Bilgisayar demek, büro demek
04 Mart 2009
Kırk yılı aşkın bir zamandır mimarlık yapan biri olarak, büro kavramının yaşadığı değişiklikten biraz bahseder misiniz?
1966'dan beri mimarlık yapan biri olarak, büronun geçirdiği tüm evrim sürecini yaşadığım için, "büro" kavramının anlam değiştirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Başkasının bürosunda da çalıştım, büro sahibi de oldum. 30 senedir kendi büromu yönetiyorum. Bütün bu süreçte neler oldu, neler...
Ben İsveç'ten Türkiye'ye döndüğümde yani 1978 yılında büroda her şey el ile çiziliyordu. O zaman şimdiki teknikler yoktu tabi. Ozalit döneminde perspektif yaptırırdık. Güney'de bir alışveriş merkezinin perspektifini yağlı boyayla yapmıştık. Perspektifi öyle gönderemeyeceğimiz için de yağlı boyanın resmini çekmiştik. (Gülüyor) Düşünün böyle bir ortamda gelişti her şey.
Ozalit döneminden sonra da kendimize göre bazı teknikler geliştirdik. Autocad'ın ilkel bir programı ile render yapardık, ben ekrandan o renderların fotoğraflarını çekerdim. Takdimlerimi de o fotoğraflarla yapardım.
Asıl değişim 1990'lı yıllarda başladı. 1990'da ise yavaş yavaş bilgisayarlar bürolara girdi. Ben ilk olarak Autocad R12'yi aldım ve Türkiye'de henüz o programı kullanmayı bilen hiç kimse yokken, ben Autocad kullanmayı öğrendim. Autocad öğrenen ilk mimarlardanımdır ben.
1996 yılında Şişli'de büyük bir büroya geçtik. O yıllarda artık bürolarda bilgisayar kullanımı yaygınlaşıyordu. Fakat yine de büroyu tamamen bilgisayara dayandıracak cesareti gösterememiştik. Büronun bir tarafında bilgisayar düzeneklerini yerleştirmiştik, diğer tarafına ise iki metre uzunluğundaki birbirine paralel masaları. Bir kere bile o masaları kullanmadık, ama işte yaşadığımız bir geçiş dönemi korkusuydu. 300 metrekarelik bir ofisti; zaten masalar çok fazla yer kapladığı için o kadar büyük bir yer tutmak zorunda kalmıştık ya...
Bilgisayar kullanmaya başladıktan sonra yerden de tasarruf ettiniz yani...
(Gülüyor) Evet, öyle oldu. Bugün o kadar büyük yerlere gerek yok mimarlık yapmak için, bir bilgisayar ve 1 metrekarelik alan yeter bir mimara. Bu yüzden de artık bürolar küçülüyor ve bürolarda daha az elemanla iş yapılıyor. Örneğin biz 6 kişilik bir ekiple bir kule projesine devam ediyoruz teknoloji sayesinde. Ayrıca bilgisayarda proje üretmek kadar mucizevi bir şey yok! Bilgisayar üzerinden diğer bürolarla aynı proje üzerinden çalışabiliyorsunuz. Sadece bir ekran üzerinden yapıyorsunuz ve de bunları... Büro sahibi olarak çalışanlarınızdan ne istediğinizi çok daha iyi biliyorsunuz.
Özetle, teknolojinin gelişmesine paralel olarak büroların dönüşümü de radikal oldu. İşin arşivcilik kısmı çok kolaylaştı. Önceden koca koca paftaları saklamak için çekmeceler yapılırdı. Artık depolama işlemini bilgisayarlar yapıyor. Hem de bitmiş projeleri depolamanın yanı sıra üzerinde çalışılan projedeki değişlikleri de depoluyor. İnternet sayesinde, statikçinin sizin ofisinize gelmesine gerek kalmadan ikiniz de o proje üzerinde çalışabiliyorsunuz. Hatta biz projelerimizi sitemize de koyuyoruz. İhtiyacı olan siteye girip projelere bakıyor. Aslında bilgisayar ve internet büro kavramına sürdürülebilirlik getirdi. Onlar sayesinde israf azaldı.
Bilgisayar artık büro kavramını karşılar oldu, diyebilir miyiz?
Aynen öyle. Bilgisayar bir büronun bütün işlevlerini yerine getirebiliyor.
Ben teknolojiye çok meraklı bir insanım. Photoshop, Tridimax gibi programları kendi kendime öğrendim. Yaşlanıp emekli olduğumda da kendi köşemden bilgisayar sayesinde tasarım yapmaya devam etmek istiyorum. Yani bilgisayar mimarlara müthiş bir güvence veriyor. Çünkü insan yaşlandıkça masada oturması zorlaşıyor, elleri titremeye başlıyor. Herkes sonuna kadar sıhhatli olsun tabi, ama tersi durumlarda eğer bilgisayar tuşuna basacak kadar gücünüz varsa mesleğinizi yapmaya devam edebilirsiniz. Yani gözünüzün biraz da olsun gördüğü, elinizin biraz da olsun tuttuğu sürece koca bir şehir bile planlayabilirsiniz.
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın