"Adliyeler mekan olarak incelenirken, ilk olarak adliyenin sadece yargı hizmetine tahsis edilmiş müstakil bir bina mı yoksa bir çok kamu hizmetinin bir arada görüldüğü bir bina mı olduğuna bakılmıştır. İncelenen on adliyenin çoğu müstakil bir binada faaliyet göstermektedir. Buna karşın Gaziosmanpaşa ve Adalar adliyelerinin bir çok devlet kurumunun bir arada olduğu binalarda hizmet verdikleri, Şişli adliyesinin bir binasının girişinde ise ticari dükkânların olduğu gözlenmiştir.
Adliye binalarının çoğu hem dış hem de iç cephe açısından incelenmiş, temiz ve bakımlı bulunmamıştır. Örneğin dış cephelerin genelde bakımsız, kararmış ve boyasız olduğu görülmüştür. Diğer yandan dört ayrı binada faaliyet gösteren Kadıköy ve üç ayrı binada faaliyet gösteren Üsküdar adliyelerinin tüm binalarının temiz ve bakımlı olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla her bir adliyeye farklı kaynak ayrılıyor olması bu farka ilişkin açıklama olabileceği gibi oldukça iyi durumda oldukları gözlemlenen bu adliyelerin bakımından ve temizliğinden sorumlu olan başsavcıların da bu görüntüde katkılarının olduğu düşünülebilir. En bakımlı adliyelerin ise, belki de yeni oldukları için Küçükçekmece ve Sultanbeyli adliyeleri olduğu görülmüştür.
Diğer yandan adliyelerin iç mekânına ilişkin olarak ise camların birçok adliyede dışarının görülmesine izin vermeyecek derecede kirli olduğu gözlenmiştir. Genel bir çöp kutusunun yokluğu birçok adliye için söz konusudur. "Sigara içilmez" yazılarına rağmen, yerlerde zaman zaman izmaritler görülmüştür. Diğer yandan mekanlarda çöp görülmese de özellikle pervazlara, yerlere ve etrafa toz hakimdir. Adliye koridorlarının yer yer dar olduğu, buna rağmen koridorların kısmen ardiye amaçlı kullanıldığı (örneğin dosyalar, eski daktilolar, dosya dolapları ya da sıralar / banklar konularak) gözlenmiştir. Adliyeler arasından özel olarak göze çarpan örnekler vermek gerekirse, Eyüp adliyesinde yerdeki paspaslar tozlu ve eskiyken, Bakırköy Ceza adliyesi duvarında ayak izleri görülmüş, Gaziosmanpaşa'da koridorlardaki tahta bankların üzerinde boş çay bardakları hatta bahçedeki bir çöp kutusunun içinde çakı bile görülmüştür.
Gözlemler sırasında Kadıköy ve Üsküdar adliyeleri yine iç mekanların temizliği ile öne çıkmıştır. Hatta Kadıköy adliyesinde çöp kutuları yerine geri dönüşüm kutuları görülmüş, ancak bunların amaçlarına uygun kullanılmadıkları da gözlenmiştir. Keza Küçükçekmece adliyesinde de çöp kutularının içinde poşetler olduğu görülmüştür. Vatandaşlar için ayrı bir bekleme odasına hiç bir adliyede rastlanmamış, ancak var olan bekleme koşulları açısından farklılıklar olabildiği gözlenmiştir. Örneğin Şişli adliyesi koridorlarında üstü kazılmış, şekiller çizilmiş banklar varken, Sultanbeyli adliyesinde ise deri kaplı rahat sandalyeler göze çarpmıştır.
Diğer taraftan adliyelerin hemen hemen hepsinin floresan ışığıyla aydınlatıldığı, bazı lambaların ampulünün olmadığı ve adliyelere genel olarak karanlık-loş bir havanın hâkim olduğu görülmüştür.
Yerleşim ve Duruşma Salonları
* Mahkemelerin % 76.3'ünün kendisine ait bir duruşma salonu vardır ve duruşmalar orada yapılmaktadır.
* Mahkemelerin % 12.3'ünün duruşma salonu yoktur ve duruşlar hakim odasında yapılmaktadır.
* Mahkemelerin % 5.3'ünün duruşma salonu yoktur ve duruşmalar başka mahkemenin duruşma salonunda yapılmaktadır.
* Mahkemelerin % 6.1'inin duruşma salonu yoktur ve duruşmalar hakim odası veya başka mahkemenin duruşma salonu olmayan başka bir yerinde (yazı işleri odası ve benzeri) yapılmaktadır.
İncelenen mahkemelerin:
* % 82,5'inde hakim odası, yazı işleri ve duruşma salonunun birbirine yakın
* % 17,5' inde ise uzak olduğu tespit edilmiştir.
Bu durum, özellikle mahkemedeki işleyiş hakkında bilgi sahibi olmayan vatandaşlar için duruşma salonu, hakim odası ve yazı işleri arasındaki trafiği daha da korkutucu hale getirebilecek bir noktadarın.
Aynı zamanda adliyelerin:
• % 70'inde duruşma salonuna herkesin aynı kapıdan girdiği,
• % 30'unda ise farklı girişlerin olduğu görülmüştür.
Ancak bu girişler daha çok hakimler için söz konusudur; aralarında tartışma çıkabilecek tanık, sanık ve mağdurlar ya da davalı ve davacılar için değildir. Diğer yandan adliyelerin hiç birinde bir bekleme salonu bulunmamaktadır. Bu da keza mahkemeye gelen taraflar için mahkeme kapısında bekleme ve karşı taraf ile aynı mekanda bulunma durumunu da beraberinde getirmektedir. Aşağıda da değinileceği üzere duruşmaların çoğunlukla zamanında başlamadığı göz önüne alınacak olursa, bekleme salonunun olmaması vatandaşların ayakta kalmasına neden olmaktadır.
Diğer yandan, savcı ve hakimlerin çalışma mekanlarının çoğunlukla ayrı olduğu da görülmüştür. Bu durum, Avrupa Komisyonu Ziyaret ve İstişare raporlarında sıkça dile getirilen ve adil yargılanma bakımından hakim-savcı birlikteliğini azaltan iyi yönde bir gelişme olarak görülebilir. Ancak savcıların odalarında zaman zaman hakimlerinkinde bulunmayan özelliklerin bulunduğu da gözden kaçmamıştır. Örneğin yerde kırmızı hali olması, aydınlatma bakımından bariz farklar, kapıların farklılığı ve çiçekler gibi. Savcılar ve hakimlerin çalışma mekanlarındaki bu fark, savcıların hakimlere oranla daha ayrıcalıklı bir durumda oldukları gibi bir görüntü yaratması açısından endişe vericidir.