Wall Street işgali dünyada dalga dalga yayılırken İstanbul da ayaklanmaya katıldı. Ayaklan İstanbul Hareketi Taksim'de Gezi Parkı'nda toplandı. Çoğu birbirini tanımayan yaklaşık yüz kişi ortak paydalarını konuştu; işgali, eylemleri, sokakları tartıştı.
Occupy İstanbul (İşgal İstanbul) ya da artık yaygınlaşmaya başlamış yerel ismiyle Ayaklan İstanbul Hareketi bugün (30 Ekim) Taksim'de toplandı.
İnternet üzerinden yapılan çağrıda lidersiz, barışçıl ve katılımcı bir direniş hareketinin yaratacağı eylemlerin başlangıcı olarak duyurulan toplantı Taksim Gezi Parkı'nın girişinde başladı, parkın içlerinde devam etti.
Açıkhavada dört saate yakın konuşan topluluk birbirini tanımayan insanlardan oluşuyordu. O kadar ki buluşma yeri tam olarak belirlenmeden toplanmaya çalışan topluluğa katılmak için gelenleri Taksim civarından toplamak için ikişer üçerli gruplar nöbetleşe Taksim'de tur attı. Sonunda yaklaşık 70 kişi toplandığında Gezi Parkı'nın girişinde ağaçlar altında küçük gruplar halinde başlamış olan konuşmalar toplu bir açıkhava oturumuna dönüştü.
Katılımcıların çoğunluğu gençlerden oluşuyor gibi görünse de yaş ortalamasını yükseltenlerin sayısı az değildi. İspanya, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi farklı Avrupa ülkelerinden katılımcılar da vardı. Geldikleri ya da bulundukları ülkelerde katıldıkları "Occupy/İşgal" eylemlerinde ya da benzer oluşumlarda edindikleri tecrübeleri grupla paylaştılar.
Resmi ve sivil polislerin zaman zaman uğradıkları toplantıda her seferinde birkaç kişi bilgi vermeye çalıştı, ancak özellikle başlarda kimsenin kimseyi tanımadığı grup hakkında istenen bilgileri vermek güç oldu. Kimsiniz, dendiğinde herkes birbirine bakıyordu, sonunda biri "uygun" cevabı buldu: Yüzde 99'uz.
"Yüzde 99"a ne istedikleri sorulduğunda ne istemediklerini anlattılar. Pek sık görülmeyen bir rahattlıkta geçen polisle konuşma, eylemcilerin memurları toplantıya davetiyle bitti.
Zaman zaman 100 kişiye kadar çıkan grupta ilk söz alanların ardından, isteyenlerin oraya gelmeye neden ihtiyaç duyduğunu anlatmasına karar verildi. Çoğunluğun kapitalizm karşıtı olduğunu vurguladığı konuşmalarda özellikle tüketim toplumunun artık kendilerini tükettiği anlatıldı. Yönlendiricinin olmadığı ama pek de aksamayan "sohbet" zaman zaman çevreden geçenlerin de katılmasıyla dertleşmeye dönüştü. Sivas'ta yaylada boş toprağı olduğunu, isteyene orayı verebileceğini söyleyen de çıktı, yolunu değiştirip bir süre dinlediği konuşmalardan teşekkür ederek ayrılan da...
Gezi parkının içlerinde fıskiyeli havuzun yakınındaki bir merdiveni "agora"ya çevirerek toplantıya devam eden grup işgal eyleminin ne demek olduğunu; yeri, zamanı, niteliğini de tartıştı, kendi içlerinde bir yaşam biçimi olarak antikapitalist bir direnişin nasıl olacağını da, eylemlerinin mutlaka sokaklarda olması gerektiğini de...
Bugünkü toplantının sonunda Almanya, Amerika ve İspanya'dan hareketin içinden insanlara ulaşıp karşılıklı bilgi aktarımını sağlamak için gönüllü olanlar ve küçük çalışma grupları oluşturmak için harekete geçenler oldu. Buluşmaya Almanya'dan katılan Chiristina bir tiyatro çalışma grubu başlattı ve bir grup insan şehrin çeşitli mekânlarında sergilenecek küçük bir sokak oyunu üzerine çalışmaya başladı. Fatoş'adlı bir katılımcının kendi elleriyle topladığı ve yetiştirdiği otlardan yaptığı çaylar içildi. Toplantıya katılmaya karar veren bir sokak köpeği beslendi.
Ortak bir metin hazırlanması için erken olduğuna karar verildi. Hazırlanacağı zaman da bitmiş bir manifesto değil, sürekli geliştirilecek ucu açık bir metin olmasına karar verildi.
Ayaklan İstanbul eylemcileri bir sonraki buluşmada görüşmek üzere sessiz ve barışçıl biçimde dağıldı. (YY/HK)
Haber: Yüce Yöney, bianet.org, 30 Ekim 2011