Selanik'in simgesi olan Beyaz Kule, aslında kentin bütün tarihini içinde barındırıyor. Döne döne kalenin tepesine doğru tırmanırken, tarihin karanlık koridorlarında kaybolmuyorsunuz. Son derece teknolojik bir müzede, elinizdeki tele-rehberleriniz ile loş bir ışıkla aydınlatılmış rampayı çıkıyorsunuz. Her katta bekleyen kat sorumluları da yardımcı oluyor elbette, ama onlara pek de gerek kalmıyor. Çünkü en iyi rehber, kulenin kendisi…
Girişte, Selanik'in coğrafi konumunu anlatan ve kumun üzerine yansıtılmış bir simülasyon ile başlayan gezi, 6 kat boyunca, her katta kentin tarihine dokunarak sürüyor. Altıya bölünmüş olan kent tarihi, LCD paneller, kiosklar ve projeksiyonlar aracılığıyla anlatılıyor.
Kioskların, LCD panellerin ve duvarlardaki resim altı yazılarının dilinin sadece Yunanca olması eksiklik olarak nitelense de Türkiye'dekinin aksine "ücretsiz" olarak dağıtılan tele-rehberler bu eksikliği büyük oranda gideriyor. Yine de tele-rehberlere İngilizce'nin yanı sıra başka dil seçeneklerinin eklenmesi gerektiği konusunda, İtalyan, Rus ve Balkan ülkelerinden olduğunu tahmin ettiğimiz turistlerle hem fikir oluyoruz...
Anlatılan döneme uygun olarak katlara yerleştirilen tarihi eserin; sikkelerin, çanakların, sütünların, mozaik parçalarının, amforaların sayısının azlığı, abartısızlığı müzenin, bir yandan kulenin ve diğer yandan da tarihin önüne geçmesini engelliyor. Her şeyin bir biri üstüne yığıldığı, üzerimize üzerimize gelen müzelerin aksine, sadeliğiyle huzur veren müzenin, bir zamanlar zindan olduğu aklınıza bile gelmiyor.
En üst kata ulaştığınızda sizi küçük bir alış veriş noktası bekliyor. Dinlenme alanı olarak da kurgulanmış olan bu en üst kattaki masaların içine yatay bir biçimde LCD paneller yerleştirilmiş. Bu LCD panellerde ise, Yunanistan'a özgü yemekler ve bunların yapılışı gösteriliyor. Her masada karşılıklı olarak konulmuş iki sandalye bulunuyor. Bu kat, kulenin terasına açılıyor… Bizans'ın, büyük Selanik yangınının, mübadelenin, savaşların yanından geçen yol, bugünün Selaniğine açılıyor yani. Ama deniz, yine aynı deniz…