"Fil"i tarif etmek

06 Kasım 2008



Kentin eskiyen kısımlarında olduğu gibi Mamak'ın da dönüşüme ihtiyaç duyduğunu ifade eden TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şubesi Başkanı ve ODTÜ Şehir Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Erdal Kurttaş, bu dönüşüm projelerinin sosyal dokuyu bozmasının önemine dikkat çekti.

Kurttaş ile gecekondu sorununu, bu sorunu düzenleyen yasaları ve Mamak'ı konuştuk.


Gecekondu sorununu nasıl tanımlamalıyız?

Gecekondu meselesini tarif ederken, körün fili tarif etmesi gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Köre filin önce bacağını, sonra hortumunu, daha sonra kulağını tarif ettirirsek fili doğru tanımlanamaz. Dolayısıyla biz de bu meseleyi bütün üzerinden değerlendirmek durumundayız. Bütün olarak değerlendirebilmek için de gecekondu sorununun başlangıç koşullarını iyi bilmeliyiz. 

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, yani 1940'ların ikinci yarısından itibaren, tarım alanında ortaya çıkan bunalım kırsal alanda büyük bir işsizlik yarattı. Kente dalgalar halinde göç eden nüfusun kentin çeperlerine tutunması ile birlikte kentin dışında, gecekondular ve kaçak yapılaşmalar oluştu. Bu alanlar hemşerilik bazında yerleşilen, kente benzemeyen, ama kentin bitişiğindeki kır ile kent arası alanlardı. Hatta bu mekanlar, kırdan gelen insanların beraberinde getirdiği yaşam alışkanlıklarıyla birlikte zaman zaman keyifli dokular da oluşturmuşlardı. 

Kentliler, bu insanlardan çok hoşnut olmasalar da, bunlar kentteki ucuz iş gücünü oluşturduğu için yönetimler de dahil olmak üzere kimsenin bu insanlara bir itirazı olmadı.  

Dolayısıyla bu göç dalgaları 1970'lere kadar artarak devam etti. İnsanlar İstanbul'a, Ankara'ya, İzmir'e ve diğer büyük kentlere resmen hücum etti ve böylelikle işgal alanları büyüdü.  



Bu işgal alanlarının yasalar çerçevesinde ile alınması, sorunun çözümü konusunda atılan bir adım mıydı?

Hayır değildi. Gecekondu alanlarının düzenli yaşam bölgelerine dönüştürülmesi ile ilgili olan ve hala yasal geçerliliğini sürdüren "775 sayılı Gecekondu Kanunu" ile bir nevi affa uğrayan gecekonducular biraz daha cesaret kazanmış olarak yoğunluklarını arttırmaya devam ettiler. 1984'ün ikinci yarısında ise "3030 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu" ve bundan kısa bir süre sonra da "2981 sayılı İmar Hakkı Yasası" çıktı. "2981 sayılı İmar Hakkı Yasası", o ana kadar çıkarılan pek çok yasadan farklı olarak, yeni imar hakları veriyordu. Yasa, gecekonduları dört kata kadar hak sahibi yapıyor ve bunun için de 10 Kasım 1985'i sınır tayin ediyordu. Yani bu tarihe kadar devletin istediği belgelerle müracaat ederek yerleşik olduklarını kanıtlayabilen gecekonducular için imar tapusunun verileceğini söylüyordu. Bunun üzerine özellikle ilçe belediyeleri bir master plan olmaksızın, uygulama planlarını hızla yaparak "ıslah planı" adını verdiğimiz çalışmalarla gecekondu bölgelerini kağıt üzerinde dört katlı ama gerçekte 7-8 katlı yerleşim yerlerine çevirdiler. 

Böylelikle gecekondu alanlarında dönüşüm başlamış oldu... 

Evet, bu ülke 2981 sayılı yasanın, ilçe belediyelerince hayata geçirilmesinden sonra istenmeyen ve beklenmeyen bir dönüşüme sahne oldu. Yani, imar affı kapsamında hak sahibi olduğunu ispatlayan kişilerin aldığı tapular aracılığıyla değişim ve dönüşüm başladı. İmar Hakkı Yasası'yla birlikte ortaya, gecekondudan dönüşmüş çirkin kent parçaları çıktı. Yoğun, yeşil alanları az, parçalı, sosyal donatıları yetersiz, ortak sosyal ve kültürel mekanları olmayan, nüfusun eski gecekondu nüfusuna oranla ona katladığı alanlar... Alelacele çıkarılan bir İmar Affı Yasası ile elde edilen sonucun mekansal yansımasının ne kadar yanlış olduğu ortada ve bu yansıma bütün kentleri boğdu.  

Islah imar planlarının ancak yapılması nedeniyle bu dönüşümlerin mekansal karşılığını bulması, yani fiziki uygulamaların başlaması 1990'lı yılların ortalarına tekabül eder.

Tabi bu arada, 2981 sayılı yasanın öngördüğü şekilde hak sahibi olamamış ama halen gecekondularda oturan insanlar, 1990'ların ikinci yarısı itibariyle ilave gecekondular yapmaya devam ettiler. Böylece yeni bir kaçak yapılaşma kampanyası başlamış oldu. Yani birinci fasılda imar affına uğrayıp değer kazanan gecekondular apartmanlara dönüştükçe, yoğunluğu düşük olan bölgelerdeki gecekondular da artmaya devam etti. Üç gecekondu olan bölgedeki gecekondu sayısı yüze çıktı. Bu esnada duyarlı olan, zaten ıslah planları sarmalında gecekondu problemini yaşayan belediyeler, olayın üzerine giderek yeni gecekonduların yapılmasına izin vermediler. Bazı belediyelerin ise bunlara ya güçleri yetmedi, ya bu bölgeleri seçim yatırımı olarak gördüler ve oralardaki yeni kaçak yapılaşmaya yine göz yumdular.


Şehir Plancısı Erdal Kurttaş: "Kentsel Dönüşüm Projeleri Sihirli Değnek Değildir"
Teknik konular!
Proje'ye karşı Mamak Barınma Hakkı Bürosu
Mamaklılar soruyor...
Mimar Yeşim Uysal: "Mamak'taki kültürel atmosferi görmezden gelmeyelim"
Ankara Tabip Odası'ndan Mamak değerlendirmesi
Mamak Belediyesi'nden
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :