Doç. Dr. Seçil Şatır, bir tasarımcı gözüyle IKEA mobilyalarını değerlendirdi

06 Haziran 2008

"IKEA, müşteriye sürprizli bir alışveriş sunuyor"

 

Büyük bir hızla gelişen iletişim teknolojileri ve küresel piyasa ekonomisi, dünyayı büyük bir "köy" haline getirdi. Birçok ülkede şubesi bulunan küresel şirketler sayesinde, dünyanın farklı yerlerindeki insanlar aynı tüketim alışkanlıklarını edinmeye başladılar. Bu kimilerine göre bir tehdit oluşturuyor, kimilerine göre ise tüketimi demokratikleştiriyor.

 

IKEA da küresel bazda ürün pazarlayan şirketlerden biri. Bugün dünyanın pek çok yerinde insanlar, IKEA mağazalarında vakit geçiriyor, ev dekorasyonu konusunda fikir ediniyor ve tasarım ürünlerini çok ucuz fiyata alma şansını yakalıyor. Böylece dünyanın orta direği, bugüne kadar sadece zenginler için üretildiği düşünülen tasarlanmış mobilyalara sahip oluyor; hatta montajını kendi yaparak üretim sürecine dahil oluyor. Bu anlamda IKEA'nın bir ilki başardığını söyleyen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seçil Şatır' la IKEA ile tanışma öyküsünü ve bir tasarımcı gözüyle IKEA mobilyaları hakkında ne düşündüğünü konuştuk.

 

Mobilyanın insan hayatındaki önemi nedir sizce?

İnsan hayatının çok önemli bir kısmı evlerde geçiyor. Ev aynı zamanda aileyi bir araya getiren, onlara mutluluk veren bir ortam. İşte bu mutluluğu eşyalar tamamlıyor. Mobilyasız, iyi dekore edilmemiş bir ev kimi mutlu edebilir? Birey, kişisel özelliklerine, çocukluğundan beri geliştirdiği düşünce tarzına uygun yaşam ortamlarını seçer. Mobilyalar da bunun bir parçası. Oldukça klasik mobilyalarla da evinizi dekore edebilirsiniz, son derece modern mobilyalarla da. Örneğin ben mobilya tasarımcısı olduğum halde eşyayı çok fazla sevmiyorum. Bu nedenle eğer kendime göre bir mekan tasarlamak isteseydim, birkaç parça modern eşyayla dekorasyonu tamamlardım. Mesela benim evimde Joe Colombo'nun iki tane koltuğu var. Bir tasarımcı olarak severek kullanıyorum. 1960'ların sonunda kullanılan, çok yalın tasarımlar.

 

Mobilya tasarlarken öncelikli olarak neyin dikkate alınması gerekir? Maliyet, fonksiyonellik, estetik…

Buna çok yönlü bakmak lazım. Eğer mobilyayı prestij unsuru olarak evine yerleştirmek isteyen çok zengin bir kesim için tasarım yapıyorsanız, ekonomik olma durumunu düşünmeksizin hareket edersiniz. Bu bir heykel mobilya olmalıdır ve seri üretimi yapılmamalıdır. Bu bir bakış açısı. Ben orta sınıf bir vatandaş ve bir tasarımcı olarak tasarımın geniş kitlelere yayılmasını arzu ediyorum. Bu nedenle tasarımın herkesin satın alabileceği fiyatlarla satılmasından yanayım. Maliyet dışında tasarımcının mutlaka göz önüne alması gereken bir diğer konu çevre. Tasarımcının öncelikle çevreyi koruma bilincini geliştirmesi gerekiyor. Tasarımın sürdürebilirliği açısından da önemli bu. Hatta toplumsal içerikli tasarımı ön plana çıkarması gerekiyor. Kısaca tasarım, insanlığın geleceğini de dikkate almalı, çevreyi korumalı, doğal malzemeleri kullanmalı ama bunu yaparken ormanlara da zarar vermemeli. Bu saydıklarıma IKEA tipik bir örnek. Hem daha geniş bir kesimin satın alabileceği ürünler tasarlıyor, hem de çevre bilinci gelişmiş bir firma. Dünyanın birçok ülkesinde çok mükemmel bir şekilde yayılmış ve her ülkeye göre adapte olma özelliği var. Bunu için çok doğru bir yolda.

 

Sizin IKEA ile nasıl bir tanışma öykünüz var?

