Çağdaş sanat dünyasının yükselişteki pazarı; Türkiye

07 Nisan 2011

İşlerinizin sergilendiği Şanghay ve Dubai çağdaş sanat fuarlarından hangi izlenimlerle geri döndünüz?

Genelde çok yeni arayışlar olduğunu görüyorum. Tuvali bir kenara bırakın, kumaş üzerine boncuklar işlenerek yapılan nakış, kanaviçe gibi çok hareketli işler var. Bu da yine çağımızla alakalı. Bütün dünyada inanılmaz bir tüketme eğilimi var. Tüketim hızlandıkça yeni yöntemler aramak da hızlanıyor. Dünyanın daha hızlı döndüğünü görüyorsunuz. Tabi yaptığımın sanat eseri olduğunu anlatmakta zorlandığım kişiler de oluyor. "Kaç sene dayanır" diye soranlar çıkıyor. Yurt dışında çalışan bir sanatçı olsaydım, belki de işlerimi hiçbir zaman kutuya koymazdım.

Türkiye'deki alıcı daha farklı arayışların peşinde sanırım...

Evet, olaya daha maddesel bakıyor, sonraki nesillere aktarabileceği bir eser satın almak istiyor. Ama bugün artık böyle bir durum söz konusu değil. Yurt dışında kağıttan yapılan bir heykeli koleksiyonerler kaç yıl dayanır diye düşünmeden alıyorlar. Türkiye de zaman içinde değişecek çünkü şu anda bütün sanat dünyasının gözü Türkiyeli sanatçıların üzerinde.

Sotheby's'teki "Çağdaş Türk Ressamları" müzayedesi de bunun göstergelerinden biri olmalı…

Tabi, "emerging market" (yükselişteki pazar) dedikleri ve Çin'in hakim olduğu pozisyona şu anda Türkiye geldi. Yurt dışındaki galeriler Türkiyeli sanatçıların hayranı. Son beş seneyi göz önünde bulundurduğum zaman Türkiye'de çağdaş sanatın önünün çok açık olduğunu söyleyebilirim.

Peki Türkiyeli bir sanatçı olarak Türkiye'deki sanat ortamını nasıl buluyorsunuz?

Türkiye gibi, sanat alanında kendini çok fazla göstermemiş, çok fazla bilinmeyen ülkelere dünyanın genel bir ilgisi var. Çünkü keşfedilmemiş mecralar arıyorlar. Amerika'yı ellinci kez keşfetmek ya da Fransa'yı yüzüncü kez keşfetmek yerine, yenilikler bulmaya çalışıyorlar. Öte yandan Türkiye'de de bir sanatçı, galeri ve müzayede evi patlaması da yaşanıyor.

Nitekim son dönemde uluslararası galeriler de İstanbul'da şube açmaya başladılar...

Çünkü artık buradaki koleksiyonerler de çağdaş sanat satın almaya başladılar. Yurt dışında alım olunca, yabancı galeriler Türkiye'de de iş kurmak istediler. Örneğin "Contemporary İstanbul" fuarında da yabancı katılım her geçen sene artıyor.

Parasını değerlendirmek isteyen bir yatırımcıyı düşünürsek (ki burada koleksiyonlerlerden bahsetmiyorum); faizler belli, gayrimenkul belli, işlerini zaten yürütüyor. Peki yatırımlarını nereye yapacak? Sanat, bu anlamda yeni bir yatırım aracı oldu. Dolayısıyla koleksiyonerlerin sayısı arttı ve formatı değişti. Bütün bunlar birleştiği zaman ciddi bir patlama olduğu görülüyor.

Bu noktada hem sanatçının hem galericinin hem de koleksiyonerin çok dikkat etmesi gerekiyor. Koleksiyonerler, kendi bakış açılarına göre çok gereksiz ve yanlış işler alabilirler. Galeriler gereksiz kişilere gereksiz yatırım yapıp çuvallayabilirler. Sanatçılar fazla havaya girip, istediklerini elde edemeyebilir. Herkesin adımlarını düşünerek atması lazım. Öte yandan, temkinli davrananlar için de çok iyi bir dönem…


Alev Gözonar ile...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :