Kullandığınız sentetik seramik türevini ne zaman keşfettiniz?
Malzemeyle ilk tanışmam kardeşim sayesinde oldu. Kendisi endüstri ürünleri tasarımcısıdır ve çalışmalarımda en büyük destekçimdir. ABD'de bulunduğu dönemde bu malzeme dikkatini çekiyor ve dönerken bir miktar malzemeyi de beraberinde getiriyor. O dönemde burada malzemeyi bulamadığımız için, eğlenceli bir uğraş olarak vakit geçirdik ve ilgimiz bunun ötesine geçemedi. Türkiye'de satılmaya başladığını öğrenince -ki bu son işimi bıraktığım döneme denk geliyor-, tüm imkanlarımla malzemeye konsantre olup, bununla neler yapılabileceğini görmek istedim.
Peki malzemenin ana kullanım alanı neresi, üretimi hangi ülkelerde yapılıyor?
Daha çok hobi amaçlı kullanıyor. Büyük bir tüketim söz konusu değil. Türkiye'ye gelişindeki aksaklıklar da bu nedenle. Zaten biz de hammaddemizin büyük bir kısmını yurt dışından sağlıyoruz. Birbirinden farklı özelliklere sahip olmakla beraber; ABD, Belçika ve Almanya'da değişik ürünler var.
En çok hangi özelliği size çekici geldi?
Asıl hoşuma giden, detay verebiliyor olması. Fırça ile yapamayacağınız kadar kısa bir sürede detay elde edebiliyorsunuz. Bu özellik, İtalyanların cam işinde kullandıkları "Millefiori" tekniği dışında başka hiçbir malzemede yok.
Malzemenin doğasından da biraz bahsedebilir misiniz?
PVC (polivinil klorid) bazlı bir malzeme. Plastik pencere paneline benzer bir kimyasal yapısı var. Normal ev tipi bir fırında, çok yüksek olmayan ısılarda, 110-130 derece arasında, malzemenin markasına bağlı olarak bazen 20 dakika bazense 45 dakika içerisinde pişme işlemi tamamlanıyor. İçindeki su, piştikten sonra etrafa toksik bir buhar yayıyor ve ağırlığından ufak bir kayıp oluyor.
Esnek bir malzeme olmasından dolayı porselenden daha ince çalışılabiliyor. Plastik özelliği sayesinde, belli bir yükseklikten aşağı düşse bile kırılmıyor. Sentetik bir malzeme olduğu için renklerin güneşten ya da diğer dış etmenlerden dolayı solması mümkün değil. Ama dayanıklılık açısından dış mekan için uygun değil. Maliyet açısından seramikle karşılaştırıldığında ise çok pahalı bir malzeme olduğunu söyleyebilirim.
Başka malzemelerle, tekniklerle çalışmayı düşünüyor musunuz?
Bazen yağlı boyayı merak ediyorum. Ama artık öyle teknolojik bir çağda yaşıyoruz ki bir malzemeyi elime alacaksam, onu yalayıp yutmuş olmam lazım. Bu da ciddi bir zaman istiyor. Dolayısıyla bu malzemeye bu kadar emek sarf etmişken, başka bir malzeme ile yeni bir başlangıç yapmak gibi bir niyetim yok.
Zaman içerisinde değişik malzemelere geçebilir, farklı işler yapabilirim ama açıkçası üç boyutlu çalışmak beni çok çekiyor. Bu öyle bir tutku ki, üç sene önce 3ds Max, V-Ray ve Photoshop eğitimi aldım. Başta çok zorlandım ama şu anda bazı çalışmalarımın tamamen 3ds Max'te çiziyorum. Üç boyutlu bir programın başında oturduğunuz zaman, bütün dünya elinizin altındaymış gibi bir özgürlük hissiyle çalışıyorsunuz.
Tabi bu, benim için büyük avantajlar da sağladı. En başta, hata yapma olasılığım azaldı. Tüm bunlar bana maliyet ve zaman açısından olumlu olarak yansıdı. İkinci avantajı ise, proje bazında yaptığım işlerde yaşıyorum. Mimari projeleri gönderiyorlar, ben de değerlendirmemi istedikleri alan için tasarladığım yerleştirmelerin render'larını alıp, ilgili firmaya iletiyorum. Belki çok iddialı bir ifade olacak ama galiba bu, hiçbir sanatçıda olmayan bir özellik.