Ben IKEA'yı 35 yıl önce, Almanya'da Endüstri Ürünleri Tasarımı eğitimi alırken tanıdım. Daha önceleri yurtta kalıyordum ve eşyaya ihtiyacım yoktu. Ama öğrenciliğimin son altı ayında bir eve çıktım. Çünkü o dönemde alıp getirmek istediğim birkaç eşya vardı. Bunların gümrükten geçerken en az altı ay kullanılmış olmaları gerekiyordu. Bu mecburiyet beni çok zorlayınca sosyal konutlardan bir ev kiraladım. Gidip mağaza mağaza dolaşıp eşya baktım. O sırada bir Alman arkadaşım dedi ki "Hiç oralarda arama, ben seni bir yere götüreceğim orada tam kendine göre eşya bulacaksın." Nasıl sevindim. Daha önce duymuştum ama bu kadar ayrıntısını doğrusu bilmiyordum. IKEA'ya gittiğim zaman tam bana göre olduğunu gördüm. Çünkü bütçeme uygun, son derece modern mobilyalar satıyorlar ve üstelik bir paketin içinde kolayca taşıyabileceğim boyutlarda. IKEA ayrıca, yeni fikirler vererek tasarımcı olarak ufkumu da açtı. Hatta öğrenciliğim bittiği zaman, IKEA'nın bana verdiği fikirle kendime yedi koltuk, dört sehpalı bir tasarım yaptım. Bunları okulun ahşap atölyesinde kendim ürettim ve 80 cm boyunda, 70 cm eninde iki tane kutunun içine doldurup yedi koltuğu ve dört sehpayı Türkiye'ye getirdim. Gelirken gerçekten hiç zorluk çekmedim.

 

O dönemde IKEA'dan aldığım ve hala çok severek kullandığım eşyaların içinde bir masa var. Şu anda Türkiye kataloğunda da bulunuyor. O masanın ayakları oldukça yaygın kullanılan bir teknikle tasarlanmış. İç mimarlık okuduğum yıllarda okulda hocalarımdan bunun örneklerini görmüştüm. Bu çok eski bir mantıktır ve "eşek" diye tabir edilir. Çünkü iki eşeği yan yana getirip, üzerlerine de bir tabla koyduğunuz zaman fevkalade bir masa elde edersiniz. IKEA'nın bu masasında da aynı teknikle yapılmış, toplam sekiz parçadan oluşan ayaklar var. Paketlediğiniz zaman uzun ayaklı bir fotoğraf makinesi kutusundan biraz büyük bir kutu elde edersiniz. Dolayısıyla son derece basit, hafif, bir kutu içinde taşıyabileceğiniz ve en önemlisi de montajını evde tamamlayabileceğiniz bir mobilyadır.

 

35 yıl önce aldığınız masa, bugün hâlâ IKEA katalogunda var.  Artık klişeleşmiş çok fazla IKEA ürünü var sanırım.

Çok güzel bir şey söylediniz. IKEA'nın yarım yüzyıldan fazla bir geçmişi ve yüze yakın tasarımcısı var. Aslında uzun bir geçmişi olduğu ve tasarım ürünü mobilyalar sattığı için bir süre sonra bilinirlik kazanıyor. Mobilyada yalını yakalamak ve tasarımı basite indirgemek en zorudur. Gerçekten profesyonel bir düşünceyi gerektirir. Bunu ancak işi beyninde iyi hazmetmiş, mobilyanın her türlüsünü tanımış bir tasarımcı başarabilir. Çünkü aynı anda ucuz, pratik, hafif ve montajın evde tamamlanacağı tarzda mobilyalar tasarlamak çok kolay değildir.

 

Montajı evde yapmak, tüketiciyi de üretim sürecine dahil ediyor değil mi?

Zaten en güzel tarafı bu. Konuyu hiç anlamayan, mobilya montajını bilmeyen biri için bile işi oldukça kolaylaştırmışlar. Paketi açıyorsunuz ve içinden bir rehber çıkıyor. Bu kağıtta kolay bir montaj sıradüzeni var. Aynı zamanda paketin içinde küçük poşetlere doldurulmuş cıvatalar, somunlar, montajı tamamlayacağınız alyan anahtarlar var. Hatta mağazaya girerken size hemen oracıkta kağıt bir mezura, not defteri ve kalem veriyorlar. Evinizden getirdiğiniz ölçüleri o defterin üzerine işliyorsunuz, mezurayla da beğendiğiniz mobilyayı yerinde ölçüyorsunuz, evinizin ölçülerine uygun mu diye kontrolünü yapıyorsunuz. Bir daha gidip gelme, çalışanları meşgul etme durumu ortadan kalkmış oluyor. Montajı evinde tamamlaması gereken müşteri, sorumluluğu da üstlenmiş oluyor. Fiyatların düşük olmasının en önemli nedeni montajı ve taşıma işlerini müşteriye yaptırmak. Zaten küçük ve hafif kutular halinde depo ediyorlar. Koskoca bir masayı kolunuzun altında alıp, otobüsle eve kadar taşıyabiliyorsunuz. Kaldırılıp indirilebilen pratik yatak türleri var. Bunlar bile bir kutuya sığabiliyor.

 

IKEA tasarımlarını bu kadar cazip yapan sadece fiyatları mı?

Elbette hayır. Çünkü çok orijinal, alışılmışın dışında tasarımları da var. Örneğin; bildiğimiz standart, dikdörtgen prizma bir yapıyı pat diye ortasından bir çukurluk açarak U şekline dönüştürebiliyor ve bir farklılık yaratıyor. Bu dolabı banyoda kullanabilirsiniz, holde kullanabilirsiniz. Sizin yaratıcılığınıza ve ihtiyacınıza kalmış. Üst tarafını geniş, alt tarafını daha dar bırakarak ortasına bir ayna yerleştirebilir, lavabonun üzerine monte edebilirsiniz. L şeklinde kullanarak, vestiyerin bulunduğu yerde bir dolap haline getirebilirsiniz. Sır sırta iki tane yerleştirip ya da karşı karşıya simetrisini koyup, araya küçük bir ayna yerleştirerek saçınızı tarayabilirsiniz. Ardı ardına koyup, derinliği varsa ayakkabı dolabı olarak kullanabilirsiniz. Gerçekten çok fonksiyonel.

