve Chicago.
Sibel Bozdoğan
İhsan Bilgin: Evet, Viyana ve Chicago, o zıtlığı da iyi anlatıyordu.Chicago'nun Amerikan tarihi içinde özel bir yeri var. Tarihi, Amerika'nın doğu yakasındaki şehirlere göre daha geç başlamasına rağmen, 19. yüzyılın ortasında birdenbire mimarlık tarihinde gündem oluşturacak şekilde gelişiyor. O yüzden de hep kaydı tutulmuş bir şehir.
Sibel Bozdoğan: İhsan'ın dediği gibi Chicago'nun Amerika içinde de bir öncülüğü var. İşin ilginç yanı ise Chicago'nun tarihsel olarak Avrupa modernizmine de öncülük etmiş olması. Kendisi bunu teorik hale getirmemiş, ama Chicago'daki kentleşme, endüstrileşme ve ticari yapılar Avrupa modernizmini etkilemiş. Hatta bizzat Viyanalı mimarların kendileri Chicago'ya referanslar yapmış.
Ayrıca Tansel'in "paradigmatik" dediği bu şehirlerin, gündem yaratmış olduklarını vurgulamak istiyorum ben de. Modern mimarlıkta başka çok önemli şehirler de var tabi, ama bu iki şehir, Viyana Okulu ve Chicago Okulu olmak üzere iki ünlü okulu yaratmış. Modern hareketin mimarlıkta, sanatta konsantrasyonu söz konusu. Dolayısıyla, bence de iki şehir çok doğru birer başlangıç noktası.