Evrensel Bir Sistem, Danimarkalı Marangozun Fanatizm Nesnesi: LEGO

Danimarkalı bir marangozun atölyesinde başlayan LEGO serüveni, bugün saniyede 600, yılda ise 20 milyar parça sattıran bir oyuncak efsanesi… İsmini Danca'daki "İyi oyunlar" anlamına gelen "Leg godt" ifadesinden alan LEGO'nun yaradılış hikayesi de, bu ikonik blok oyuncağın "Teknik" serileri kadar zorlu ve meşakkatli bir sürece işaret ediyor. Ole Kirk Christiansen tarafından 1932 yılında ve ilk olarak ahşap blok oyuncak formatında üretilen LEGO'nun bugünkü halini alması, 24 senelik bir çalışmanın ürünü olarak karşımıza çıkıyor.



Henüz 1947'de ahşaptan imal edilmesinden vazgeçilen ve ana malzeme olarak plastiği benimseyen LEGO, 1949'da kenetlenebilir parçalar olarak yeniden tanımlanıyor. 1954 yılında "yaratıcı bir oyun sistemi" olarak kendini yeniden var etmesi ile kenet prensibi, bugünkü şekil ve şemalini alıyor; beş senelik bir çalışmanın ardından ise hammaddesi olan plastiğin formülü kesinleşiyor. Yani LEGO'nun tasarımının ardında da önemli bir mühendislik yatıyor.



LEGO'yu gerçekten de bir yaratıcılık denizi haline getiren en önemli niteliklerden biri, şüphesiz modüler bir uyumluluk gösteriyor olması… "Evrensel bir sistemin bileşenleri" olarak nitelendirilen LEGO parçalarının 1958 yılından bu yana üretilen tüm versiyonlarının, bir diğeri ile uyumlu, yani kenetlenebilir olduğu belirtiliyor. LEGO oynamayı, mimarlık ile uğraşmaya bu denli yaklaştıran nitelik de bu oluyor: Çocuk veya yetişkin, hayal gücünün tek sınırı eldeki malzemenin doğru kullanımında yatıyor.

LEGO'ların her bir kenet noktası arasında kalan 2 µm'lik boşluk, parçalar arasındaki kavrama kabiliyetini en optimum seviyede tutuyor. Parçalar, yıkılmaya kalkışılmadığı sürece bir arada kalıyor, ancak kişiye yıkma zevkini tattırmak adına çok da direnmiyorlar. Yani LEGO'lar da zorlukla inşa edilip, kolaylıkla yıkılabiliyor! Üstelik sağlamlığı da kişinin verdiği önem ve dikkat ile ölçülebiliyor.



LEGO'nun yalnızca çocuklara hitap etmediği gerçeğine dosdoğru bir örnek: LEGO reklamları.

Öte yandan LEGO da mimarlığı seviyor! Standart parçalar ile hastane, köy, okul yapabilmekten söz etmiyoruz: Markanın bugüne dek piyasaya çıkardığı temalı paketler arasında önemli metropoller ve ünlü mimarlık ürünleri de yer alıyor. LEGO'nun özel setleri ile Chicago veya New York'un silüetlerini oluşturabiliyorsunuz; Guggenheim, Farnsworth, Empire State ve Chrysler gibi ikonik kent simgelerini inşa edebiliyorsunuz.



LEGO Frank Lloyd Wright ve Architecture serilerinden...

Bu aşamada yapılı çevreye ilgi geliştirdiyseniz, gemi maketinden hallice setleri bırakıp, doğrudan LEGO teknik ile kendi inşaatınıza da başlayabiliyorsunuz.

Gerçi, LEGO'dan herhangi bir şey inşa etmek için, illa ki çocuk olmak ya da evde oturmak da gerekmiyor! BBC'nin şöhreti "Top Gear" ile cilalanan sunucusu James May'in bin gönüllü ile birlikte ve 3 milyonun üzerinde LEGO parçası kullanarak inşa ettiği, ancak yıkılmak zorunda kalan iki katlı ev, LEGO-severliğin en şatafatlı örneğini teşkil ediyordu.



Profesyoneller tarafından gerçek inşaat süreçlerinden geçirilerek ve tamamen LEGO'dan inşa edilen dünyanın bu ilk "LEGO evi"nin çalışan bir tuvaleti, sıcak su ve banyosu bulunuyordu. Hatta LEGO parçalarından yapılmış bir yatağı ve kedisi de…