Bizans'ın ana bulvarından, fethe açılan kapıya
06 Mart 2014
Mimar Sinan'ın en özgün eserlerinden biri olan Mihrimah Sultan Camisi, İstanbul'un en yüksek tepesine kurulmuş. Mimar Sinan'ın dehasını yansıtan caminin içine girdiğinizde, ilk dikkatinizi çeken ışık oluyor. Dört cepheye açılan pencereler sayesinde ışık huzmeleri tüm mekanı sarıyor ve caminin ruhani etkisini artırıyor.
Son yıllarda, Sinan'ın bu eserleri Mihrimah'a duyduğu aşkla yaptığı söylencesi aldı yürüdü. Her ne kadar kulağa hoş gelse de tüm bu söylenceler günümüz insanının hayal gücünden kaynaklanıyor. Tabii ki Sinan bu külliyeyi "Aşk" için yapmış, ama söylendiği gibi Mihrimah'a olan aşkı için değil.
İstanbul'un en ünlü kapılardan biri olan Edirne Kapısı, Mihrimah Sultan Külliyesi'nin hemen yanında bulunuyor. Bizans Dönemi'nde Ayasofya'nın önünden başlayıp Beyazıt Meydanı-Vezneciler hattını takip eden "Mese", yani kentin ana bulvarı bu kapıda son buluyordu. İmparatorların sefere gidişlerinde bu kapıyı kullandıkları biliniyor.
Osmanlı sultanları ise Eyüp'teki kılıç kuşanma merasimlerine giderken bu kapıyı kullanmışlar. Ama kapıya asıl ün kazandıran İstanbul'un fethinde Fatih Sultan Mehmet'in kente bu kapıdan girmiş olması.
Kapı, adını Edirne'ye giden yola açılıyor olmasından almış. Kara surlarının önemli kapılarından bir olmasının yanında bu kapı kara yoluyla kente giriş yapanlar için bir gümrük kapısı imiş. Karagümrük adı böyle ortaya çıkmış.
Fetihten sonra yorgun İstanbul'u canlandırmak için Anadolu ve Trakya'nın pek çok yerinden kente getirilenler çeşitli bölgelere yerleştirilmişler. O dönemde Edirnekapı'ya Çingeneler iskan edilmiş. Edirne Kapısı'nın yanı başındaki Sulukule'nin sakinleri, yaklaşık 550 yıldır bu kentte yaşıyorlardı. Mahallede şimdi piyasa değeri oldukça yüksek konutlar yükseliyor.
Kadim kentte adım adım...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın