Yemen'in güneyinde kalan Hadramut Vadisi bölgesi hem coğrafi, hem de iklimsel olarak kuzeyde bulunan San'a ve çevresinden farklı özelliklere sahip. Hadramut, "Bir milyon palmiyeli vadi" olarak da anılıyor.
Çevresi çöller ve kıraç platolarla sarılı Hadramut Vadisi sadece coğrafi olarak değil insanların günlük yaşamları, giyim kuşamları ve mimari tarzlar bakımından da farklılıklar gösteriyor. Shibam ve Tarim kentleri bölgenin mimari anlamda parlayan yıldızları. Hadramut Vadisi'nde yapı malzemesi olarak, kalıplara dökülerek güneşte kurutulan kerpiç tuğlalar kullanılıyor. Hala binlerce yıl önceki teknikle imal ediliyor tuğlalar.
Yemen dilinde Shibam, "yüksek kent" anlamına geliyor. Kent, "Çölün Manhattan'ı" olarak da tanımlanıyor. Yemen halkına göre, gökdelen tanımı bu topraklarda doğmuş. Birbirine yaslanarak yükselen yedi sekiz katlı 500 civarı kule ev, yarım kilometrekarelik alana yerleştirilmiş. Vadinin ortasındaki geniş düzlükte ansızın karşınıza çıkıveren Shibam, görsel etkisi çok güçlü bir kent. Özellikle gün batımlarında kent muhteşem görünüyor ve adeta kızıla boyanıyor.
Vadinin diğer ucunda kurulu olan Tarim kenti ise 17. ve 19. yüzyıllar arasında inşa edilmiş sultan saraylarıyla ünlü. Tamamen kerpiçten yapılmış sarayların mimari tarzı Güneydoğu Asya'nın izlerini taşıyor. Söz konusu yüzyıllarda Java ve Endonezya'dan gelen ticaret kolonilerinin etkisi, mimarinin yanı sıra insanların kıyafetlerinde de kendini gösteriyor. Erkekler "mahwaz" adı verilen kumaşları bellerine sararak etek gibi kullanıyor. Kadınlar ise upuzun hasır şapkalar takıyor.
Romalıların "Arabia Felix" yani mutlu Arabistan olarak tanımladıkları bu coğrafyada yaşayan insanlar ne kadar mutludurlar bilemem ama Yemen, sıra dışı ülkelere yolculuk yapmaktan keyif alanları fazlasıyla mutlu edecek bir ülke...