Tekstil eğitimi alıp bu sektörde yıllarca çalıştıktan sonra sizi plastik sanata iten ne oldu?
Aslında eğitim hayatıma heykel bölümü ile başladım ama modaya çok ilgi duyduğum için sonradan tekstil bölümüne geçtim. Ama ilk sene aldığım temel sanat eğitiminin bana kazandırdığı bilgiler, Akademi boyunca aldığım en önemli bilgilerdi diyebilirim.
Tekstil ise tasarımı da içermekle birlikte oldukça teknik ve detaylı uygulamaları gerektiren bir bölümdü. Folyolara ince rapidolarla akslar ve negatifler çizerdik.
Tabi bunun getirileri olmadı değil. İşlerimde, tekstil disiplininin izlerini rahatlıkla görebilirsiniz. Bunun yanında, ince ve detaylı işlere yatkınlığımın da tekstil eğitimi ile ilgili olduğunu düşünüyorum.
Profesyonel yaşamınızda tekstilden sanat dünyasına geçiş sürecinizden bahsedebilir misiniz?
Okulu bitirdikten sonra, bir sene kadar moda tasarımcı olarak çalıştım. Senede iki üç kez yurt dışına gidiyorduk, çünkü 1980'lerin başındaki üretim daha çok taklit üzerine kuruluydu. Diğer yanda ise siparişle çalışan terziler ve birkaç modacı vardı. Bugünkü gibi özgün ve şahsi tasarımlar yapamıyordunuz.
Bir yıl aynı firmada çalıştıktan sonra buradan ayrıldım ve kendi firmamı kurarak triko tasarımı, imalatı ve toptan satışına başladım. On kişilik ekibim ile senede dört koleksiyon hazırlayıp butiklerle çalışıyorduk. Bu faaliyet yaklaşık 10 yıl sürdü.
Bu çalışma sistemi bir tasarımcı olarak sizi tatmin ediyor muydu?
Üretim, hayatımın her döneminde benim vazgeçilmezim oldu. Dolayısıyla o dönemki ihtiyaçlarımı da düşünürsek benim için yeterli gibi gözüküyordu.
Sonraki yıllarda, ihracatın azalmasıyla birlikte firmalar iç piyasaya yönelmeye başladılar ve fiyat kırdılar. Çalışsam da kamu hizmeti yapar gibi bir duruma denk geliyordu. Ortada yanlış bir durum olduğunu anladım. Sektörün gidişatından memnun olmadığım için firmamı kapattım.
Bu süre zarfında, yani okuldan mezun olduktan sonra, sergilere katılma fırsatı buldunuz mu?
Tekstilden sonra araya kısa süreli başka işler girdi ama aslında derdim kendimi anlatabilmekti. Bunda da aracı olarak en iyi bildiğim şeyi kullanmalıydım; ellerimi... Uzun ve meşakkatli bir yol olduğunu bilmeme rağmen artık bunun zamanın geldiğini biliyordum. Tabi, "Ben buradayım" demeden önce, uzun bir hazırlık sürecim oldu.
Yola çıkış noktam, kendime yakın hissettiğim bu malzemeden oldu. Bir yazarın yazılarını yazarken kurşun kalem, daktilo ya da bilgisayarı tercih etmesi gibi, ben de bununla kendimi daha iyi anlatacağımı düşünüyordum.