 

Ortasındaki o alanı oymasaydı bildiğimiz, sıradan bir dolap olacaktı. Ama o hareketle bambaşka bir şeye dönüşmüş.

İşte özgünlüğü orada yakalamış. Ama buna herkes cesaret edebilir mi? Bilinçli olmayan bir kullanıcı dolabı gereksiz yere küçültmüş diyebilir. Dolabı bölmüş diyebilir. Oradaki arayı nasıl kullanacağını hesap edemediği için ben böyle kırık dökük, bölünmüş bir dolabı kullanmak istemiyorum diyebilir. Ama bunun farklı bir mantığı, tasarım anlayışı var. Çok standart bir üründe bile son derece özgün bir tasarım anlayışı getirmiş. Farklılık yaratmış ve kopya olmaktan uzaklaşmış.

 

IKEA klasik tasarım yapmıyor diyoruz. Ama bazı tasarımlarda klasik unsurları o kadar çarpıcı şekilde kullanıyor ki... Örneğin siz köyde, bir çiftlik evinde ya da basit bir taş evde yaşıyor olabilirsiniz. O zaman orası için yapacağınız dekorasyon ya da ev donanımının aşırı derecede modern olması gerekmiyor. Eski malzemelerin yeni bir anlayışla yeniden tasarlandığı mobilyaları kullanmanız gerekebilir. İşte IKEA aynı zamanda, ferforje malzemeyi sadeleştirerek, bir divan tasarlıyor. Yine incecik demir çubukları hasır örerek çekmeceler oluşturmuş. Ben demircilik, bakırcılık, keçecilik, taş oymacılığı, hasırcılık gibi çok eski zanaatları altı seneden beri uygulamalı, 12 seneden beri de teorik çalıştığım, bunları tasarıma kazandırmak için uğraştığım için bu tür tasarımları çok beğeniyorum ve gelişmesini istiyorum. Öğrencilerime de uygulamalar yaptırıyorum. Hatta İznik çinileri üzerinde iki sefer çalıştırdım. Çok güzel, çok orijinal ev aksesuarları ortaya çıktı. Özünü bozmadan, sadeleştirerek… Onun için IKEA'yı çok seviyorum. Çünkü aynı zamanda sürprizli bir alışveriş sunuyor.

 

Sürpriz derken?...

Örneğin; tekstil ürünlerinden rengarenk dolaplar yapıyorlar özellikle çocuk odaları için. Bunlar da o kadar basit ve orijinal ki… Sadece 50-60 cm çapında ve 40 cm derinliğinde dev bir yayın üzerini tekstil malzemesiyle kaplamış. Bunları üst üste astığınız zaman bir dolap elde ediyorsunuz. Duvara asılan, içine elbise ya da oyuncak koyabileceğiniz bir dolap. Ne kadar basit ve hafif. Bu yayı bastırıp hacimsiz bir kutunun içine koyuyor ve evde kutuyu açtığınız zaman içinden bir dolap çıkıyor! Bu sürprizli mantığı yakalayabilmek kaç tasarımcının aklına gelebilir?

 

Evet, IKEA çok fonksiyonel, modern ve ucuz mobilyalar satıyor. Ama dünyada pek çok eve aynı mobilyaların girmesi tek tip bir hayatı da beraberinde getiriyor diyebilir miyiz?

İlk bakışta öyle gibi görünüyor. Ama IKEA global bir mantıkla satış yapsa da gittiği ülkenin yerelliğine de tamamen kayıtsız kalmıyor. Fakat artık mobilya öyle bir duruma geldi ki, dünyanın neresine giderseniz gidin birbirine benzeyen aynı özellikte mobilyaları görüyorsunuz. Mobilyada yalınlık, tüm dünyada yükselen trend. Doğayı korumak adına, bir süredir mobilyada doğal malzeme kullanma düşüncesi nedeniyle gelişti biraz da bu anlayış. Türkiye'ye baktığımız zaman, bizde köklü bir mobilya kültürü zaten yoktu. Geleneksel evlerde duvarın dibine konulmuş, yerel işlemeli kumaşlarla yapılmış sedirler görürsünüz. Sedir dışında yerde oturma düzeni vardır. Biz yere oturmaya alışkın bir milletiz. Yere oturma Japon kültüründe de vardır. Artık onlar bile çağdaş mobilya kültürüne adapte olmaya başlayıp, yerden yüksek mobilyalar yapmaya başladılar. Bu kaçınılmaz bir durum.


IKEA'nın tarihçesi
Tasarımcı gözüyle IKEA
IKEA'nın kurumsal kimlik anlayışı
IKEA ve tasarım
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :